Paylaş
Birçok işte çalışır. Asker dönüşü ise Çeşme’de bir dükkan açar. Sakız reçeli aldığı üreticinin ‘kavanoz yok, ürün veremem’ sözüne kızan Coşkun Vural, kayınpederiyle birlikte bir kilo şekerle kolları sıvar. Tat-Sun markasıyla Coşkun Vural, sakız reçelini Çeşme’nin simgesi haline getirmeyi başarır. Kendi üretimi olan damla sakızıyla sakız reçeli üreten tek firma unvanını alır. Bugün sakızın yanı sıra yeşil incir, Çeşme limonu, sarı turunç ve bergamot reçelleri de üreten Coşkun Vural, bayrağı üçüncü kuşaktan kızı Ebru Vural Bostancı’ya devretti. Dümene geçen üçüncü kuşak ise hem satış mağazası hem de reçelin yanı sıra damla sakızıyla yapılan çeşitli ürünleri üretmeyi hedefliyor.
COŞKUN Vural... Birçok zorluğun üstesine gelerek sınırlı kaynaklarla hem kendi hikayesini yazan hem de sakız ağacının yeniden canlanmasında önemli rolü olan bir girişimci. Kayınpederi Muhittin Özbayır’dan aldığı bayrağı daha yukarıya taşıyan Coşkun Vural ile iki yıl önce dümene geçen üçüncü kuşaktan Ebru Vural Bostancı, hem Tat-Sun markasının kuruluş hikayesini hem de gelecekle ilgili planlarını anlattı. 1937 Çeşme doğumlu olduğunu anlatarak söze başlayan Coşkun Vural, ailesinin 4 asırlık Çeşme geçmişi olduğunu söyleyerek, hikayenin devamına şöyle anlattı:
YEDİSİNDE SORUMLULUĞU ÜSTLENDİ
“Atalarım denizci. Ama 400 yıl önce Çeşme’ye yerleştiklerinde tarım ve ticarete yönelmişler. Babam ise tarım, hayvancılık, ticaret ve kasaplık gibi meslekler yapıyordu. Ben 7 yaşındayken de vefat etti. İki ağabeyim vardı, ama onların ticari bir kabiliyeti olmadığı için tüm yük benim omuzlarıma bindi. Birçok iş yaptım. Asker dönüşü de borçla Çeşme’de bir dükkan açtım. En az sermayeyle kurulduğu için manavlık yapmaya başladım. Zamanla gıda ürünlerinin de satışını yapar oldum. Mübadele ile Sakız Adası’ndan Çeşme’ye gelen bir aile sakız reçeli üretiyordu. Onlardan ürün alıp satıyordum. Ancak daha sonra ‘kavanoz yok’ diye bana reçel vermeyi durdurdular. Başka bir dükkanda onların sakız reçelini görünce de ‘bana neden ürün vermediklerini’ sordum; ‘O dükkanın eski müşterileri olduğunu’ söyleyince benim tepem attı. ‘Bu işi yapanlar ölmedi. Bu işi yapmazsam benim de adım Coşkun değil’ dedim...”
BİR KİLO ŞEKERLE BAŞLADILAR
O dönem nişanlı olan Coşkun Vural’ın moralinin bozuk olması kayınpederi Muhittin Özbayır’ın da dikkatini çeker. Nedeninin sakız reçeli olduğunu öğrenince de merhum Muhittin Özbayır işe el koyar. Coşkun Vural, “Bürokrat olan ve o dönem Karşıyaka Mal Müdürlüğü yapan Muhittin Özbayır, Fransa’da eğitim görmüş ve mutfağa karşı meraklıydı. Ve sakız reçelinin yapılışını da biliyordu. Sakız reçeli alamadığım o süreçte, ‘ben üretirim’ dedi. Bir kilo şekerle kolları sıvadık. 1967’de ise Muhittin Özbayır, emekli olup Çeşme’ye yerleşti ve sakız reçeli üretmek için Tat-Sun’u kurduk. İkinci yılımızda bize ürün vermeyen o üreticiyi de geçtik. Önce dükkanda, 70’de ise şu anda da faaliyet gösterdiğimiz tesiste üretim yaptık. Sakızın yanına yeni reçelleri de ekledik. İşi büyütüp bugünlere getirdim. Yazılım mühendisi olan oğlum Efe Vural bir süre işi götürdü. Kendi işine devam etme kararı alınca da 2 yıl önce kızım Ebru Vural Bostancı’ya bayrağı teslim ettim” diyerek gelinen süreci paylaştı.
KEŞKE HER YERE SAKIZ AĞACI DİKSEYDİK
COŞKUN Vural, bir yandan damla sakızıyla ticari bir ürün ortaya koyarken öte tarafta ise önemli bir ekonomik değere sahip sakız ağacı için de önemli işlere imza atmış. “Bu işte en büyük sıkıntı damla sakızıydı” diyen Coşkun Vural, sakız ağacının yetiştiriciliğini de öğrendiğini söyleyerek, “Bir dönem Çeşme Belediyesi’nde meclis üyeliği yaptım. O dönem Yerel Gündem 21’i kurduk. Ve TEMA ile birlikte Çeşme’de sakız ağacı yetiştiriciliğinin canlandırılması için uygulanan projede aktif görev aldım. Bağlarımızın da olduğu araziye bin 500 sakız fidanı diktim. Eskiden kalan sakız ağaçlarının bakımını da yaparak damla sakızı üretimini gerçekleştirdim. Halen Çeşme’de aktif olarak damla sakızı üretiyor ve bu sakızları reçellerin yapımında kullanılıyoruz. Bugün damla sakızının kilosu 677 lira. Keşke o dönem her yere sakız ağacı dikseydik” diyor.
O DEĞERE SAHİP ÇIKTI
EGE Üniversitesi Matematik Bölümü’nden mezun olan üçüncü kuşaktan Ebru Vural Bostancı, okulun ardından baba mesleğini devam ettirmek ister. Ama Coşkun Vural’ın ‘bankacılık sana yakışır’ sözü işin seyrini değiştirir. “15 yıl bankacılık yaptım” diyen Bostancı, “Tat-Sun’un bir geçmişi var. Onun için bu mirasa sahip çıkmak gerekiyordu. Şu an birçok kişi Çeşme’deki arazilerini satıp rahat paraya bakıyor. Ben biraz işin üretim odaklı yürümesi gerektiğini düşünenlerdenim. Kardeşim de devam etmeyince İstanbul’daki kariyerimi bırakıp dümene geçmeye karar verdim. Şu an küçük oğlum İstanbul’da okuyor. Evim de orada. Eşimin işi de İstanbul’da. Dolayısıyla son iki yıldır Çeşme ile İstanbul arasında mekik dokuyorum” diyor.
MAĞAZA 2018’DE
DAMLA sakızının ciddi bir ekonomik değeri olduğunu düşünen Ebru Vural Bostancı, bunun üzerine daha fazlasını koymak gibi bir strateji belirlemiş kendine. Bostancı, bununla ilgili hedeflerini şöyle aktardı: “Sakız reçeli bizim amiral ürünümüz. Şimdi damla sakızından yapılan alternatif ürünleri de portföyümüze eklemek için çalışıyoruz. Bunun ilki damla sakızlı lokum olacak. Şu anda Safranbolu’da üretimini yaptırıyoruz. Onu sabun ve diş macunu gibi ürünler takip edecek. Ayrıca, damla sakızlı kurabiyemiz geliyor. Ürün çeşidimiz artıracağız. Şu an müşterilerimize Çeşme ve Alaçatı’daki satış noktalarının yanı sıra İstanbul, Bursa ve Antalya’daki bayilerimizle ulaşıyoruz. İzmir’de de Kipa’nın iki mağazasında varız. 2018’de ise kendimize ait bir mağaza açma planımız bulunuyor.”
ÜRETİMİN FORMÜLÜ DEDEDEN TORUNA
HEM sakız hem de diğer reçelleri geleneksel yöntemlere bağlı kalarak ürettiklerini söyleyen Ebru Vural Bostancı, şu bilgileri paylaştı: “Ürünlerimiz halen bakır kazanlarda kaynatılıyor ve mermer tezgahlar üzerinde soğutuluyor. Bu işin ilk ustası da dedemdi. Dedem babama öğretti, babam da ben ve kardeşime. Bu iş çırağa öğretilecek bir şey değil. Sakız reçelinin üretim formülü aile sırrımız. Ayrıca ürettiğimiz diğer reçel çeşitlerinde de yine Çeşme’de bizim bahçelerimizde yetişen ürünleri kullanıyoruz. Çeşme’de yetişen ürünler ilçenin sahip olduğu iklim koşulları nedeniyle oldukça aromatik ve kaliteli oluyor. Yeşil incir, Çeşme limonu, sarı turunç ve bergamot reçellerimiz de oldukça ilgi görüyor.”
KISA KISA
* Tat-Sun markasının çıkışının da ilginç bir hikayesi var. Ebru Vural Bostancı, “Tat-Sun’un isim babası dedem. Dedem, sakız reçelini önce tatsınlar sonra da sunsunlardan yola çıkarak bu ismi koymuş” diyor.
* Üretimi kendisini yaptığını söyleyen Ebru Vural Bostancı, mevsime göre sözleşmeli işçilerinin bulunduğunu belirtiyor. Bostancı, günlük 400 kavanoz sakız reçel üretebildiklerini söylüyor.
Paylaş