Çok bereketli topraklarda yaşıyoruz. Sanatçılarımız o kadar absürd açıklamalarda bulunuyor ki, mizah yazarlarına gerek kalmıyor.
Alın size Serdar Ortaç’ın güzellemelerinden bir demet: Ortaç, Osmanlı padişahlarıyla arasındaki ortak noktayı açıklıyor: "Uzun süredir gut hastasıyım. Fatih Sultan Mehmet de benim gibi gut hastasıymış. Üstelik pek çok padişahın bu hastalıktan mustarip olduğunu öğrendim."
Serdar, asıl bombayı ise bizim Sema Denker’e verdiği röportajda patlattı: "Seksi de uzay çağına taşımanın anlamı yok. Yaptın, bitti! Onu da yaşadım, zevkini aldım. Ben zamanında çok seks yaptım. Şimdi artık öyle değil. Çok canım istediğinde yapıyorum. Yani ben diyorum ki, önce işim, albümüm, başarım..."
Serdar’cığım nasıl "Yaptın, bitti" dersin, daha yeni başlamıştık! Ayrıca, zamanında çok seks yapınca ileride niye yapamıyoruz? Enerji mi kalmıyor, canımız mı çekmiyor, nedir bilelim, ona göre hareket edelim, olmadı biz de albüm çıkaralım. Bir de uzayda sekse de karşı çıkmışsın. Düşün küresel ısınmayı, atom fiziğini... Gelecek nesilleri düşün. İleride buraları su kaplayacak, sevişecek bir karış toprak kalmayacak. Kusura bakma senin canın çekmiyor olabilir ama insanlığın var olması için seksi uzaya taşımak zorundayız.
Evliler de sever
Efendim bu bir şarkı ismi... Taksim-Beşiktaş dolmuşunda dinledim. Cüneyt Tek kardeşimiz, sosyal bir yaraya parmak basıp, aldatan eşlerin şarkısını yapmış. "Üç yanlış bir doğru hatalar diz boyu / Gerçek bu yalan söyleyemem/ İki aşk arasındayım affet beni Allah’ım / Bu gerçeği artık gizleyemem / Bir yanda aşkım bir yanda yuvam / Ne yardan geçerim ne de onsuz gülerim / Sabır bana Allah’ım / Sabrım sona vardı / Bu gerçeği artık gizleyemem/ Evliler de sever inkar etmeyelim"
Şarkı bunalım Fransız filmleri tadında değil mi? Aldatan eşin yaşadığı büyük bir ikilem ve çıkışsızlık söz konusu. Eğer aldatma olayı arabesk şarkılara konu olmaya başlamışsa ve bu şarkı minibüslerde bangır bangır dinleniyorsa, Türkiye’de evlilik kurumu kökünden çatırdıyor demektir.
Çok güzel hareketler bunlar
Yer New York-Central Park... NBA yıldızı Tony Parker ve "Umutsuz Ev Kadınları" dizisinin seksi oyuncusu Eva Longoria uzanmışlar çimenlere öpüşüyorlar... Bu karenin Türkiye’de yaşandığını düşünelim. Tamam memlekette Central Park yok. Varsayalım ki, Maçka Parkı’nda İbrahim Kutluay-Demet Şener olmadı Hülya Avşar ve Sadettin Saran çimenlere uzanıp öpüşüyorlar... Ne mahalle baskısı var, ne ahlak polisliğine soyunan vatandaş ne de meraklı gözler... Sadece paparazziler var. Onlar da Parker ve Eva örneğinde olduğu gibi bizimkilerin de umurunda değil. İşte mutluluğun resmi bu olurdu Abidin.