Sıkı durun, açıklıyorum. Annabel Chong, 10 saatte tam 70 kişiyle sevişti. Tabii zevk için değil, ekmek parasına.
Chong, "The World’s Biggest Gangban" filminde 70 kişiyle tam 251 sevişme sahnesine imza attı ve bu rekor porno endüstrisinde hálá kırılamadı.
Konumuz Annabel değil aslında. Son 10 yılın belki de en sağlam filmi "Fight Club"ın yazarı Chuck Palahniuk, son romanı "Snuff"ı Annabel’in rekorundan esinlenerek kaleme aldı.
Kitap, 600 kişinin bir porno yıldızına sırayla tecavüz etmesinin filme alınışına odaklanıyor.
600 kişi kurmaca ama Nicolas Cage’in "8 mm" filminden de bildiğiniz üzere gerçekten de ’snuff’ türünde çekilen filmler var.
Bu filmlerde işkence ya da tecavüz sahnelerinin, hatta cinayetlerin bile yer aldığı söyleniyor. Gerçek oldukları için de bu filmlere büyük paralar ödeniyor.
Ne diyelim, insanoğlu harbiden karanlık bir mahluk.
"Snuff", ABD’de yeni çıktı, daha bize ulaşmadı ama eleştiriler, tanıtım yazıları hayli eğlenceli. Palahniuk’un kitabını yine sıra dışı bilgiler ve ayrıntılarla süslediği söyleniyor. İşte onlardan biri: Palahniuk’a göre şişme bebeği ilk Adolf Hitler keşfetmiş.
Hitler, I. Dünya Savaşı’nda (o zamanlar tıfıl bir onbaşıydı) siperler arasında ulaklık yapan arkadaşı Aryans’ın siperlerin arasından Fransız genelevlerine gittiğini görmüş.
Aradan yıllar geçmiş, aynı Hitler, II. Dünya Savaşı’nda Aryans gibi sevişmek için ölümü göze alacak derecede kudurabilecek askerlerinin olabileceğini düşünmüş ve onların cephedeki cinsel ihtiyaçlarını gidermek için şişme kadın üretimine karar vermiş. Ancak fabrika, üretime geçemeden Dresden bombardımanında imha olmuş.
Nereden nereye... Hitler milyonların ölümüne sebep olan bir cani ama zekasına hayran olmamak elde değil.
Hollywood,
Kuzey Irak’ta
Efendim bu arkadaşlar Hollywood’un en önde gelen isimleri; Walt Disney’in Miramax Film’in başkan yardımcısı Kristin Jones, Altın Küre organizatörü Jorge Camara ve ünlü yapımcı George Braunstein...
Baktıkları harita ise Kuzey Irak’a ait. Bir-iki gazetenin dış haberler sayfasında çıktı bu haber. Kürt yetkililer, Kuzey Irak’ın artık güvenli bir bölge olduğunu, burada film çekebileceklerini Hollywood’lu büyük abilere anlatıyorlar.
Erbil Valisi Nevcad Mevlüd, "Biz ABD’de neler olup bittiğini Hollywood filmlerinden öğreniyoruz. Bizim için de kendi bölgemizi sizin filmlerinizde görmek çok önemli" demiş.
Mevlüd çok doğru söylemiş. Hollywood büyük bir silah. ABD de Vietnam gibi kaybettiği savaşları Hollywood sayesinde kazandı, yıllarca kültür emperyalizmi yaptı. Acaba, Hollywood’la el ele verip nasıl filmler çevirecekler. Umarım ikinci bir "Geceyarısı Ekspresi" kábusu yaşamayız.
Ruhum sevişmeden bedenim asla
Murat Boz, iyi, hoş, yakışıklı bir arkadaş da röportajlarında sanki kimlik bunalımı yaşıyor gibi. Bir röportajında tek gecelik ilişkilerin adamı olurken bir diğerinde ise şirin bir aşk böceğine dönüşüyor.
Boz, Milliyet’ten Birsen Altuntaş’a verdiği röportajda "İlk önce ruh sevişmeli ki, sonra beden sevişsin. Her zaman ruhum sevişmeden bedenim asla diyorum" demiş.
Murat’cım hatırlatayım; vakti zamanında N101’de Suna Akyıldız’ın radyo programına katılmıştın. Orada da aynen şunu söyledin: "Aşk yaşadığım çok az kadın var ama cinsel ilişki yaşadığım kadın sayısını hatırlamıyorum. 100’ün üzerindedir."
Neydi, hep beraber söylüyoruz: "Ruhum sevişmeden bedenim asla."
100 kadına birden aşık olup, ruhunla sevişmek nasıl bir şey acaba...
Loto’yu kazanan niye açıklanmaz
Süper Loto geçtiğimiz hafta tarihinin ikinci en büyük ikramiyesini verdi. Tam 12 milyon 320 bin 973 YTL. Ve tabii ki, ikramiyeyi kazanan talihli ortaya çıkmadı.
Ben şans oyunlarından para kazanıp medya karşısına en son Salih Dede’nin çıktığını hatırlıyorum. O da 1989 yılındaydı.
Orada mafya yok mu? Ya da Şener Şen’in "Milyarder" filmindeki gibi yalaka eş, dost, sahte akrabalar... Tamam, noter huzurunda çekiliş yapılıyor, devletimize güvenimiz de sonsuz ama yıllardır hiç mi bir talihli delilik yapıp "Ben kazandım" demez?
ABD ve Avrupa ülkelerindeki talihlilerin hiç mi aklı yok, milyonların karşısına çıkıyorlar.
Belli ki orada basının karşısına çıkma kuralı var. Amaç hem şans oyunlarının reklamını yapmak hem de güven aşılamak.
Vallahi komplo teorileri üretmeye başladım. Topları hiç kimsenin yazmadığı numaraya ayarlıyorsun, hem de her hafta. Ne de olsa kimse "Ben kazandım" demiyor.