Bir Dünya Mirası

Bir şeyden ne denli etkilenirseniz, onu yazmanız o kadar zor olur. O kadar çok anlatılacak şey vardır ki, nereden başlayacağınızı bilemezsiniz. Çok gittiğim, her gidişimde bir başka etkilendiğim Antakya seyahatimde de öyle oldu...

Haberin Devamı

Bir Dünya Mirası

Antakya’nın merkeze uzak mahallelerinden birinde, çevreye mimari anlamda uyumsuz, metal ayaklar üstüne oturmuş, konteyner görüntüsünde fütüristik bir bina. Uzaktan size pek bir şey vadetmiyor. Ancak kapısından içeri girdiğinizde bambaşka bir dünyayla karşılaşıyorsunuz.

Adeta zaman tünelinde yolculuk gibi. Başınızı aşağıya eğdiğinizde ayaklarınızın altında beş ayrı katmanda 13 ayrı medeniyetin kalıntılarıyla, muhteşem mozaiklerle göz göze geldiğinizde nefesiniz tutuluyor, nereye bakacağınızı şaşırıyorsunuz.

Evet, The Museum Hotel Antakya’dayım. İlk kez bir müze otelde konaklayacağım. Kısa bir tur yapıp eşi benzeri olmayan müze otelin mantığını anladıktan sonra odalara çıkıyoruz.

Haberin Devamı

Pencereden binlerce yıl öncesine uzanan farklı uygarlıkların kalıntılarına bakarak uyumak fikri beni heyecanlandırıyor. Perdeleri kapasam mı kapamasam mı karar veremiyorum...

Bir Dünya Mirası

10 YILLIK SERÜVEN

The Museum Hotel Antakya’yı görmeden önce hakkında olumlu olumsuz söylenenler vardı aklımda. Bu yüzden de tüm hikâyeyi baştan sona birinci ağızdan dinleyince taşlar yerine oturdu.

Demir ticaretiyle uğraşan Necmi Asfuroğlu, 1990’lı yıllarda aldığı arsaya turizmin canlanmaya başladığı 2009’da bir otel yapmak üzere yola koyulur. 30 milyon dolarlık bir bütçe öngörürler.

İnşaatın yapılacağı bölgenin 3. derece sit alanı olması nedeniyle alanda arkeolojik eser olup olmadığının araştırılması için sondaj kuyuları açılır.

Mimari proje yapılır, inşaat başlar. Yerin altına iki kat garaj yapma kararı tüm planları alt üst eder, her şeyin seyri değişir. Açılan kuyulardan elde edilen veriler ışığında inşaat alanının tamamında arkeolojik kazı çalışmalarının yapılmasına karar verilir. Tüm kazı çalışmaları Türk arkeolog, restoratör mimarlardan oluşan ekip tarafından gerçekleştirilir. 

Haberin Devamı

Bir Dünya Mirası

OTELE DAİR

Tabii bu arada otel planı değiştirilerek tamamen eserlere uygun olarak mimar Emre Arolat ve ekibi tarafından yeni bir müze otel tasarlanır.

Kazı alanına zarar vermemesi için tamamı elle ve her birinin başında bir arkeolog bulunması şartıyla açılan 66 kuyuya yerleştirilen çelik kolonlar üzerinde yükselen yapıda 20 bin ton çelik kullanılır.

Antakya’da yaygın olan “avlulu konut yaşam tarzını” yansıtan, toplam 17 bin metrekare alana kurulan The Museum Hotel Antakya, 120 milyon dolara mâl olur.

Yapımına başlandıktan 10 yıl sonra kapılarını açabilen otel, aynı zamanda bu büyüklükte ve bu kadar çok esere sahip dünyadaki tek müze otel örneği.

Müzede 1050 metrekareden oluşan dünyanın en büyük tek parça mozaiğinin yanı sıra 30 bine yakın arkeolojik eser bulunuyor.

Haberin Devamı

Bu eserlerin tamamı, Kültür ve Turizm Bakanlığı’na devredilen ve yakın zamanda açılması beklenen Necmi Asfuroğlu Arkeoloji Müzesi’nde sergilenecek.

Bu zorlu süreçte Necmi Asfuroğlu’nun en büyük destekçileri işlerini bırakarak Antakya’ya dönen çocukları Sabiha Asfuroğlu Abbasoğlu ve Asaf Asfuroğlu olur. Şimdi ise hedefleri müze otelin tüm dünyada tanınması, bilinmesi, Antakya’nın cazibe merkezi olması. Tabii bunun için hepimizin desteğine ihtiyaç var...

Bir Dünya Mirası

Ayan Meyan

Hatay 2 yıl önce gastronomisiyle UNESCO’nun Yaratıcı Şehirler Ağı’na dahil olmuştu. The Museum Hotel Antakya’nın yeme-içme konsepti de bu sorumluluğun verdiği bilinçle; yabancı ve yerli turistlerin hatta yerleşiklerin beklentilerine cevap verecek şekilde tasarlanmış.

Haberin Devamı

Otelin baş aşçılığını deneyimli şef Ekrem Şirin üstlenmiş. Birdy adlı kafe restoranın menüsü daha çok müze ziyaretçileri düşünülerek hazırlanmış. Hamburger de var, geleneksel yemeklerden örnekler de ama hepsinde malzeme kalitesi ve şef dokunuşu hissediliyor. 

Ayan Meyan adını verdikleri restoran ise modern meyhane konseptinde. Antakya’ya özgü mezelerin hemen hepsi var.

Şef, otel açılmadan önce bölge mutfağı ve malzemeler konusunda uzun araştırmalar yapmış. Humustan abaganuşa, zahter salatasından mütebbele, künefeden irmik helvasına tattığım her şey lezzetliydi. Özellikle de kavrulmuş kıymayla birlikte sunulan çiğköftesini çok başarılı buldum.

Henüz çok yeniler, zaman içinde mutfak hiç kuşkum yok daha da oturacaktır. Yemek ve içki fiyatları ise bizim İstanbul’da alışkın olmadığımız kadar makul. Şarap olarak yörenin Antioche markasını servis etmeleri de çok hoşuma gitti...

Haberin Devamı

Bir Dünya Mirası

İstanbul Bienali’nin ardından

İstanbul Kültür Sanat Vakfı tarafından Koç Holding sponsorluğunda düzenlenen 16. İstanbul Bienali’nin 10 Kasım’da kapanmasının ardından, Bülent Eczacıbaşı, İKSV Bienal ekibi ve Koç Holding Kurumsal İletişim ve Dış İlişkiler Direktörü Oya Ünlü Kızıl’la bir araya geldik.

Çevre ve iklim sorunlarına dikkati çeken “Yedinci Kıta” başlıklı bienali, bu yıl 8 hafta içinde 450 bin kişi ziyaret etmiş. Yurtdışından gelenlerin sayısı ise 4 bin. İstanbul, bienaller sayesinde güncel sanatın etkin merkezlerinden birine dönüştü.

Condé Nast Traveller “Eylül ayında seyahat edilecek en iyi yerler” listesinde ilk sırasına İstanbul’u alarak bienalin şehre gelmeyi çekici kılan bir etkinlik olduğunu yazmış.

ARTnews “Sonbaharda görülmesi gereken 32 müze ve bienal” başlıklı haberinde 16. İstanbul Bienali’ne yer vermiş.

Financial Times ise bienal dönemine özel İstanbul ve sanat dosyası hazırlamış.

Architectural Digest, bienali “Ekim ayında ziyaret edilecek en iyi 5 destinasyon” seçkisine almış.

Birçok insan, belki de bugüne dek duymadığı, “Yedinci Kıta” olarak anılan, okyanusun ortasında plastik atıkların oluşturduğu 3.4 milyon kilometrekare genişliğinde, 7 milyon ton ağırlığındaki çöp adasından haberdar oldu. Bu önemli ve acil çözüm bekleyen sorunu tartışmaya başladı.

2017’den bu yana bienalin ardından kente kalıcı eser bırakan bir projeye de imza atılıyor. Bu kez de Şişli Belediyesi işbirliğinde Monster Chetwynd, 16. İstanbul Bienali’nin siparişiyle bir çocuk parkı kurgulamış. Maçka Sanat Parkı’na yerleştirilen Gorgon’un Oyun Alanı başlıklı açık hava heykeli, artık parkın müdavimi çocuklara ait...

Bir Dünya Mirası

 Kentin en yenisi

Ünlü şeflerimizden İsmet Saz, Toi ve Stevee by İsmet Saz’ın ardından yeni bir konsepte imza attı. Vadistanbul’da Bronco isimli küçük, şirin, Amerikanvari bir mekân açtı.

Ama menü dünya karması denebilir. Burger de var, taco da, kokoreç de, falafel de, guacamole de, füme et de. Her şeyin lezzeti yerinde. Malzemeler kaliteli.

Sürdürülebilirliğe de önem verilmiş. Çöp ve bulaşık sorununa çözüm olarak içecekler şişelerinde servis ediliyor, bardak yok. Yemekler de geri dönüşüm kâğıtta servis ediliyor.

Kısa sürede Vadistanbul’un en popüler yerlerinden biri olacağa benziyor.

Bir Dünya Mirası

 

 

Yazarın Tüm Yazıları