Balıkesir peynirleri dünya sahnesinde

Balıkesir’in beş peynirinin ‘The World Cheese Awards 2023’ Dünya Peynir Yarışmasında Türkiye’yi temsil edeceği söylerken duydukları coşku görülmeye değerdi.
Bu yıl Norveç’in Trondheim kentinde yapılan yarışmaya Balıkesir Büyükşehir Belediyesi, dünya birincilik ödülü de bulunan Coğrafi İşaret Tescilli ‘Manyas Kelle’, ‘İvrindi Kelle’, ‘Savaştepe Mihaliç Kelle’nin yanı sıra, ‘Kirli Hanım’ ‘Bükdere Küflü Katık’ olmak üzere 5 peynir çeşidi ile katılıyormuş.

DÜNYANIN EN İYİ PEYNİRLERİ NASIL BELİRLENİYOR?

35 yıl önce yola koyulan bugün dünyanın en önemli peynir yarışması kabul edilen World Cheese Awards, uzunca bir süredir 1995 yılında Birleşik Krallık’ta kurulan Guild of Fine Food adlı kuruluşun organizasyonuyla yapılıyor.
Kuruluşun amacı bağımsız yiyecek- içecek perakendecilerini ve üreticilerini desteklemek, kaliteli gıda perakendeciliği ile ilgili iş konularında eğitim vermek ve onları bir araya getirmek.

Dünya Peynir Ödülleri etkinliği 42 ülkeden 4 binden fazla yerel peynir çeşidini değerlendirmek üzere peynir üreticileri, peynir uzmanları ve gastronomi dünyasının önde gelen isimlerinin katılımıyla hayata geçiyor.
Organizasyonun amaçlarından biri de farklı kökene, geleneğe, tat ve tarza sahip geleneksel çiftlik peynirlerinin uluslararası sahnede sergilenmesini ve üretimlerinin korunmasını sağlamak. Yarışmaya katılan peynirler katılımcı ülkeleri temsil eden 250 kişilik bir jüri tarafından değerlendiriliyor.
Gastronomi uzmanları, gıda yazarları ve sektörün temsilcilerinden oluşan jüri üyeleri altın, gümüş veya bronz ödüller için kör tadımla aday peynirlerini seçiyor. Ardından her takım kendi masasından “Süper Altın” ödülü için bir aday gösteriyor.
Son aşamada 16 kişilik ‘Süper Jüri’ dünyanın en iyi peynirini belirliyor. Yarışmada ödülün yanı sıra ülkelere ve peynire özel kupalar da veriliyor.
World Cheese Awards TV (WCA TV) web sitesinden global etkinliği canlı yayınlayarak dünyanın her yerinden peynir severleri buluşturan yarışmanın sonuçları ise bugün belli oluyor.
Tabii ki heyecanlıyız, peynir çeşitlerimizden birinin birinci gelmesini, derece almasını çok isteriz. Ancak dünyanın uluslararası çapta peynir organizasyonlarından birinde Balıkesir peynirlerinin Cumhuriyetin 100. yılında ülkemizi temsil etmesi bile başlı başına bir gurur kaynağı.
Ve bu gurur da sadece gecelerini gündüzlerine katarak titiz bir araştırma yaparak çalışan Berrin Bal Onur, Neşe Biber ikilisinin ve bu projenin hayata geçmesini sağlayan başta Belediye Başkanı Yücel Yılmaz olmak üzere Balıkesir Belediyesi’nin değil hepimizin. Umarım geleneksel kimliğini korumuş, artisanal yöntemlerle üretilen Türkiye peynirleri dünya sahnesinde de hak ettiği ilgiyi bulur. Peynir, zeytinyağı, şarap ve rakı gibi ürünlerimizin Türk Mutfağının bir bütün olarak dünya sahnesine çıkması için de katkısı büyük.
Unutmayalım ki, mutfağıyla ön plana çıkan ülkeler bilinirliğini malzemeleri ve kaliteli ürünleriyle, onların uluslararası pazarlara dağılmasıyla başlattı. Ve ortaya uğruna gastronomik turlar yapılan ülkeler çıktı. Tabii Türkiye’den giden özellikle yerel ve geleneksel ürünlere çıkarılan engeller gibi zorlukların da aşılması gerekiyor.
Sevgili arkadaşlarım Berrin ve Neşe şimdi Trondeim’daki yarışmada, onlardan gelecek sonucu merakla bekliyorum. Bense bu yıl ilk kez 29 Ekim günü Ankara’da olacağım. 100’üncü yılını kutladığımız Cumhuriyet Bayramı’mız hepimize kutlu ve gelecek kuşaklara gururla bırakacağımız anılar ve anlarla dolu olsun diyorum.
İzlenimlerimi haftaya paylaşmak üzere...

YERLİ MANGO ÜRETİMİ ARTIYOR

Tropik meyveleri çok sevmeme karşın ithal tarım ürünü almaktan uzun zamandır kaçındığım için muz, avokadonun ardından mangonun da Alanya ve Antalya Gazipaşa’da üretiliyor, raflarda bulunuyor olmasına çok seviniyorum.
Yıllardır tanıdığım iş insanı Mustafa Ezici 2019 yılından bu yana mango konusuna çok emek verdi, Mısır başta olmak üzere farklı ülkelerden 55 bin kadar fide getirdi. Dünya genelinde 500’e yakın mango cinsinin bulunuyor ve bölgede Kent, Keitt , Irwin gibi çeşitler yetiştiriliyormuş.

Denediğim yerli üretim mangolar en az anavatanı Hindistan, Avustralya, Güney Amerika ülkeleri, İspanya ve Mısır’da üretilenler kadar lezzetliydi. Bu yıl 1000’e yakın irili ufaklı üretici toplam 500 ton mango üretmiş.
Bir diğer güzel haber de dört yıl önce düzenli üretimine başlanan mangoların Rusya’ya ihraç edilmesi. Ama bölgede çok kaliteli ürün veren muz ve avokado ağaçlarının sökülüp daha çok gelir getiriliyor diye yerine mango fideleri dikilmesi bana doğru gelmiyor. Ancak Ezici, muzda üretim fazlası olduğunu, üreticinin ya elinde kaldığını ya da ucuz verdiğini ama arazisinin bir bölümüne mango dikerse talep fazla ve fiyatlar yüksek olduğu için zarar etmeyeceğini söylüyor.

Avrupa ülkeleri mangoyu yıl boyu ithal ediyormuş. Türkiye’deki hasat dönemi eylül-aralık arası da dünya genelinde mangonun en az bulunduğu aylarmış, bu yüzden de bu dönemde çok talep oluyormuş...

NORVEÇ’TE ÇANAKKALELİ BİR GİRİŞİMCİ

Berrin Bal Onur’a jüride Türkiye’den biri var mı diye sorduğumda uzun yıllardan Norveç’te yaşayan ve yeme-içme işiyle uğraşan Ali Uslu’nun adını verdi. Acaba Norveç’te okuduğum yıllardan tanıdığım biri mi derken internetten kısa bir araştırma yaptım.
Karşıma Yeşim Mutlu tarafından Uslu ile yapılmış, online HotelGazetesi’nde yayımlanmış bir söyleşi çıktı. Hayat tesadüflerle doludur derler ya okurken hem Yeşim Hanım hem de Ali Bey’in Çanakkaleli olduğunu gördüm. Her ne kadar hep Geliboluluyum desem de tabii ki memleketlim kategorisindeler.
Hikâyenin gerisi Yeşim Hanım’dan: Turizmci olan Ali Uslu 2000 yılında Norveç’e taşınmış. Uzun yıllar otellerde Yiyecek-İçecek müdürlüğü yaptıktan sonra İnopa adlı ithalat ve ihracat şirketini, ardından da Dardanos Fine Foods adıyla kendi markasını kurmuş. Türkiye’de zeytinyağı üretip Norveç’te satmaya başlamış. Şimdilerde ise İskandinav ülkeleri başta olmak üzere Avrupa pazarına özellikle aromalı yağlarıyla girmişler.
Daha sonra da Bakkal adlı Türkiye’den getirttikleri ürünlerin yer aldığı gurme dükkanlar açmışlar.
Yazıyı okuyunca Oslo’da yaşadığımız dönemde peynir, zeytin, bulgur, kuru fasulye, yaprak sarması özlediğimizde kentin tek Türk bakkalına gidip alışveriş yapmamız aklıma geldi. Oslo’ya gidince ilk işim bu yeni nesil Bakkal’a gitmek olacak...