Paylaş
GÜLBENİZ Gülgün... Babasının kurduğu şirketi daha da büyütmek için mücadele veren bir iş insanı. Yenilikçi, tuttuğunu koparan, üzerine aldığı işi sonuca ulaştırmadan da durmayan bir girişimci. PH FARMA’nın ikinci kuşak temsilcisi Gülbeniz Gülgün ile markanın doğuş öyküsünden kariyer yolculuğuna, İzmir yatırımından gelecek planlarına kadar birçok konuyu konuştuk.
DEDESİNDEN ETKİLENDİ
Babası Hakan Gülgün’ün Rumelikavağı’nda çiçekçilik işiyle uğraşan ve aynı zamanda köyün şifacısı gibi olan dedesinden etkilendiğini anlatan Gülbeniz Gülgün, hikayenin devamını şöyle anlattı:
“Bu etkiyle birlikte de babam, çocukluğundan itibaren birbirinden güzel bitkilerle, onların iyileştirici özelliklerini öğrenerek büyür. İktisat mezunu olmasına rağmen de çeşitli iş deneyimlerini ardından kariyerine bu alanda yön vermeyi seçer. Ve İstanbul’da 1993 yılında PH FARMA İlaç ve Kozmetik Sanayi’yi kurar. 11 çeşit ürünün üretimiyle çıktığı yolculukta, bugün 19 kategoride Sağlık Bakanlığı onaylı bin 200’ü aşkın ürünün üreticisi haline geldi.”
FARKLI ŞİRKETTE DENEYİM
1995 İstanbul doğumlu Gülbeniz Gülgün de çocukluğundan itibaren kimyayla ilgili işlere, bitkilere, onların iyileştirici özelliklerine meraklıdır. Aileden gelen bu merak, Gülbeniz Gülgün’ün eğitiminde de yönlendirici olur. Koç Üniversitesi Kimya Biyoloji Mühendisliği mezunu Gülbeniz Gülgün, “Ayrıca Viyana Teknik Üniversitesi’nde yine kimya ve biyoloji üzerine eğitim aldım. Dünya yaklaşık son 10 yıldır neredeyse ışık hızıyla klasik ticaretten dijitale yöneliyor. Bu nedenle okul bittikten sonra bir süre dijital dünyayla ilgilendim, orada neler oluyor bakmak istedim. Yaklaşık 2 yıl İngiliz-Japon ortaklığı olan bir ajansta dijital pazarlama üzerine çalıştım. Çünkü biz şirketimizde de mevcut olan dijital ekibimizi geliştirmeyi planlıyorduk. O nedenle bu konuda kendimi uluslararası bir firmada geliştirmek, daha sonra kendi şirketimizde de bazı şeyleri anlamak, kontrol edebilmek ve bu konuda iyi bir ekip kurabilmek istedim. Tüm bu deneyimlerin ardından da aile şirketinde çalışmak için babamla konuştum. Konuşma sonrası da pazartesi büyük bir heyecanla işe başladım” diyerek, kariyer yolculuğunu paylaştı.
ROTAYI İZMİR’E ÇEVİRDİLER
İstanbul Fatih’te küçük bir imalathane ve depoda başlayan üretim yolculuğunun daha sonra Kağıthane’de devam ettiğini anlatan Gülbeniz Gülgün, İzmir serüvenin başlama hikayesini ise şöyle aktardı:
“Artan iş hacmi, uluslararası firmalardan gelen yoğun talepler doğrultusunda büyüme kararı aldık. Yer arayışına girdik. Herkesin büyümek için İstanbul’a gittiği bir süreçte biz ise yönümüzü 2018’de İzmir’e çevirdik. 2020’de Torbalı Karma ve Mobilya Organize Sanayi Bölgesi’nde üretim tesisi kurmak için harekete geçtik. Şirket merkezimiz İstanbul olsa da artık üretimle birlikte İzmir, şirket hedeflerimiz için stratejik bir yerde konumlanıyor. Kurucumuz babam Hakan Gülgün İstanbul’da, ben üretimin başında İzmir’deyim. Çalışanlarımızın da yüzde 90’ı İzmir’e geldi.”
YENİ YATIRIMLAR YOLDA
ÜRETİM tesisini İzmir’e taşımanın son dönemde aldıkları en iyi karar olduğunu söyleyen Gülbeniz Gülgün, “Pandemi nedeniyle süreç biraz yavaş ilerlese de önümüzdeki denemde İzmir’de yeni yatırım hamlelerimiz olacak. Burada gıda takviyesi ürünleri üretmeyi de planlıyoruz. Bunu saç ve cilt için yapacağız. Avrupa’da bu ürünlere büyük bir talep var. Bunun yanı sıra, benim İzmir’de gerçekleştirmek istediğim birkaç hayalim daha var. İzmir’de orijini belli endemik türler üzerine AR-GE çalışmalarını tamamlayıp üründen ziyade katma değer yaratacağımız bitkisel hammaddeye yatırım yaparak elde ettiklerimizi iç ve dış piyasaya satmak istiyoruz. Örnek olarak; mentol üreticisi dünyada çok az, nane üretimini destekleyip ondan bir mentol elde etmek ve bunu pazarlamak anlamında İzmir Torbalı uygun bir lokasyon. Tarım sektörü de güçlü. Sözleşmeli üretim modeliyle destek olunabilir. Tarıma ve yöre halkına da bu anlamda destek sağlanır. Arazi ve verimli toprakların potansiyelini değerlendirerek kooperatiflerle de işbirliği içinde çalışmayı planlıyoruz” diyerek, önümüzdeki 5 yıllık yol haritalarını paylaştı.
SADECE KADINLARA DEĞİL
“ORİJİNİ belli bitkisel aktifler kullanarak saç ve cilt bakım ürünleri üretiyoruz” diyen Gülbeniz Gülgün, çalışmalarıyla ilgili şu bilgileri aktardı:
“Anti-aging (yaşlanma karşıtı) ürünler, yazın ve gündüz de kullanılabilen, soyma işlemi yapmadan lekeyi temizleyen çok özel bir leke seri, yüz serumları, aydınlatıcı ürünler ya da cildi rahatlatıcı, kırışık önleyici, tropikal içerikli gibi birçok ürünümüz var. Yaklaşık 20 yıl önce AR-GE’sini yaptığımız çok spesifik anne ve bebek ürünlerimiz de bulunuyor. Ürünlerimiz sadece kadınlara değil erkeklere de hitap ediyor. Saç ekim merkezlerine yönelik ürünler konusunda gerçekten çok iyiyiz. Amerika menşeyli bir markanın son 7 yıldır büyüme faktörü de içeren saç serumu, AR-GE’miz tarafından geliştirilerek bu marka için özel olarak üretildi.”
ÜYE SAYISI
10 BİNİ GEÇTİ
BİR aile şirketi olan PH FARMA’nın çatısı altında çeşitli markalar ve iş modelleri de bulunuyor. L’rouge de bunlardan biri. İş ortaklığı modeliyle çalıştıklarını anlatan Gülbeniz Gülgün, “Burada dünyada da var olan ve hala büyüme potansiyeli oldukça yüksek olan ‘network marketing’ sistemiyle satış yapılıyor. 10 binin üzerinde üyemiz bulunuyor. İş ortağı olmadan da alışveriş yapılabiliyor. Ancak iş ortakları faaliyetleri doğrultusunda burada iyi kazançlar elde edebiliyorlar. Bu yıl bu konuda planlarımız arasında Avrupa ayağını başlatmak yer alıyor. Mağazacılığı da dijital ortamda e-mağaza sistemiyle yapıyoruz. Kataloglar tamamen elektronik. Kağıt olmadığı için çevreyi koruyan bir yapı da söz konusu. Bunun dışında tamamen eczaneye yönelik ikinci bir satış kanalımız da NutraleN markasıyla yer alan ürünlerimiz. Tabii PH FARMA’nın ana işi ise tanınmış markalar için ‘private label’ ürünler üretmek” diyor.
KISA KISA
* Pandeminin insanların kendilerini sağlıklı, vücutlarını zinde tutmalarının öneminin daha iyi anlaşıldığı bir dönem olduğunu ifade eden Gülbeniz Gülgün, “İnsanlar kendi sağlıkları, cilt sağlıkları üzerine yatırım yapmaya başladılar. Çünkü cildimiz en büyük organımız. Ona iyi bakmamız gerekiyor” diyor.
* Ürettimin yüzde 60’nın iç piyasaya gittiğini aktaran Gülbeniz Gülgün, ihracatta da Amerika, Avrupa ve Ortadoğu odaklı bir yapıyla ilerlediklerini aktardı. Gülgün, “Bütün üretimimiz Avrupa regülasyonuna uygun. Avrupa’da bir ülkeye herhangi bir ürünümüzü tanıttığımızda 28 ülkeye birden gönderebiliyoruz. Talep olması halinde dünyanın her yerine ürün gönderebiliriz. Şimdi Amerika’da bir şirket kuruyoruz. Hedefimiz ihracat pazarımızı daha da büyütmek” diyor.
Paylaş