TELEVİZYONDA program yapmak, ya da gazetede yazı yazmak fikri ilk ortaya çıktığında çok heyecanlanmıştım. Bugünkü sosyoekonomik konumumu borçlu olduğum voleybola geri ödeme yapma imkanım doğmuştu.
Özellikle hiçbir alanında beklentimin olmaması, beni alabildiğine özgür kılıyordu. Zaman içinde şu ikilemlerle karşı karşıya kaldım. (ve hala da kalmaya devam ediyorum.) İçinden geldiğim camiada dostlarımı yaptıkları işlerle ilgili olumlu ya da olumsuz eleştirmek ve bunu yaparken de gerçekleri dile getirmek. Kısacası eleştirirken bazı dostalarımı üzecektim. Ama gerçekleri dile getirmesem okurlara ve izleyecilere haksızlık yapacaktım.
Ben bu ikilemden şöyle sıyrıldım; Hiç bir eleştirimi kişiselleştirmedim, övgümü maksimumda, yergimi de dozajında kullandım. Ne görüyorsam sadece onu yazdım ve bunun sadece o anı kapsadığı mesajını vererek çıkış yolu buldum.
Gereksiz gerginlik
Bütün bunları yazmamın sebebi son günlerde Federasyon Başkanı Sayın Hüsnü Can ile yaşadığım gerginlik. Aslında bu gerginliğin hiç bir kişisel boyutu yok.
Kendisini istifaya davet etmiştim. Bunu yazarken çok düşündüm. ‘‘Bu tür yazılardan voleybol zarar görür mü?’’ diye. Ama çok önem verdiğim ve hataların telafisinin mümkün olmadığı Avrupa Bayanlar Şampiyonası'nda tanıtımımızın ve saha içi başarımızın bu anlayışla sağlanamayacağına inandığım için o istifa yazısını yazmıştım.
Bana göre bu bir çözümdü. Bu yazıdan sonra başkalarından da çözüm önerileri bekledim. Ama maalesef olmadı. Sayın Hüsnü Can'dan da, (benim yazımı teyid eden) kişisel saldırı içeren yazısından çok, kendisinin o koltukta kalmasının neden çözüm olduğunu anlatan açıklama beklerdim. Bu daha şık olurdu.
Ve bir tehlike daha
Son günlerdeki bir takım olumlu sinyallerin, (Çinli antrenör Lang Ping'in gelmesi, Macaristan'daki turnuvaya gidilmesi gibi) bu açıklamada yer almasını isterdim. Keşke bayan Lang daha önce gelip play off maçlarını izleyebilseydi, keşke yeni çalışma programı kamuoyuna daha önce açıklanabilseydi.
Dikkati çekmek istediğim çok önemli bir gelişme daha var. Arçelik'in voleybola yaptığı yatırımı kısma politikası çığ gibi büyüyebilir ve hem federasyonu, hem de voleybolu yok edebilir. Yatırımlarının karşılığını alamadığını düşünen sponsorlar için maç saatlerinden, televizyon yayınlarına kadar ne tür önlemler alınacağı kamuoyuna duyurulmalı.
Ve özellikle Sayın Hüsnü Can kulüpleri hedef almaktan vazgeçmeli. Eğer mantık, ‘‘Küçük olsun, benim olsun’’ mantığı değilse, keyfi bir takım uygulamalara son verip, planlı hareket edilmelidir.