Yerli stentler dünyada 52 bin kalbe girdi

Tıbbın hemen bütün alanları; insanı daha az keserek, mümkün olduğunca vücut bütünlüğünü koruyarak ameliyat ve tedavi etme yöntemlerinin peşinde. Bu hedeften ilk nasiplenenlerden biri de kalp ve damar hastalıkları. Türkiye de bu alanda epeyce iddialı

Cerrahlarla kardiyologlar arasında hararetli bir tartışma sürüyor: Açık kalp cerrahisi mi yoksa stent mi? Ancak şu bir gerçek ki, artık kalp damarlarını açmak ve kapaklarını değiştirmek için giderek artan sıklıkta kapalı yöntem tercih ediliyor. Göğüs kafesini keserek kalbe ulaşmak yerine, kasıktan girip damarları balon ve stentle açmak yaygınlaşıyor. Türkiye’nin ilk ve tek kateter, balon ve stent üretimi yapan Alvimedica Medikal Teknolojileri Şirketi’nin Genel Müdürü Dr. Cem Bozkurt da bu tartışmaya katılıyor ve iddiayı ileriye götürüyor: “Kimse kusura bakmasın ama bugünkü stent teknolojisi varken, by-pass’la çekilen eziyete değmez. Üstelik başlı başına bir risk. ABD’de kalp cerrahisinde çalışacak asistan bulamıyorlar, geleceği yok diye kimse okumak istemiyor” diyor.
Birkaç yıl öncesine kadar hastaların en büyük korkularından biri kalp damarlarına yerli stent takılmasıydı. Bugün konjonktür farklı. Yerli üretici Alvimedica’nın ürettiği stentler, geçen yıl Türkiye’de 32 bin kalbe girdi. 40’ın üzerindeki ülkede de yılda 20 bin kalbe ulaştı.
Ne yalan söyleyeyim firmanın Çatalca’daki üretim tesisine gittiğimde kafamda önyargılar vardı. Gezdikçe kendime kızdım, yatırım yapınca ve o yola baş koyunca oluyormuş işte... Bozkurt, bütün ürünlerini (13 farklı kateter, stent ve tıbbi ekipman) kendilerinin geliştirdiğini anlatıyor: “Dünya standartlarında üretim yapıyoruz. Çinliler taklitlerimizi yaptı. Johnson and Johnson ne üretiyorsa biz de üretiyoruz. Dünyadaki diğer üreticiler, ürünlerinin pek çok parçasını fason yaptırır. Biz toplam üretimimizin yüzde 97’sini kendimiz yapıyoruz. Yedek parçalarımız da dahil buna” diyor.

ERİYEBİLEN STENT ÜRETTİ

Firmanın en iddialı ürünlerinden biri de damardaki görevini tamamladıktan sonra kendi kendine eriyebilen bir stent. Günümüzde yaygın kullanılan stentler, görevlerini tamamladıktan yani damarı açtıktan sonra, vücutta ömür boyu kalıyor. Halbuki sonuçta bu vücut için yabancı bir madde. Üstelik damarda iltihaplanma gibi sorunlara da yol açabilir. Firma eriyebilen stenti polimerden üretmeyi başardı. Bozkurt, “Polimer çok kırılgan bir madde. Bunu balonun üstüne monte edip, kullanılabilir hale getiren ilk firma biz olduk” diyor. Tavşan ve domuzlardan sonra insan deneylerine geçilecek. Deneyler ABD’de kısa adı NAMSA olan alanın saygın laboratuvarında test edilecek” diyor.
Firma AB’den özellikle AR-GE projeleri için önemli miktarlarda fonlar almaya başlamış. Bozkurt, “Örneğin ilaç kaplı balon geliştirme çalışmalarımız için 1.3 milyon Euro tahsis edildi. Kasıktan tıkalı damara gönderilen ilaçlı balonun üretimi üzerinde çalışıyoruz. Yöntemin şeker hastalarının bacak damarlarındaki tıkanıklığı açmada da kullanılması için araştırmalarımızı sürdürüyoruz” diyor.

HER İKİ BUÇUK DAKİKADA BİR KİŞİ KALPTEN ÖLÜYOR

Kalp ve damar hastalıkları hem dünya hem de Türkiye’de çığ gibi büyüyen bir sorun. Türk Kardiyoloji Derneği’nin yaptığı TEKHARF çalışmasına göre her 2.5 dakikada bir kişi kalp hastalıkları nedeniyle yaşamını yitiriyor. Bugün Türkiye’de tıkayıcı kalp damar hastası yaklaşık 2.8 milyon kişi var. 2015’te bu rakamın iki katına ulaşacağı tahmin ediliyor.

Hitler’in sağlık formülü ozon terapi yeniden moda

Ozon tedavileri 1. Dünya Savaşı’ndan beri biliniyor. Hatta Hitler’in kendisine ve üst düzey komutanlarına ozon terapisi yaptırdığı bile rivayet edilir. Bir süre unutulan bu uygulamanın son 10 yılda yeniden yıldızı parladı. Avrupa’da yaklaşık 5 bin hekim bu tedavileri uyguluyor. Türkiye’de de 350 hekimin kullandığı tahmin ediliyor. Ancak tedavi sadece muayenehaneler ve klinikler değil, hastanelere de girmeye bile.
Ozon tedavisi sağlıklı yaşamak ve genç kalmak için yapılabileceği gibi, gayet ciddi bazı hastalıklarda mevcut tedaviyi destekleyici olarak da tercih edilebiliyor. Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Lale Yeprem, ozon tedavisinin romatizmal hastalıklar, diyabet, dolaşım bozukluğu, kronik kolit ve yorgunluk, kanser, fibromiyalji, kapanmayan yaralar ve viral enfeksiyonlarda destek tedavi olarak uygulandığını anlatıyor. Ozon tedavisi bağışıklık sistemini güçlendiriyor. Ancak tek fonksiyonu bu değil elbette. İnsülin salınımı düzenlemek, romatizmada kronik enflamasyonu kontrol edip ilaç ihtiyacını azaltmak, yaraları dezenfekte ederek iyileştirmesini kolaylaştırmak gibi etkileri de var. Ozon hastaya ve ihtiyaca göre, damar, kalça, eklem içine veya torbalama yöntemleriyle veriliyor. Makat ve vajina yoluyla da uygulamaları var. Ancak yaygın uygulama kişinin kendi kanı alınarak, ozonla zenginleştirildikten sonra yeniden damar yoluyla verilmesi. Almanlar buna ‘kanın yıkanması’ diyor. Dr. Yeprem sağlık için her yıl 12 seans ozon tedavisi öneriyor. Haftada iki kereden bir buçuk ayda tamamlanıyor. Tedavi, uygulandığı yere göre, seansı 150-300 lira arasında değişiyor.

Yeliz (Şarkıcı)
SAĞLIĞIM İÇİN


Mutlaka yaparım: Her yere yürüyerek gidiyorum, vejateryanım.
Asla yapmam: Negatif enerji veren insanların yanında durmam.
Mutlaka yapacağım: Diyete devam ediyorum. Spora da başlayacağım.

Sağlıklı Yaşam Yalanları
ŞİFA KÜTÜPHANESİ


ABD’li Dr. Ben Goldacre, Sağlıklı Yaşam Yalanları adlı kitabında sağlık gündemini meşgul eden birçok konuya şüpheyle yaklaşıyor ve farklı bir bakış sunuyor. Hele de komplo teorilerine meraklıysanız ilgiyle okuyabilirsiniz. Epsilon’dan çıkan kitap 22.5 lira.

UZUN LAFIN KISASI

YANLIŞ: Öğlen bir hamburger, bir patates yer ve bir bardak kola içerim. Akşam yemek yemeyerek telafi ederim.
DOĞRU: Keşke bu kadar kolay olsa! Öğlen aldığınız 1500 kaloriyi harcamak için 2.5 saat tempolu yürümeniz gerek.
Yazarın Tüm Yazıları