Televizyon kanallarının sessiz ve derinden devam eden yeni sezon hazırlıklarıyla ilgili ilk önemli haber kulağımıza çalındı.
Kanal D’nin vazgeçilmez talk-show programı "Makina" ara vermedi, yayından kalktı. "Makina"nın yerine ’night live show’ tarzı yeni bir program yayına girecek. Programı bir süredir ekrandan uzak kalan ünlü komedyen Ata Demirer sunacak.
Peki Okan Bayülgen ne yapacak? Son "Makina" programında bu gelişmenin sinyallerini veren ünlü şovmen, tamamen yapımcılığa odaklanacak. Kanal D ile ipleri koparmayan ünlü şovmen, yapımcı olarak kanal içinde daha fazla söz sahibi olacak. Bayülgen’in yapımcı olarak ilk projesi ise Ata Demirer’in programı. Formatı tamamen Demirer’in üzerine kurulacak programda, "Makina"nın ekran yüzleri yer almayacak.
Bu değişiklik, magazin medyasıyla girdiği polemiklerle iyice yıpranan Bayülgen adına alınmış doğru bir karar. Şimdi asıl merak konusu Ata Demirer’in ne yapacağı.
Özcan aç kalma, oynamayı dene
"Sarıkamış Beyaz Hüzün" filminin başrol oyuncusu Özcan Deniz, Kars’ta bir basın toplantısı düzenleyerek rolüne nasıl hazırlandığını şöyle anlattı: "Nasıl bir ruh haliyle 125 bin askerimizin gömlekle, kurtların bile kışın yaşayamadığı Allahuekber Dağları’na çıkarak, düşmanla ve doğayla mücadele ettiğini anlamaya çalışıyorum. Buralarda soğukla ve açlıkla mücadele edip, kıt kanaat geçinerek o ruh haline bürünebileceğimi düşünüyorum.’’
Galiba Özcan Deniz role hazırlanma konusuna kendini fazla kaptırmış. Doğrusu Deniz’in, Sarıkamış’ta açlıkla nasıl mücadele edeceğini çok merak ediyoruz. Acaba ünlü türkücüyü sette zincire vurup ekmek, su vermeyecekler mi? Bu noktada efsane oyuncu Sir Laurence Olivier’nin ünlü bir sözünü, sizlerle ve tabii ki Özcan Deniz’le paylaşmak istiyoruz. "Marathon Man" filminin çekimleri sırasında Dustin Hoffman, yarım saat koşup kan ter içinde sete gelir ve Sir Olivier’e ’metod oyunculuk’ta bu tür hazırlıkların yapıldığını anlatır. Sir Oliver de durur durur ve "Niye sadece oynamayı denemiyorsun?" der. Evet, Özcan Deniz için de bu söz geçerli olabilir: Aç kalma, sadece oynamayı dene.
n Albümde R&B, hip-hop tarzını arabeskle birleştirdik... Benim gibi beş tane adam çıksa, Türkiye’de müzik devrimi olur.
(Efendim, bu akıllara durgunluk veren sentez arayışının mimarı, devrimci müzisyen Özcan Deniz’in halasının oğlu Ümit Aksoy oluyor...)
n "Yatak odana sineklik taktır... Bebeklerin topuklarını yanağında gezdir... Basket at... Karpuz kabuğuna ismini yaz..."
(Takvim gazetesi yazarı Hakkı Yalçın, köşesinde kendince mutluluğun formülle-
rini açıklarken...)
n "Atatürk, Baykal’ı görseydi, kardeş ne yapıyorsun derdi..."
(Erman Toroğlu, CHP’nin seçimlerde yaşadığı hüsranı yorumlarken...)
n Çocuğumu haber konusu yapmayın...
(ABD’de bir sperm bankasından aldığı spermle anne olan Leyla Bilginel’den ilginç bir istek... Peki, Leyla Hanım, daha önce hangi özelliğinizle haber konusu oluyordunuz?)
n Sizin için ’Amazon’, ’Orman Kedisi’ ya da ’Elf’ gibi tanımlamalar yapılıyor hep. Yabani misiniz gerçekten?
- Galiba öyleyim. Biraz da genetik bu...
(Marie Claire dergisinde çıkan röportajında Berrak Tüzünataç, yabani olduğunu açıklarken...)
........YORUMU......
Soru: Merhaba Haydar Hocam, 20 yaşında bir kızım. Kızlık zarı tam olarak nerededir, dışarıdan bakınca anlaşılır mı, elle temasla bir şey olur mu?
Haydar Dümen: Değerli okurum, kızlık zarı misafir odasının tam kapısındadır. Dış duvarlarla neredeyse aynı düzlemdedir. Dışarıdan anlaşılmaz. Sen aynayla bile baksan anlayamazsın. Elle temasa gelince; bu elin temasına bağlı. El köstebek gibi içeri girmek isterse olabilir. Ama Uludağ’da kayak yapar gibi yüzeysel hareketler yaparsa bir şey olmaz. Ama hálá ne sormak istediğini anlamadım, niyetini de sezemedim...
........FOTOĞRAFI.......
Gördüğünüz gibi arkadaşlar gayet mutlu, kol kola girmiş göbek atıyor. ’Ya kafayı çekmişler ya da düğünden geliyorlar’ diyenleriniz olacaktır. Ancak işin aslı gerçekten trajikomik. Bu fotoğraf, Antalya’da turistleri dolandıran bir çetenin üyeleri gözaltına alınırken çekildi.
....ANLAŞILMAZI.....
Doktorların yazıları, reçeteleri niye anlaşılmaz? Çoğumuzun aklına bu soru takılmıştır. Doğrusu biz bu sorunun yanıtını bilmiyoruz ama doktorların anlaşılmaz yazılarının yol açtığı sorunların bilimsel bir araştırmada netlik kazandığını yeni öğrendik. ABD’deki Northwestern Üniversitesi bilimadamlarının 65 yaş ve üstü hastalar üzerinde altı yıl süreyle yaptıkları araştırmada, kendilerine verilen yazılı temel tıbbi bilgileri anlamayanların ölme olasılığının bu bilgileri anlamakta zorluk çekmeyenlere oranla daha fazla olduğu saptandı.