Paylaş
2022 İncili Gastronomi Rehberi’mizde İstanbul, İzmir, Bodrum, Ankara, Antalya, Bursa ve Gaziantep’ten 593 restoran ve 453 lezzet noktası yer alıyordu. Beşinci rehberimizde Adana da yer alacak.
İncili Gastronomi Rehberi ben değil biz yani tam anlamıyla, hangi açıdan bakarsak bakalım bir kolektif çalışmanın ürünü. Proje ortakları Karaca Grubu ve Hürriyet Gazetesi, gastronomi kültürüne katkıları büyük Onur Kurulu üyeleri, yeme-içme dünyasının saklı kaşifleri ‘Gizli Müfettişler’ ve hep sahada olan proje ekibimiz olmasaydı böyle bir rehberi hayata geçiremezdik.
Pazartesi akşamı Turk Fatih Tutak’ta Karaca Grubu CEO’su Fatih Karaca ev sahipliğinde ilk günden bu yana bizimle olan ve bu yıl yeni katılan Onur Kurulu üyelerimizle bir araya geldik.
Hem hasret giderdik hem de bugüne dek gerçekleştirdiklerimizi ve geleceğe ilişkin planlarımızı anlattık.
Onur Kurulu üyelerimizden Ahmet Örs, Nedim Atilla ve Nevin Halıcı şehir dışında oldukları için aramızda olamadı bu kez. Ama Aydan Üstkanat, Cemre Narin, Deniz Alphan, Engin Akın, Figen Mays, Filiz Hösükoğlu, Hande Arslanalp, Levent Kömür, Mehmet Yalçın, Nuri Çolakoğlu, Reha Tanör, Sedat Ergin, Sedef İybar, Sibel Kutman, Tayyar Zaimoğlu, Teoman Hünal, Vedat Başaran ve Zeyno Gürses bizimle birlikteydi.
Demirören Medya Ticari Grup Başkanı H. Emrah Kurtoğlu, Demirören Medya Gazete Reklam Satış Grup Başkanı Orçun Çevikoğulları, Demirören Medya Pazarlama ve İletişim Grup Başkanı Esti Pekdemir, Jumbo Genel Müdürü Sami Hotak, Karaca Müşteriden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Erkut Baloğlu, BernaylaFem İletişim Ajans Başkanı Berna Sağlam Naipoğlu, İdea Piar Ajans Başkanı Şila Gök, Demirören Medya Entegre Projeler Direktörü Sinem Arat da destekleriyle her zamanki gibi yanımızdaydı.
İncili Gastronomi Rehberi keyifli olduğu kadar zorlu ve yorucu bir proje. Birlikte yola koyulduğumuz isimlerden bazıları projeden zaman içinde yoğunlukları nedeniyle ayrıldılar ya da ara verdiler ama manevi destekleri hep bizimle. Hiç kuşkum yok bu uzun soluklu yolculukta tekrar yolumuz kesişecektir. Birlikte yola koyulduğumuz Gamze İneceli, son altı aydır dur duraksız tempomuz arasında yeni yılda İngilizcesi de raflarda olacak rehberimizin çevirisini yaptı.
Yüzlerce restoranı titiz bir şekilde değerlendiren ‘Gizli Müfettişlerimiz’ kurallar gereği ne yazık ki bu gibi buluşmalarda aramızda olamıyor ama yakında bir formül bulup belki ‘maskeli balo’ gibi bir etkinlik de düzenleyebiliriz!
TURK FATİH TUTAK
2017 Ekim’iydi sanıyorum, İncili Gastronomi Rehberi’nin raflara çıkacağı günlerde Bangkok’ta Fatih Tutak’ın Mutfak Direktörü olduğu The Dining Room at The House on Sathorn’a gitmiş ve yemeklerine, yaratıcılığına hayran olmuştuk.
Aklımızdan keşke Türkiye’ye gelse ve restoran açsa geçirdiğimizi hatta onunla da paylaştığımızı, sanki uzak bir hayalmiş gibi konuştuğumuzu hatırlıyorum.
Ama bu hayal kısa bir sürede gerçeğe dönüştü. Fatih Tutak üç yıl içinde Türkiye’nin en önemli şefleri arasına girdi, restoranıyla da kısa sürede kendini kanıtladı.
İlk ödülü de İncili Gastronomi Rehberi’nde beş inci oldu. Ardından da başkaları geldi.
Pazartesi akşamı ‘Onur Kurulu Yemeği’nde ekibiyle gösterdikleri performans mükemmeldi.
Aynı anda hiç aksatmadan 45 kişiye servis yapmak kolay değildir, altından başarıyla kalktılar.
Tutak, açıldığı günden bu yana hatta benim ilk kez Bangkok’ta tattığım TT midye dolma ve annemin mantısı gibi klasikler ve menüsüne yeni giren çeşitlerden oluşan bir menü hazırlamıştı.
Turşu suyuyla damaklarımızı harekete geçirdikten sonra Trabzon tereyağı ve Bitlis Hizan Balı eşliğinde sıcak ekşi maya pideler ve midyelerden sonra dalyan mavi yengeçli menemen, acur, osetra havyarı ve avokado eşliğinde sunulan torik tuzlamaya geldi. Farklı yapımı olsa da çocukluğumdaki lakerda tadını aldım.
Toroslardan dağ mantarı, üzerinde kemik iliğinden yapılma yenilebilir mumuyla gelen Umami doğum günü pastası yaratıcılıkla, lezzeti mükemmel bir biçimde harmanlayan bir tabak olmuştu.
Benim gibi tatlı sevmeyen mantarın her çeşidine bayılanlar içinse gerçek bir doğum günü pastası da olabilir.
Fatih Tutak’ın bir şef olarak yeteneğine azmine hayranım ama servisten mutfağa tüm ekibini sunuş şekli, verdiği önemi de çok değerli buluyorum.
Başarısının sırlarından biri de bu bence...
Gordon Ramsay adına üzüldüm
Restoranlarıyla, televizyon programlarıyla efsane bir şefti. Bir zamanlar onun yanında staj yapmak mutfağında çalışmak bile büyük bir prim yapıyordu.
Tam anlamıyla bol yıldızlı bir ustaydı. 2018 yılında Forbes yıllık kazancını 62 milyon dolar olarak listelemişti.
Dünyanın en çok kazanan 33’ncü ünlüsü olmasının yanı sıra. İngiltere’den başlayan serüven ABD, İtalya, Fransa, Dubai, Katar, Güney Amerika ve Avustralya’ya uzandı. Bugün belki sayısını ve çeşidini kendisinin bile şaşırdığı lüks restorandan pizzacıya, hamburgerciden, balık ekmeğe uzanan bir yelpazede mekânı var.
Bu yıl başında Paris Versay’da Waldorf Astoria’da konaklarken La Veranda adlı restoranına gitmiş ve çok sıradan bulmuş Türkiye’deki kafe zincirlerinden farklı olmadığını düşünmüştük.
İki hafta önce de Londra’da bir cuma akşamı istediğimiz restoranlarda yer bulamayınca bir deneyelim diyerek High Street Kensington’da ve konakladığımız otele yürüme mesafesindeki Gordon Ramsay Street Burger’e gittik.
Maalesef hamburgerden patates kızartmasına, biradan şaraba ne servis edildiyse sadece sıradan değil kötüydü.
Uzun süredir ilk kez çok sevdiğim halde ne hamburgeri ne de patatesi bitirebildim.
Ortaya gelen bir market reyonundan alıp da ısıtılmış kadar başarılı ‘mac&cheese’i üç kişi zar zor aç kalkmamak için yedik!
Ve düşünmeden edemedik, bu kadar büyük başarılara imza atmış bir şefin para için bu hallere düşmesine gerek var mıydı?
Ya da şöhret insanın gözünü bu kadar mı kör ediyor, ne yaparsa yapsın beğenileceğini mi düşünüyor?
Paylaş