Kuzey Irak’tan sonra Mozambik ve Zimbabve’den de kolera salgınları bildirilmeye başlandı. Zimbabve’de koleradan ölenlerin sayısı ciddi rakamlara ulaştı. Kolera Türkiye’de bildirimi zorunlu hastalıklardan.
Resmi makamlar "yok" dese de "kolera vakası" iddiaları zaman zaman gündeme geliyor. Malum bulaşıcı hastalıklar sınır tanımıyor. Koleranın aşısı var. Ancak Dünya Sağlık Örgütü, rutin aşılanmayı önermiyor. Risk halinde başvurulması gereken aşılar arasında gösteriyor. Dolasıyla korunmak yine size kalıyor! Özellikle altyapı sorunu bulunan coğrafyalara doğru yol alıyorsanız...
Kolera, enfekte olanların vücut atıklarıyla kirlenmiş su ve besinlerin tüketilmesiyle geçiyor. Koleranın görüldüğü coğrafyalar, yeterli sağlık hizmetleri olanakları, temiz içme suyu bulunmayan yoksul, savaş veya başka nedenlerle alt yapı sorunları yaşayan ülkeler. Hastanelerin Seyahat Klinikleri’ne veya Dünya Sağlık Örgütü’nün internet sitesine bakarsanız gideceğiniz tarihlerde salgın bulunup bulunmadığını öğrenebilirsiniz.
Bulantı, kusma, sulu ve pirinç suyu görünümünde ishal en tipik kolera belirtileri. Bunlar su kaybına yol açar. Tedavi edilmeyen şiddetli vakalarda su ve elektrolit dengesinin bozulmasına bağlı olarak hasta birkaç saat içinde bile kaybedilebilir.
TEMİZ SU VE GIDA AŞIDAN DAHA FAZLA KORUYOR
Temiz olmayan su ve yiyecekten kaçınarak basit önlemleri alanlar ciddi anlamda kolera riskiyle karşı karşıya kalmazlar. Temiz içme suyu ve özellikle çiğ tüketilen yiyeceklerde dikkatli olmak hastalığın girişini önlemede en önemli yöntemler.
Gittiğiniz yerlerde kapalı şişelerde satılan suları içmeyi tercih edin. Bulamıyorsanız kaynatılmış suları için. Klor tabletleri de kullanabilirsiniz. Pişmemiş yiyecekler yemeyin. Özellikle çiğ balık ve kabuklu deniz ürünlerinden uzak durun. Tuvaletten çıktıktan sonra ellerinizi mutlaka acele etmeden sabunlayın.
Altı aydan küçüklere, gebeliğin ikinci yarısında olan kadınlara ve müzmin kalp, böbrek, karaciğer ve kan hastalığı olanlara, aktif veremli, romatizmalılara kolera aşısı yapılmaz. Aşı 4-6 ay kadar koruyuculuk sağlar. Ortalama olarak yüzde 50 oranında bağışıklık sağlayabiliyor. Daha etkili kolera aşısı hazırlanabilmesi için çalışmalar ve araştırmalar sürüyor. Yani kolera, tetanos aşısı gibi yaygın olarak ve her zaman yapılan bir aşı değil. Ancak salgın zamanlarında risk altındaki toplumu korumak için yapılıyor.
Tedavisi kolay
Hastalığa yol açan vibrio cholerae, kirli su veya yiyecekle vücuda girdikten sonra 1-5 gün kuluçkada geçiyor. Bakterinin ürettiği toksin kusma ve ağır ishale neden oluyor. Vücut bu yolla kısa sürede çok büyük miktarda sıvı kaybediyor. Kaybedilen sıvı kaybının yerine konmaması hayatı tehdit ediyor. Hastalıktan ölüm riski yüksek olsa da tedavisi çok kolay. Oral rehidrasyon tedavisi denilen (ağızdan sıvı tedavisi) tedaviyle hastalar kısa zamanda sağlıklarına kavuşabiliyor. Tedaviyle yapılan kaybedilen su ve elektrolit (sodyum, potasyum, klor, bikarbonat) kaybını yerine koyabilmek. Daha iyi durumdaki hastalar bunu ağızdan alabiliyor. Durumu ciddi olan hastalara ise damardan veriliyor. Antibakteriyel ilaç tedavisi de uygulanabiliyor.