Paylaş
Zap yaparken ilgimi çekti, izlemeye başladım. Meğer Çanakkale Savaşı ile ilgili okullarda bize öğretilenlerin çoğu yalanmış, şehir efsaneleri doğruymuş, biz bu savaşı ak sakallı dedelerin yardımıyla kazanmışız!
En iyisi derdimi örneklerle anlatayım. Filmde düşman gemilerini batıran Nusret mayın gemisinin kullanılma nedeni şöyle anlatılıyor: Cevat Paşa rüyasında denize yayılmış Arapça harfler görüyor ve bu harflerin ne anlama geldiğini düşünürken, elinde asası, ak sakallı bir dede bu harflerin 26 olduğunu ve 26 mayının çift sıra halinde denize döşenmesi gerektiğini söylüyor. Cevat Paşa da mayınları döşüyor.
Bir de Seyid Onbaşı’nın öyküsü var. Seyid Onbaşı’nın arkadaşlarının hepsi ölüyor. Tek başına kalan Seyid Onbaşı, “Ey Allahım. Yardımını benden esirgeme. Zafer sendendir ya Rabbi” diye dua ediyor ve 245 kiloluk mermileri tek başına, kol gücüyle kaldırıp, “Allahım mermilerime yolu göster” diyerek topu ateşliyor. Bu mucizeyi gören komutanlar da başlıyorlar “Yüce Allahım, sen büyüksün ya Rabbim” diye dua etmeye.
75 dakikalık filmde bunun gibi daha birçok olay anlatılıyor, düşman askerleri sadece içki içerken gösteriliyor ve Atatürk’e de çok az yer veriliyor.
Büyük kahramanlıkların yaşandığı Çanakkale Savaşı’nda askerlerimizin tabii ki ilahi bir motivasyonu vardı ama bu savaşı ak sakallı dedeler ve üstün güçler sayesinde kazanıldığını anlatmak en başta orada savaşmış komutanlara ve askerlere yapılmış büyük bir haksızlıktır.
Üstelik bu çizgi film daha önce de gündeme gelmişti. AKP’li ıstanbul Ümraniye Belediyesi’nin 400 bin TL harcayarak hazırlattığı film için CHP Çanakkale Milletvekili Ahmet Küçük, TBMM’ye soru önergesi vermişti. Demek kimse bu önergeyi dikkate almamış ki, TRT Çocuk kanalı, çocukların kafasını karıştırma pahasına bu çizgi filmi yayınladı.
TRT Çocuk’un vukaatları artıyor, hadi hayırlısı!
Bu filmler fena battı
Hep Türk sinemasının atağa geçtiğinden dem vuruyoruz ama fena halde yanılıyoruz. Yerli sinema sadece gişe canavarı Recep ıvedik ve A.R.O.G’tan ibaret değil. Bu filmlerle birlikte 2008’den bugüne kâr eden yerli yapımların sayısı 10’u geçmez.
Türkiye’de bir filmin batıp batmadığını hesaplamak zor, biliyorum. Çünkü çoğunun gerçek bütçesi açıklanmıyor.
Ancak tüm yapım, oyuncu ve PR masraflarını ele alırsak, gişe hedefli filmlerin en düşük bütçelilerin bile 500 bin ile 1,5 milyon dolar arası maliyeti var.
Türkiye’de bir filmin kopya maliyeti 1000 TL. Gişe hasılatından yapımcıya düşen payın yüzde 42 (her biletten 3 TL alıyorlar) olduğunu da düşünürsek sinemacıların işinin zor olduğunu görürüz. İşte bazı batan filmlerin listesi.
İŞTE O FİLMLERİN LİSTESİ | |||
Salon | Seyirci | Hasılat | |
Destere | 198 | 260.277 | 1.870.891 |
Şeytanın Pabucu | 198 | 227.473 | 1.757.395 |
Ayakta Kal | 181 | 248.063 | 1.816.498 |
Umut | 212 | 154.259 | 1.093.821 |
Devrim Arabaları | 74 | 145.997 | 1.288.867 |
Bayram Paşa Ben.. | 123 | 104.976 | 735.296 |
Kirpi | 92 | 74.702 | 634.940 |
Yağmurdan Sonra | 89 | 49.775 | 341.307 |
Vesaire Vesaire | 44 | 18.820 | 151.784 |
Miras | 100 | 31.212 | 202.164 |
Nekrüt | 53 | 4.512 | 33.605 |
Not: Tablodaki hasılatlar TL biriminden verilmiştir... Umut filmi hâlâ gösterimde ama batmayı şimdiden garantiledi. Umut’u hangi akla hizmet 212 salonda gösterime soktular hayret doğrusu! Bu filmlerden belki bir-ikisi DVD ve TV satışlarıyla zararını kurtarabilir. Ancak bu da çok zor, çünkü kriz dolayısıyla televizyon kanalları film almıyor.
Paylaş