Sadettin Saran’ı nasıl bilirsiniz? Aziz Yıldırım’la başkanlık için kapışan, görev aşkıyla yanıp tutuşan bir Fenerbahçeli mi?
Yoksa Hülya Avşar’la olan ilişkisiyle magazin gündeminde sörf yapan ünlü bir işadamı mı? Aslında bu kadar çok gündemimizde olmasına rağmen Saran hakkında çok fazla bilgiye sahip değiliz değil mi?
Başarılı röportajlarıyla tanınan Neslihan Akdaş, CNBC-e Business dergisinin bu ayki sayısı için Saran’la konuşmuş. Röportaj Saran’ın bilinmeyenlerini deşifre etmeye çalışıyor ama Saran’dan kaynaklanan sır perdesi yüzünden hep bir yerde tıkanıp kalıyor. İşte Saran’ın gizemli öyküsü:
Saran’ın babası Türk, annesi Amerikalı. Gerçek adı Steven Sadettin Saran ve aynı zamanda Amerikan pasaportuna sahip. 1990’ların başında makine mühendisi olarak ABD’deki master’ını bitirince Türkiye’ye dönüp Turizm Bakanlığı’nda danışman olarak çalışmış. "Türkiye’nin tanıtımına nasıl katkıda bulunabilriz" diye kafa yormuş. Ama bu fikrinden çabuk vazgeçip yayıncılık alanında kendi işini kurmaya karar vermiş. 23 yaşında ABD’deki bütün medya kuruluşlarının kapısını çaldığında cebinde üç-beş kuruş varmış. Gittiği her görüşmede "Türkiye’de özel televizyonlar kurulacak, gelin beraber çalışalım" demiş ama hep olumsuz yanıt almış. Tam Türkiye’ye dönmek üzereyken dünyanın en büyük spor medyası şirketlerinden biri, Saran’a şans tanımış ve böylece Saran Group’un temelleri 15 yıl önce atılmış. Medyanın ardından sivil savunma ve enerji sektörlerinde yatırımlar birbirini izlemiş.
Saran, yükselişini spor yayınlarındaki başarılı atılımlara borçlu olduğunu söylüyor: "O zaman havuz sistemi yoktu. Bütün futbol pastası 100 milyon dolar bile değildi; oysa bugün piyasa değeri 700 küsur milyon dolar oldu. Bunları da öngörerek, futbolun yanı sıra basketbolun da yayın haklarını aldık. Sanal reklam, saha içi reklam ve Türkiye’de oynanan maçların yurtdışına sinyal satımı gibi konseptleri geliştirdik."
Saran’ın az zamanda çok iş yaptığı kesin ama 23 yaşında cebinde beş kuruş parası olmayan bir gencin adını vermediği dünyanın en büyük spor medyası şirketlerinden biriyle nasıl ortak proje geliştirdiği ve daha sonra hangi sermayeyle bugünkü büyük şirketleri kurduğu belli değil. Aynı şekilde savunma sanayi ve enerji (üç tane santral lisansı var) sektörüne nasıl girdiği de net değil. Saran, röportajın sonunda bir TV kanalı almak istediğini, 45’inden sonra ticareti bırakıp siyasete gireceğini ve Fenerbahçe’nin başkanı olmakta kararlı olduğunu da belirtiyor.
Sizce de geleceğin milletvekili ve Fenerbahçe başkanı adayının büyük yükselişinin sırrını detaylı bir şekilde anlatması gerekmiyor mu? Tabii bir de Hülya Avşar ile olan ilişkisinin başarılı bir PR çalışması mı yoksa gerçek bir aşk mı olduğunu açıklığa kavuşturmalı.
n "O işi bıraktım. Ben dört yıldır bu kadınları Müslüman yapmak için uğraşıyorum."
(Bankadan emekli maaşını çeken yaşlı adamın 220 YTL’sini çalan kapkaççı İsmail Sağ, kendisini yakalayan vatandaşa rüşvet teklif ederken...)
n "Öyle bir memleket istiyoruz ki; mutfakta İran, sokakta Malezya, yatakta Rusya olsun."
(Metin Üstündağ, "Türkiye, Malezya olur mu?" sorusuna alternatif yanıt ararken...)
n "Bir kadına aşık olabilirim, fakat onunla cinsel ilişkiye girmem. Bana bu halimle lezbiyen diyemezsiniz."
(Ne diyelim şimdi senin için Eyşan Özhim? ’Eyleme geçemeyen lezbiyen’ uyar mı?)
n "Yan kabindeki tuvaletin üzerine çıkıp Helin’in olduğu kabine baktım. Her şey ortadaydı. Helin’den garip sesler geliyordu, sesi erkeğin sesini bastırıyordu."
(Helin Avşar’ı tuvalette bir erkekle yakaladığını iddia eden Berna Arıcı, olay anını anlatırken...)
Köpek sahipleri dikkat
n Artık köpekler tarafından ısırılanların kanı yerde kalmayacak. Köpeğine sahip çıkamayanlara hapis cezası geliyor.
n UEFA Başkanı Michel Platini, "Futbol kulüpleri kár edebileceğiniz birer yatırım aracı olamaz. Çünkü o zaman futbolun asıl değerleri tehlikeye giriyor. Futbol bir kár aracı değil, güzel bir oyundur." dedi. Gönül, futbol yazarlarımızın Platini’nin endüstriyel futbola isyan bayrağı çekişini yorumlamalarını isterdi ama nerede! Onlar için varsa yoksa üç büyükler.
n Coca-Cola, Nike gibi dev markaların satış oranları ABD dışında düşüş gösteriyor. Bu düşüşe ABD politikalarına duyulan tepkinin neden olduğu söyleniyor. Irak işgalini bitirse bitirse bu gelişme bitirir.