Paylaş
Tatil gibi sene boyu arzulanan bir durumdan sonra yeniden dünya gerçekleriyle temas etmek, güzel bir rüyadan uyanmak gibi. Bir de hayatın gerçekleri strese yol açıyorsa, tatil dönüşü tam bir cehennem azabına dönüşebiliyor. Tatil boyunca gerçeklikten ne kadar uzaklaşılırsa dönüşte acı verici etkisi o denli şiddetli oluyor. Üsküdar Üniversitesi’nden Yrd. Doç. Dr. Alper Evrensel, “Mesafe açıldığında uyum zorlukları ortaya çıkıyor. Uyum becerisi yeterli olmayan kişiler bu değişime adapte olamayıp depresyona sürüklenebiliyor” diyor.
Her güzel şey gibi tatilin de bir sonu var... Bunu bilmek ve düşünmek tatil zevkini azaltıyor olsa da tatil süresince akılda tutmanız dönüşteki uyumunuzu kolaylaştırıyor. Yrd. Doç. Dr. Evrensel, “Örneğin çok yaşlı ve hasta bir yakınımız varsa onun ölümünü bekliyor olmak yas sürecini daha kolay atlatmamızı sağlıyor. Zira ölüm bir gerçek. Tatilde eğlenirken bile tatil sonrasında içine girilecek hayat koşulları unutulmamalı” diyor.
Tatilin kalitesi kadar tatil sonrası dönülen iş hayatının kalitesi de bu uyum üzerinde etkili bir faktör. İşinde mutsuz olanlar için dönüş daha da çileli.
Bunun dışında, bazı kişilik özelliklerinin tatil depresyonuna zemin hazırladığı da biliniyor. Doktor Evrensel’e göre; stresle mücadele becerisi yeterli olmayan kişiler bu sıkıntıyla daha sık karşılaşıyor. Tatil sonrasında yeni duruma adaptasyon sorunu çeken kişiler daha çok depresyona giriyor. Normal yaşamda da gerçeklerin acı ve soğuk yüzünden hep kaçınarak yaşamayı tercih edenler, sorumluluk duygusu yeterli olmayanlar, sorunla karşılaştığında çözüm üretmek yerine yakınanlar bu depresyonu daha çok yaşıyor.
Dış faktörler depresyona zemin hazırlıyor
Depresyon; durgunluk, neşesizlik, isteksizlik, motivasyonsuzluk, uyku–iştah bozukluklarıyla seyreden bir hastalık. Oluşumunda dış faktörler önemli. İnsanlar, stres uyandırıcı dış faktörle mücadele ederlerken, yorgun düşerlerse depresyon ortaya çıkıyor. Paradoksal şekilde depresyon, kişiyi daha da felç ediyor. Tam bir kilitlenme durumu oluşuyor. ‘Kendi kendinin doktoru ol’ ya da ‘biraz gayret göster, çık, dolaş’ tarzındaki telkinler bir işe yaramıyor. Bu durumda kilidi çözmek ve sorunu gidermek için hekimin ve tedavinin devreye girmesi gerekiyor.
Kendinize koza örmeyin
-Tatilde de hayatınızın gerçekliklerinden uzaklaşmayın.
-Tatilin kalitesini arttırmak uğruna dünya gerçeklerinden tümüyle kopmayın.
-Depresyon belirtileri başlamışsa geçmişi düşünmek çare olmaz. Hep tatilde olmayı veya hiç çalışmamayı düşlemek de gerçeklerden kaçmak. Sorunu daha da büyütüyor.
-İş hayatında işin gerekleriyle meşgul olmaya çalışmak uyumu arttırıyor. Tatilden dönüşte sizi bekleyen tüm iş ve sorunlarla bir anda ilgilenmeye çalışmayın. İşleri birkaç güne yayıp, planlı bir şekilde çalışıp üstesinden öyle gelin.
-Yıl içinde bir uzun tatil kullanmaktansa, daha kısa ama daha sık tatiller yapın.
-Tatil planınızı öyle bir ayarlayın ki döner dönmez işe başlamayın. Mesela tatilden pazar günü dönüp, pazartesi işe başlamak depresyon olasılığını arttırır. Evdeki hayatınıza alışabilmeniz için kendinize bir-iki gün zaman tanıyın.
-Tatiller de biter! Eğer tatiliniz sonsuz olsaydı, zaten muhtemelen çekiciliğini yitirecekti. Bu nedenle sürekli tatilde olmanın olumsuz yanlarını düşünmek, depresyonu atmanızda faydalı olur.
Eğer işe kendinizi verecek kadar bile enerjinizin kalmadığını hissediyorsanız bir psikiyatri uzmanına başvurun.
Paylaş