Depresyondayım depresyondasın, depresyonda

Depresyonun uğramadığı ev az. Bazı araştırmalara göre her 4 kadından ve her 10 erkekten biri yaşamının belli bir döneminde depresyon geçiriyor.

Haberin Devamı

EN YAYGIN HASTALIK HALİNE GELİYOR, ANTİDEPRESANLAR TARTIŞILIYOR

Türkiye Psikiyatri Derneği’ne göre başta antidepresanlar olmak üzere, psikiyatrik ilaçların kullanımı giderek artıyor. Ancak bu artışın vakalardaki artıştan mı, ilaçların gerekli gereksiz kullanımından mı kaynaklandığını net biçimde ortaya koyacak veri henüz yok

Herkesten ve her şeyden kaçmak, saçını bile taramak istememek, aynaya bakmamak, dişini fırçalamamak, uyumak, yememek, içmemek, ağlamak, resimlerle, giysilerle, duvarlarla konuşmak, dinlemek, anneden, arkadaştan, dosttan, kendinden, kalabalıktan, doktordan, konuşmaktan, susmaktan, düşünmekten kaçmak, kendine acımak, kendini yargılamak, kendinden korkmak, kendini kendine karşı korumaya çalışmak...
Issız ama gürültülü hayat köşesi “Kimseyi sevmediğin, kimsenin seni sevmediği, hatta herkesten nefret edebildiğin ve herkesin senden nefret ettiğini hissettiğin, bir şeylerin tepetaklak olduğu hatta bir şeylerin bir şey olamadığı, telefonların çalmadığı ya da susmadığı, kimselerin aramadığı her köşesinden ayrı rüzgar esen, tam ortasında da birleşip fırtınaya dönüşen, nefes almanın bile zor geldiği, elden gelse tuvalete gitmek için bile yataktan/sığınaktan/odadan/ya da her ne cehennemdeysen oradan çıkmak istenmeyen ıssız, gürültülü hayat köşesine Fransızcada verilen isim...”
Yukarıdaki cümleler, Ekşi Sözlük’ten. Belli ki yazanlar ya depresyonu bizzat yaşamış ya da bir şekilde depresyona yakından tanıklık etmiş. Depresyon sadece ruhsal, duygusal ve zihinsel çöküntüye yol açmakla kalmıyor. Davranışları değiştiriyor, bedeni hasta ediyor, ilgi ve zevk almayı bozuyor, yaşamı anlamlı olmaktan çıkarıyor. Depresyondan mustarip kişiler bilir: Hastalar duygusal açıdan mutsuz, karamsar ve ümitsizdir. En severek yapılan işler bile artık zevk vermez. Kendini sevmez, hüzünlü ve yalnız hisseder. Yine kendisine ve çevresine ilgisi azalır. İç sıkıntısı, daralma, huzursuzluk, uykusuzluk da eklenince yaşam iyice çekilmez hale gelir. Bazen de ölüm en iyi seçenek olarak görülür.

Haberin Devamı

YOKSA SADECE MORALİNİZ Mİ BOZUK

Haberin Devamı

Depresyon sağlık alanında içi en çok boşaltılan kelimelerden biri. “Depresyondayım” diyenlerden kaçı bu kuyuya gerçekten düşüyor? Aslına bakarsanız gündelik yaşamda hemen herkesin zaman zaman morali yerlerde sürünüyor. Çok küçük, basit olaylar bile moral bozabiliyor. Bu durumu eşe, dosta, arkadaşa anlatıyoruz. Çözüm yolları arıyoruz. Ama keyif verecek ortam ve faaliyetler, örneğin sinemaya gitmek, güvendiği bir arkadaşla sohbet etmek moral verebiliyor. O duygu ve düşüncelerden uzaklaşabiliyoruz. Yani aklımıza gelmediği anlarda tamamen normal hissediyoruz.
Halbuki depresyon bir ruhsal hastalık. Temelde bir duygulanım bozukluğu gibi görünse bile, duygusal, davranışsal, düşünsel, bedensel etkileri derin. Kısa süreli ve gelip geçici değil. En az iki hafta ama çoğu kez daha uzun sürüyor. Moral bozukluğu gibi değil, her gün ve bütün gün, değişmeden, hafiflemeden varlığını hissetiriyor. Teselli, keyif verici uğraşlar, moralleri yükselten ortam veya faaliyetler bile depresyonu hiç etkilemiyor.

Haberin Devamı

İLK BELİRTİLERİ İLGİ YİTİMİ VE ZEVK ALAMAMA

Ruhsal hastalıkların tanısı için herhangi bir laboratuvar inceleme veya beyin görüntüleme yöntemi yok. Hastalık belirtilerini belli ölçeklere göre değerlendirerek tanıya gidiliyor. Türkiye’deki yaygın yöntem, Dünya Sağlık Örgütü’nün tanı sistemi olan ve Sağlık Bakanlığı’nın önerdiği ICD. Bu yöntem, dikkatin azalması veya dikkati toplayamama, benlik saygısında düşme ve özgüvenin azalması, suçluluk ve değersizlik düşünceleri, geleceğe ilişkin karamsarlık ve güvensizlik, kendine zarar verme veya intihar düşünceleri, uyku bozukluğu ve iştah azalması gibi sık görülen belirtilere bakıyor.
Bunların sürekli olması, gün boyu bulunması ve çevresel etkilere tepki olarak değişmemesi depresyon tanısına götürüyor. Özetle dikkat çeken çekirdek belirtileri, depresif duygu durum, ilgi yitimi ve zevk alamama... Tanı konduktan sonra hastaları ve tedaviye yanıtlarını takip ederken de çeşitli hastalık ölçekleri kullanılıyor. Hamilton Depresyon Ölçeği, Montgomery Asberg Depresyon Ölçeği, Beck Depresyon Envanteri gibi ölçekler sık başvurulanlar.

Haberin Devamı

DEPRESYONA GİRMEMEK İÇİN BUNLARI YAPIN

- Düzenli egzersiz yapmak sadece beden değil, ruh sağlığı için de önemli. Kendiniz için bir şey yapıyor olmak bile iyi hissettirmeye yeter.
- Düzenli uyumak, fiziksel ve ruhsal olarak rahatlatır. Aynı saatte yatıp aynı saatte kalkmayı alışkanlık haline getirin.
- Yakınlarınız, dostlarınız ve arkadaşlarınızla sık sık görüşün.
- Yoğun çalışıyorsanız, molalar verin. Sürekli işe gömülmeyin.
- Evde ve işyerinde doğal güneş ışığı tarzında ışık veren ampuller kullanın.
- D vitamini açısından zengin balık etini haftada en az iki kez tüketin. Bol sıvı ve meyve suyunu ihmal etmeyin.
- Sosyal aktivitelere katılın.
- Monoton yaşamınızı renklendirecek farklı uğraşlar, hobiler bulun.
- Fiziksel veya duygusal strese yol açacak ortamlardan ve işlerden kaçının.
- İş hayatınızda ve özel hayatta yeni stratejiler belirleyin, takım çalışması yapın.
- Tatil herkese iyi gelir!
- Alkolden kaçının. İlk başta enerji verse de sonrasında kendinizi olduğunuzdan daha da yorgun hissetmenize neden olacaktır.

Haberin Devamı

FARKLI SINIFLARA AYRILIYOR

Tıp dünyası depresyonu sınıflara ayırıyor. Ağırlık derecesine göre hafif, orta şiddette veya ağır (majör) depresyon, seyrine göre, epizodik (ataklarla), periyodik (dönemsel), kronik (sürgit), bipolar (iki uçlu) tanımlarını koyuyor. Bir başka sınıflamada, manik depresyon veya yalnızca depresyon adı veriliyor. Psikotik belirtilerle veya psikotik belirtiler olmadan seyreden depresyonu unutmamak lazım. Melankoli, atipik depresyon, ajite depresyon, maskeli depresyon, mevsimsel afektif bozukluk, postnatal (doğum sonrası) depresyon, yaşlılardaki depresyon da diğer sık duyduklarımız.

DÜNYADA 100 MİLYON KİŞİ DEPRESYONDA

- Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) öngörülerine göre depresyon tüm dünyada sosyal yaşamı bozan hastalıklar içinde ilk üç sırada. 2020’de ilk sıraya yükselmesi bekleniyor. Türkiye’deki bir araştırmaya göreyse sosyal yaşamı bozan hastalıklar arasında depresyon birinci sırada.
- Dünyada yaklaşık 100 milyon kişi depresyonda.
- Yaşamlarının herhangi bir döneminde kadınların yüzde 10-25’i, erkeklerin yüzde 5-12’si depresyon geçiriyor.
- Depresyonun sıklığı kadınlarda yüzde 4.5-9.3, erkeklerdeyse yüzde 2-3. Buna göre örneğin İstanbul’da 10 milyon kişinin yaşadığını varsayarsak depresyondaki erkeklerin sayısı 200 bin-300 bin, kadınların sayısıysa 450 bin-930 bin dolayında çıkar.
- Kadınlar erkeklerden 2-3 kat daha sık depresyona giriyor. Bu konudaki en yaygın kanı, kadınlardaki hormonal faktörler ve stres etkenlerinin depresyona daha yatkın hale getirdiği yönünde.
- Çocukluktan itibaren herhangi bir zamanda ortaya çıkabilen depresyon en sık 18-44 yaş arasında görülüyor. Araştırmalar ilk depresyonun 20’li yaşların başına kaydığını gösteriyor. Ama yine de ortalama 30 yaş civarında başlıyor.

TÜRKİYE’DE GEÇEN YIL 34 MİLYON KUTU İLAÇ SATILDI

Başta depresyon ilaçları olmak üzere psikiyatrik ilaçların kullanımı giderek artıyor. Sinir sistemi ilaç grubunda antidepresan ve antipsikotik ilaçlar oldukça önemli yer işgal ediyor. Türkiye’de 2010’da 34 milyon 145 bin kutu depresyon ve duygudurum düzenleyici ilaç tüketildi. Bu rakam 2005’te 29 milyon 645 kutuydu. Sinir sistemi ilaçları Türkiye ilaç pazarında antibiyotik, kalp-damar sistemi ve romatizmal ilaç gruplarından sonra dördüncü sırada yer alıyor. Dünya ilaç pazarının yaklaşık dörtte biri ruhsal hastalıkların tedavisinde de kullanılan merkezi sinir sistemi ilaçlarının satışından oluşuyor. ABD’de depresyon bozukluğunun maliyeti 83.1 milyar dolar. 28 AB ülkesinde bu maliyet toplam 118 milyar Euro.

İlaç gerekli mi, gereksiz mi

BU TARTIŞMA BİTMEZ

Depresyon gündeme geldiğinde ilk akla gelen sorunlardan biri de antidepresanların gerekli-gereksiz kullanımı. Sık sık ‘Antidepresanlar gerekmediği halde reçete ediliyor mu?’ sorusu yüksek sesle gündeme geliyor...

Gereksiz reçeteleniyor

DOÇ. DR. BURHANETTİN KAYA (TÜRKİYE PSİKİYATRİ DERNEĞİ GENEL SEKRETERİ)

Psikiyatristler hastanede günde 80-100 hastayı muayene ediyor. Psikiyatri dışı hekimler ilaç mümessillerinin tanıttığı ilaçları reçete ediyorlar. Komşu-arkadaş tavsiyesiyle ilaç kullanılması da en önemli sorun. Depresyon olgularının yüzde 25-50’si ilaç tedavisine gerek duyar. Diğerlerineyse psikososyal tedaviler, psikoterapiler, bilişsel davranışçı tedaviler ve başka terapiler önerilebilir.

İhtihar riski yaratıyor

DR. TANJU SÜRMELİ (PSİKİYATRİ UZMANI)

Depresyonun beynin kimyasal bozukluğundan kaynaklandığı henüz kanıtlanamadı. Üstelik antidepresanların beyin devrelerinde bozukluk yarattığına dair birçok yayın var. İlaçlar bazı hastalarda beynin elektrik akımını bozuyor. Hafif ve orta derece depresyonda antidepresanların çalışmadığını biliyoruz. Psikiyatrik ilaçların kullanımı denetlenmeli. ABD’de bu tür ilaçlar ‘intihar riski yaratıp, ölüme sebep verebilir’ diye etiketleniyor.

Antidepresanlar yararlı

PROF. DR. ÖMER AYDEMİR (CELAL BAYAR ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ PSİKİYATRİ ANABİLİM DALI)

 Son çalışmalardan iki önemli çıkarım var: Birincisi antidepresan ilaçlar gerçekten depresyonu olan hastalarda belirgin etki gösteriyor. Antidepresan ilaçların depresyona etkisinden şüphe edecek herhangi bir veri yok. Diğer çıkarımsa antidepresan ilaçlar depresyon hastası olmayan ancak bazı depresyon belirtileri bulunan, sınırda ve hatta sınırın altındaki kişilerde hiçbir işe yaramıyor.

Tedavi kısalıyor

EMRE KONUK (EMDR DERNEĞİ YÖNETİM KURULU BAŞKANI)

Beynin işleyişindeki sorunları aşma yolu ilaç. Psikoterapi yaklaşımlarıysa sorunların ortaya çıkışını öğrenmeyle ya da ilişkilerle açıklar. Depresyon tanısı konmuş birisinin bir psikiyatristle görüşmesi beklenir. Bu hem intihar gibi bazı riskleri önlemek için gereklidir hem de ilaç terapiyle birleştiğinde terapi süresinin kısalmasını ve verimini yükseltmeye faydası dokunur.

Yazarın Tüm Yazıları