PaylaÅŸ
BİR coğrafya düşünün ki, yüzyıllarca birçok milletin birbiriyle mücadelesine sahne olmuş. Acılara, zaferlere, mağlubiyetlere, istilalara, sevinçlere, kayıplara ve sürgünlere şahitlik etmiş. Sözünü ettiğim yer Ukrayna’nın güneyinde, Karadeniz’in kıyısında yer alan Kırım Özerk Cumhuriyeti...
Şifa Hastanesi’nin davetlisi olarak, bugüne kadar görmeyi çok arzuladığım ve merak ettiğim Kırım’a doğru 10 kişilik ekiple yola çıkıyoruz. İzmir’in ardından İstanbul’a, oradan da Kırım’ın başkenti Simferopol’a, yani Akmescit’e uçuyoruz. Kırım’daki tek uluslararası havalimanı da bu kentte ve Türkiye’den, İstanbul üzerinden her gün karşılıklı uçuşlar yapılıyor. Atatürk Havalimanı’ndan, yaklaşık 1 saat 10 dakikalık uçuş sonrası Kırım’a varıyoruz. Burada oteller genelde 3-4 yıldız standardında. Dış görünüşleri güzel olsa da odaları o kadar da konforlu değil. Kırım’daki ilk güne Simferopol Uluslararası Okulu’nda, tadı hala damağımda kalan ‘çiğbörekli’ kahvaltının ardından, dünyanın paylaşıldığı yer olarak adlandırılan Yalta’ya doğru yola çıkarak başlıyoruz.
En uzun troleybüs hattı
Yol boyunca 86 kilometreyle dünyanın en uzun ‘troleybüs hattı’ eşlik ediyor. Bu hattı kullanarak, Simferopol’dan Yalta’ya yaklaşık 3 saatte gitmek mümkün. Yol kenarında yüzlerce 10 metrekarelik ‘kulübe’ gibi yapılar dikkat çekiyor. Öyküleri hayli ilginç. Bu yapılar, Ukrayna’nın, üzerinde ev olan devletin tüm arazileri sahiplerine bedelsiz vereceği yönündeki bir reform düşüncesinin eseri. Sonuç olarak bu kanunun çıkacağını duyan, devlet arazisi ne, oturması imkansız 10 metrekarelik evler inşa etmiş.
Dünya burada paylaşıldı
Bir diğer durak noktamız Livadiya Sarayı oldu. Çar II. Nikolay için 1911’de yazlık saray olarak yaptırılan yapının, dünya siyasi tarihi açısından da ayrı bir önemi var. 4-11 Şubat 1945’te, Stalin, Churchill ve Roosevelt’in 2. Dünya Savaşı sonrası Avrupa’nın geleceğini tartıştıkları Yalta Konferansı bu sarayda gerçekleştirilmiş. Yani dünyanın yeniden paylaşılmasına karar verilen yer burası. İki katlı Livadiya Sarayı’nın birinci katında Yalta Konferansı’yla ilgili belgeler, fotoğraflar ve çeşitli hatıra eşyaları, ikinci katında ise Çar II. Nikolay ve ailesine ait eşyalarla Çarlık dönemine ait eserler sergileniyor. Özellikle ikinci kattaki eserler çok daha gösterişli ve zengin. Saraydaki bir diğer ayrıntı ise Stalin, Churchill ve Roosevelt’in birebir ölçüleriyle hazırlanmış bal mumundan heykelleri... Aynı şekilde, Çar II. Nikolay ve ailesinin de heykelleri yer alıyor.
Etler açıkta satılıyor
Yalta’da dolaşırken pazarına uğrama şansı buldum. En dikkat çeken şey, tüm gıda ürünlerinin açıkta satılıyor olması. Burada ise ilk sırayı et ürünleri alıyor. Bir diğer konu da balıkların salamura ağırlıklı tüketilmesi. Genel olarak pazarda her şey çok uygun fiyatlı.
Hareketli bir atmosfer
Ukrayna’nın en büyük uluslararası tatil ve sağlık merkezi olarak gösterilen Yalta’dayız. Liman kenti Yalta’da, Simferopol’a kıyasla daha hareketli ve canlı bir atmosfer var. Sahilde dolaşırken bizdekinden farklı olarak buradaki seyyar satıcılar, size elindeki hayvanları fotoğraf çektirmek için pazarlamaya çalışıyor. Kentte, ünlü markaların mağazalarını bulmak da mümkün...
Denizaltının saklandığı yer
Yalta’dan sonra maviyle yeşilin, doğayla tarihin kucaklaştığı küçük bir liman kasabası olan Balaklava’ya uğruyoruz. Eşsiz güzelliklere sahip olan Balaklava’da dağın içinin oyulmasıyla yapılan ve Rus Donanması’na ait denizaltıların saklandığı mekanı mutlaka gezin derim. Bu gezide size, yüzlerini gösterme konusunda nazlı olsalar da yunuslar
eÅŸlik edebilir.Â
Değişik bir aşk masalı
Yalta yolunda ilk duraklarımızdan biri, Ayu Dağı oluyor. Denize eğilip su içen bir ayıya benzeyen bu güzel manzaranın öyküsü şöyle: Efsaneye göre, bir zamanlar büyük ayılarla insanlar birlikte yaşarmış. Genç bir kızın güzelliğine kapılan bir ayı, sonunda kıza ilan-ı aşk etmiş. Kız başkasını sevdiğini söyleyince de ayı çılgına dönmüş. Kız sevdiği delikanlıyla can havliyle denize koşup bir sandala binip uzaklaşmaya başlamış. Ayı da denizin kenarına gelmiş ve bakmış sevdiği kız uzaklaşıyor o da eğilip deniz suyunu içip sevdiğine ulaşmak istemiş ve bu sırada dağa dönüşmüş.
Hareketli bir atmosfer
Ukrayna’nın en büyük uluslararası tatil ve sağlık merkezi olarak gösterilen Yalta’dayız. Liman kenti Yalta’da, Simferopol’a kıyasla daha hareketli ve canlı bir atmosfer var. Sahilde dolaşırken bizdekinden farklı olarak buradaki seyyar satıcılar, size elindeki hayvanları fotoğraf çektirmek için pazarlamaya çalışıyor. Kentte, ünlü markaların mağazalarını bulmak da mümkün...
Â
PaylaÅŸ