Sayın Ahmet Hakan ve Hıncal Uluç... İzin verirseniz “Gecenin Kanatları” filmindeki sevişme sahnesinin basına sızması konusunda girdiğiniz polemiğe ortak olmak, bir iki düzeltme yapmak istiyorum. Ne de olsa bizim kara sularımıza girmişsiniz.
Ahmet Hakan önce “Gemide”, “Laleli’de Bir Azize”, “Dar alanda Kısa Paslaşmalar” filmlerinin altında imzası olduğu için Serdar Akar’ı göklere çıkarıp, sonra da Beren Saat’in sevişme sahnelerini basına sızdırmakla eleştirmiş. Evet, Akar, Hakan’ın bahsettiği harbi filmlere imza attı ama unutuluyor galiba... Akar “Maruf” hezimetinden sonra epeyce dizi de çekti... “Koçum Benim”, “Aşk Meydan Savaşı”, “Sağır Oda” diye sıralanır bu diziler. “Elveda Rumeli” yıldızlı peki alacak bir projeydi ama Akar aynı zamanda “Kurtlar Vadisi: Irak” filmi ve “Kurtlar Vadisi” dizisinin en kanlı, şiddeti en öven bölümlerini de çekti. Yani Akar’ın magazin, TV ve sinema üçgeninin tam ortasında biri. Yani Nuri Bilge Ceylan, Zeki Demirkubuz yapsa “Evet, olmadı” denebilir. Ama Akar yapınca aynı etkiyi bırakmıyor. Ayrıca Hakan’a bir tüyo: O fotoğrafların basına yansımasından genelde yönetmenlerin pek haberi olmaz. İşi bilen yapımcı ve PR şirketi servis eder o fotoları. Gelelim Hıncal Uluç cephesine... Uluç, Hakan’a “Mars’ta mı yaşıyorsun artık filmler en etkili böyle tanıtılıyor” demiş. Doğru söylüyor ama bir de maalesef magazin anlayışımız bu demeye getirmiş. Beren Saat’in ya da diğerlerinin sevişme fotoğraflarının ya da görüntülerinin yayınlanması Mars’ta bile magazin haberidir. Unutulan daha önemli bir konu: Bugün Türkiye’de sinema dergilerinin kapanmasında magazin basının da etkisi vardır. Evet, magazin Saat’in fotoğrafını yayınlar ama aynı zamanda her hafta vizyona giren filmlere sayfalar dolusu röportaj ayırır, gişe sonuçlarını anında sayfalarına taşır, yeni çekilecek filmleri manşete çıkarır. Yani demem o ki, sinema sektörüne en büyük kıyağı magazin basını çeker. Uluç’un yazısının bence asıl tartışılması gereken bölümü ise film ve dizilerdeki sevişme sahnelerinin internette tıklanma rekoru kırması. Kamuoyuna fazla yansımıyor ama Türkiye’de artık internette en masum erotik siteye girmek bile yasak. Açık site kalmadı gibi bir şey. Hükümet nasıl bir ekip kurdu, bravo. Galiba bu ekip işine gerçekten severek, zevkle yapan genç bir kadrodan oluşuyor. Dizilerdeki en masum öpüşme sahnelerinin bu kadar ilgi görmesinin nedenlerinden biri de belki budur.
Özel hayat mı dediniz
Biz dizilerdeki öpüşmeyi, ünlülerin bar kapısında fotoğraflarının çekilmesini memleket meselesi yapalım, bakın elin oğlu neyle uğraşıyor, özel hayat kavramı hangi boyutlarda... Flying Dutchman adlı blogta gördüm haberi... The Sun, Daily Telegraph gibi ünlü İngiliz gazeteleri ondan bahsediyor. O dediğim “I Just Made Love” adlı bir internet sitesi... Twitter’da da sayfaları var. Efendim, bu siteye tıkladığınızda karşınıza kocaman bir dünya haritası çıkıyor. Google Earth benzeri bir şey. Haritaya zoom yaptıkça kentlere mahallere kadar iniyorsunuz ve karşınıza üst üste binmiş tavşan logoları çıkıyor. O logoların her biri, o an, o yerde sevişen insanları simgeliyor. Bu paylaşımcı arkadaşlar nasıl seviştiklerini, hangi atraksiyonlara imza attıklarını sitede detaylı bir şekilde anlatıyor. Hatta pozisyonlar komik figürlerle betimleniyor. Bir de sayaç var, o an tüm dünyada bu siteye üye kaç kişinin seviştiğini gösteren. İsterseniz bu arkadaşlarla Twitter’dan da mesajlaşıyorsunuz. Canlı canlı yorum alıyorsunuz. Bakalım daha neler göreceğiz...
MTV törenine yok
İstanbul’un 2010’da Avrupa Kültür Başkenti olma mevzusunda 2010 Ajansı’nın icraatlarını ilk eleştirenlerden biriydim. 151 milyon TL’lik devasa bütçesinin nerelere harcanacağı konusunda kafamdaki soru işaretlerini hep paylaştım ve korkulan oldu. 2010 Ajans’ın Görsel Sanat Yönetmeni Beral Madra’nın kendi üç projesi için 583 bin TL ödenek aldığı, Yeni Şafak yazarı Ayşe Böhürler’in ajansa danışma kurulu üyesi olmadan önce başvurduğu “İstanbul’un Sırları” belgeseli için 210 bin TL ödeneceği iddia edildi. Hemen size bir son dakika gelişmesi aktarayım... Hani İstanbul, 2010 MTV Avrupa Müzik Ödülleri’ne aday gösterilmişti, eğer 2010 Ajansı destek verirse kazanma ihtimali yüksekti. Madonna, U2, Eminem, Beyonce, Justin Timberlake, Britney Spears gibi 50’ye aşkın dünya starı İstanbul’da buluşacaktı, Türkiye’nin acayip tanıtımı olacaktı... Olmadı! Çünkü 2010 Ajansı bu projeye destek vermek yerine ağlak belgesellerin hüzünlü sesi, dünya starı Tayfun Talipoğlu’nun “İstanbul’da Kadın Olmak” belgeseli için tam 1 milyon 295 bin TL ödenek ayırdı... Yazık! Artık 2010 MTV Avrupa Müzik Ödülleri törenini Atina’dan izleriz.