Paylaş
Bu arada, bir de ‘yüksek lisans yapayım’ der. İşletme üzerine başlayan yüksek lisans süreci akademisyenlikle sonuçlanır. Ayşe İdil Kacar, bir süre sonra üniversitede tıkandığını ve üretemediğini hisseder. Yeni arayışlara giren Kacar, İzmir Alsancak’ta sıkıntıda olan bir kafeyi eşiyle birlikte devralır. Çevresindeki birçok insan ‘çılgınlık’ olarak nitelendirse de Ayşe İdil Kacar, radikal bir kararla akademisyenliği bırakıp yeni bir sürecin fitilini ateşler. Bir yıllık deneyimin ardından Make Me Joi ile markalaşma yoluna giden Ayşe İdil Kacar, bugün yoluna ‘sağlıklı ürün ve sanatla’ harmanlanmış iki şubesiyle devam ediyor. Kacar’ın İzmir’deki şube sayısını 4’e çıkardıktan sonra, önce İstanbul ardından da Türkiye genelinde şubeleşmeyi planlıyor.
AYŞE İdil Kacar... ‘İnsan mutlu olduğu işi yapmalı’ diyenlerden biri olarak, 36 yaşında kariyerini yeni şeyler üretmek adına değiştiren çılgın bir girişimci... Teoride bildiği şeyleri pratikle de harmanlayarak kahve sektörüne yeni soluk getiren bir iş insanı. Make Me Joi markasının kurucularından Ayşe İdil Kacar ile girişimcilik serüveninden geleceğe dair planlarına kadar birçok konuyu konuştuk. Ziraat mühendisi baba ile matematik öğretmeni annenin çocuğu olarak 1981’de İzmir’de dünyaya ‘merhaba’ diyen Ayşe idil Kacar, babasının görevi nedeniyle çocukluğunun bir kasabada geçtiğini paylaştı. Kacar, o dönemi şöyle özetledi:
İLK ADIM PANAYIRINDA
“Manisa Alaşehir’e bağlı Yeşilyurt’ta sakin ve sessiz bir ortamda büyüdüm. Babam Yeşilyurt’ta bulunan ‘Bağcılık Araştırma Enstitüsü’nde görev yapıyordu. ‘O bağ senin, bu bağ benim’ deyip geziyordum. Girişimcilik anlamında da ilk adımımı burada attım. Bayramlarda Yeşilyurt’ta bulunan cadde, trafiğe kapatılıyordu. Burada tezgahlar kuruluyor, bir panayır havası oluşuyordu. Arkadaşlarımla birlikte burada kendi imkanlarımızla yaptığımız bebek gibi şeyleri satıyorduk. Annem öğretmen olduğu için daha temkinliydi. Güvenli bir ortamda hayat sürmemi isterdi. Babam ise risk almayı seven biriydi. Ben galiba bu yönüyle babama çekmiş olabilirim.”
BİR DE MASTER YAPAYIM
Ayşe İdil Kacar, Manisa’da liseyi bitirdikten sonra üniversite için rotayı 1999’da İzmir’e çevirir. Dokuz Eylül Üniversitesi İşletme’yi kazandığını söyleyen Kacar, “Üniversite sürecinde evlendim ve genç yaşta da anne oldum. Bir yandan annelik, bir yandan okulu birlikte yürütmeye çalıştım. Tabii, bu süreçte babam, enstitünün ardından Manisa’da yine bağcılık üzerine kendi işini kurmuştu. Bir yandan da ona yardım ediyordum. Üniversitenin ardından da iş arama sürecine girdim. Bu dönem aynı zamanda bir de ‘master yapayım’ dedim. Yine işletme üzerine Celal Bayar Üniversitesi’nde master süreci başladı. Bir süre sonra da kadro gelince akademisyenlik serüvenim başlamış oldu. Aslında o ana kadar böyle bir planım yoktu. Sonra işimi çok sevdim ve bana uygun olduğunu düşünmeye başladım” diyerek, kariyer yolculuğunu paylaştı.
ÜNİVERSİTEDEN İSTİFA ETTİ
Büyük bir emek göstererek yardımcı doçentliğe kadar yükselen Ayşe İdil Kacar, bir süre sonra mutlu olmadığını fark eder. Kacar, hikayenin devamını şöyle aktardı:
“İşimi seviyordum, ama tıkandığımı ve üretemediğimi fark ettim. Ben üretmeyi, yeni şeyler yapmayı çok seviyorum. Bu süreçte yeni arayışlara girdim ve 3,5 yıl önce karşımıza İzmir Alsancak’ta başarısız olan bir kahve dükkanı çıktı. Radikal bir karar aldım ve üniversiteden istifa ettim. Birçok kişi bunu çılgınlık olarak gördü, çünkü garanti bir işi bırakıyorsunuz. Özel sektörde satın alma üzerine önemli bir deneyimi olan eşim İrsat Çelik de işinden ayrıldı ve birlikte Alsancak’taki işletmeyi devraldık. Hizmet sektöründe olmak istiyordum. Asıl uzmanlığım pazarlamaydı. Teorisini bildiğim şeyi pratikte de yapmak istedim. Kahve sektörü, herkesin aslında ilk aklına gelen iş gibi duruyor, kolay gözüküyor. Ama bir iş ne kadar büyümeye açıksa, o kadar da içinde risk barındırıyor. Amacımız ise bir yeri işletmekten çok kendi markamızı yaratmak üzerineydi. Bir yıl işi öğrenmeye çalıştım. Hem tecrübe ettik, hem de sektörü çözdük. Ve bu sürenin ardından Make Me Joi markası ortaya çıktı.”
ULUSALDA MARKA
OLMAK İSTİYORUZ
MARKAYI büyütmek ve farklılaşmak istediklerini söyleyen Ayşe İdil Kacar, “Sektöre yeni bir soluk ve renk getirdiğimizi düşünüyorum” diyerek, şöyle devam etti:
“Pembe bizim kurumsal rengimiz gibi. İlk etapta erkekler uzak durabilir diye düşünenler olsa da şu an iyi bir noktaya geldik. Alsancak’ın ardından bu yıl ikinci şubeyi Bostanlı’ya açtık. Her şube farklı bir tasarım ve hikayeyle yürüyor. Ulusalda marka olma hedefiyle İzmir’den çıkan bir markayız. 2021’de İzmir’de şube sayısını 4’e çıkarmak istiyoruz, ama pandemi nedeniyle hedeflerimiz revize olabiliyor. İzmir’den sonra rotamız İstanbul. Ardından da Türkiye genelinde mağazalaşmayı hedefliyoruz. Joi ruhunun uygun zamanda, uygun lokasyonda olmasını istiyoruz.”
SOSYALLEŞME MEKANI
TÜRK insanın kahveyle geçmişinin son 10 yılda oldukça hareketlendiğini paylaşan Ayşe İdil Kacar, “Buraları bir sosyalleşme mekanı olarak görüyorlar. Özellikle de yeni nesil bunu çok seviyor. Biz de işi öyle gördük. Burası bir sosyal ortam. Konuklarımızın burada kaliteli zaman geçirmesini istiyoruz. ‘Marka onlara, onlar da markaya bir katkı sunsun’ diyoruz. Burada da temel noktamız ‘sağlık’ olsun istedik. Dünya kahvelerinin yanında ilk etapta renkli içecekler de menümüzde yer alıyordu. Ama daha sonra bundan rahatsız olduk. Kendimiz ya da çocuğumuzun tüketmesini istemediğimiz ürünleri menümüzden kaldırdık. Onların yerine taze meyve sularını ekledik. Katkı maddelerini hayatımızdan çıkardık. Şeker yerine de doğal bal kullanmaya başladık” diyor.
DUVARLAR SERGİYE DÖNÜŞÜYOR
MAKE Me Joi ile sanatı bütünleştirmek gibi bir hedeflerinin de olduğunu söyleyen Ayşe İdil Kacar, yeniliği, geleceği gören bakış açısını sanattan aldıklarını paylaştı. Kacar, “Şu an iki şubemizde de benim amatörce yaptığım resimler var. Ama duvarlarımızı farklı sanatçıların eserleri için de sergi alanı olarak kullanıyoruz. Dileyen sanatçılar, eserlerini gelip sergileyebiliyor. Pandemi öncesi konuşma gecelerimiz vardı. Ama ara verdik. Fuarlar, panayırlar yaptık. Tam ‘sanat festivali’ yapmaya hazırlanıyorduk ki, pandemi çıktı. O rafta bekliyor” diyerek, edebiyattan müziğe, tiyatrodan resme sanatın her dalıyla iç içe olmak istediklerini dile getirdi.
KURUMSALLAŞIYORUZ
PASTA gurubu dışındaki tüm ürünlerin şubelerde taze olarak hazırlandığını söyleyen Ayşe İdil Kacar, “Pastalarımızı ise ayrı bir yerde üretiyoruz ve sonra şubelerimize dağıtımını gerçekleştiriyoruz. Burada da eşim ve diğer çalışma arkadaşlarımızla birlikte süreci yürütüyoruz. Şu an kurumsallaşma çalışmalarımız da sürüyor. Ben genelde pazarlama ve insan kaynaklarına, eşim İrsat Çelik ise satın alma, fiyatlandırma ve maliyetlerle ilgileniyor” diyor.
KISA KISA
* Ayşe İdil Kacar, 36 yaşında kariyer değiştiren bir girişimci olarak, şu önerilerde bulunuyor: “O dönem herkes çılgınlık olarak gördü bunu. Ama bence kendine güvenen herkes, inandığı bir işin ucundan tutmalı. Severek ve iyi yaparak da bunun karşılığını alır. En büyük güç ise bilgileri.”
* Ayşe İdil Kacar, pandemiyle birlikte tüketim alışkanlıklarının da değiştiğine dikkat çekerek, “Artık eve kahve teslimatlarının yapıldığı bir süreci yaşıyoruz. ‘Eve kahve gider mi’ diyenler oluyordu, ama şu an bunu yaşıyoruz” diyor.
Paylaş