Paylaş
Aslında projenin ilk adımları sokakta yaşamanın ne demek olduğunu çok iyi bilen Ayşe Tükrükçü’nün iki yıl kadar önce evsizlere her gece çorba dağıtmasıyla başlamıştı.
Ardından bir grup sivil toplum gönüllüsünün inisiyatifiyle sokakta yaşamak zorunda kalan, toplumda yok sayılan insanlara destek amacıyla Hayata Sarıl Derneği kuruldu. Derneğin ilk projesi de “Hayata Sarıl Lokantası” oldu. Dernek üyeleri, gönüllüleri ve sponsorların desteğiyle kasım başında açılan lokanta öğlen paralı. Ortalama üç çeşit yemek için 30-35 lira hesap ödeniyor. Akşamları ise öğle servisinde kazanılan parayla ihtiyaç sahipleri ve evsizlere ücretsiz yemek servisi yapılabiliyor. Öğlen yemeklerinde elde edilen gelirle akşamın konukları isterse oturup yiyor, isterse askıda hazır paketini alıp evine götürüyor.
Her ay bir gün de İstanbul’un önde gelen şefleri Hayata Sarıl Lokantası’nın mutfağına girip yemek yapıyor. 100 liraya yiyebileceğiniz menü 12.00-13.30 ve 15.00 olmak üzere üç kez servis ediliyor.
Akşam ise aynı menü ücretsiz dağıtılıyor. Geçtiğimiz pazar günü Kantin’in şefi Şemsa Denizsel ve ekibi mutfaktaydı.
Humus, muhammara, ekşi maya ekmek, kıymalı nohutlu tirit ve yanında poşe ayvalı krem sütlaçtan oluşan menü dört dörtlüktü.
Özellikle tiriti çok severim. Biz bu yemeğe “papara” deriz ama Şemsa’nın elinden bambaşka bir lezzete bürünmüştü.
Yemek sırasında Hayata Sarıl Derneği Başkanı Dilara Moran ve Ayşe Tükrükçü ile sohbet etme imkanı bulduk.
Lokantada da mahkumlara, çeşitli nedenlerle toplum dışına itilenlere de psikolojik destek verdikten sonra iş imkanı sağladıklarını anlatıyor.
Haftada iki saat psikolojik destek Yusuf Kulca tarafından veriliyor.
Hayata Sarıl Lokantası’nın sponsorları, malzeme destekçileri var ama elektrik, su, kira maaşlar için sürdürülebilir olması, mekanın kendini de döndürmesi gerekiyor.
Düzenli müşterileri olursa lokanta zorlanmadan akşamları 130 kişiye yemek verebiliyor. Yani hepimize sorumluluk düşüyor...
YAŞARKEN TARİHE GEÇEN KİŞİ: YUSUF KULCA
Sokak çocukları ve sokakta yaşayanlar söz konusu olunca Yusuf Kulca’yı anmadan olmaz. Belki genç kuşaklar onu ve yaptıklarını bilmiyordur diye kısaca hatırlatmak isterim. 20 yaşında yaşadığı yetiştirme yurdundan reşit olduğu için çıkarılan ve 3 yıl sokaklarda yaşamak zorunda kalan, askerden sonra İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Pedagoji Bölümü’nü bitiren Yusuf Kulca ile 1992 yılında hem okuldan mezun olduğu hem de “Barınacak Yeri Olmayan Çocuk ve Gençleri Koruma Derneği”ni kurduğu dönemde tanışmıştım.
Sokaktan kurtulmak için gösterdiği azmi kadar, sokak çocuklarını topluma kazandırmak için yaptıkları da unutulacak gibi değil. Aslında sokak çocukları sorununa çözüm üretme, toplumun bilinçlenme süreci onunla başladı.
KATKISIZ HAZIR GIDALAR DÖNEMİ
Hafta içinde Şemsa Denizsel’in sofrasına Kahve Dünyası’nın Veliefendi’deki Fabrika merkezinde ikinci kez konuk oldum. Denizsel, bu kez de markanın yeni piyasaya sürdüğü fındık kremasını kullanarak salatadan tatlıya farklı yemekler hazırlamıştı.
Özellikle fındıklı muhammara ile krema, limon suyu, teneke tulumu, zeytinyağı ve az miktarda fındık kreması ilave ederek yaptığı salata sosu çok lezzetliydi.
Denizsel bu yemeği yapmaya karar vermeden önce ürünü incelemiş, özelliklerini öğrenmiş.
“Şeker mümkün olduğunca az yiyor ve kimseye önermiyoruz ama hiç olmazsa tüketeceksek içinde katkı maddesi olmayan gıdalar tüketelim” diyor.
İyi bir hamburger için: Zula
İstanbul’da kapanan ve açılan yerlerin hızına yetişmek kolay değil. 2017’nin sonuna doğru yeme-içme sahnesine birçok yeni mekan dahil oldu.
Bunlardan biri de Harbiye’nin arka sokaklarından birinde yaz sonunda açılan Zula.
Zula’ya Bangkok’taki Türk restoranı The House on Sathorn’un şefi Fatih Tutak, Japonya, Çin ve Tayland’ın ünlü yeme-içme yazarlarından oluşan bir grupla beraber gittik.
Menüdeki iki hamburger çeşidi Beach Bun ve Edizione de lezzetli. Fiyat-kalite dengesi de tüm beklentileri karşılıyor.
Zula dört arkadaş tarafından açılmış. Aralarında iki ünlü şef Üryan Doğmuş ve Cihan Kıpçak da var.
Menü her zaman beş-altı çeşitten oluşacakmış ama haftanın belli günleri ünlü sokak lezzetlerinden de örnekler sunmayı planlıyorlar.
Gösterişten uzak, yalın döşenmiş, odun sobası, açık mutfağıyla ev sıcaklığı sunan Zula’ya yolunuzu düşürün derim. Bakarsınız karşınıza soba üstünde kestane kebap da çıkar...
Açık Diyalog İstanbul
Billur Tansel’in 2015 yılında kurduğu Açık Diyalog İstanbul’da hem çocuklar hem de 18 yaş ve üzeri için sanatın farklı dallarında birbirinden ilginç etkinlikler düzenleniyor.
Ocak ayında müzik, animasyon, satranç, görsel sanatlar, felsefe, fotoğraf, çizgi roman ve kolaj atölyelerinden oluşan dolu dolu bir program var. 7-9, 9-12, 12-16 ve 18 yaş üstü olmak üzere farklı yaş gruplarına ayrılarak hafta sonları yapılan atölyelerin tümüne önceden kayıt yapılması gerekiyor.
Paylaş