Paylaş
Öte yandan, yapılan düzenlemeler geçmişe göre bazı hak kayıplarını da beraberinde getirmektedir.
Çırakların durumu
3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanunu’nda belirtilen aday çırak, çırak ve işletmelerde mesleki eğitim gören öğrenciler hakkında sadece iş kazası ve meslek hastalığı ile hastalık sigortası hükümleri uygulanmaktadır. Yani bunlar, işletmelerdeki pratik eğitimleri sırasında bir iş kazasına uğradıklarında, raporlu kaldıkları süre boyunca SGK’dan kaza parası alabilecektir. Dahası, uğradıkları iş kazası sonucu meslekte kazanma güçlerinin en az %10’unu kaybetmeleri durumunda kendilerine sürekli iş göremezlik geliri/iş kazası maaşı da bağlanabilecektir.
Bu şekilde çalışan çırak ve öğrenciler hastalanıp rapor aldıklarında da ödenek alma hakları bulunmaktadır. Ancak, uygulama da bu haktan yararlanabilmeleri oldukça sıkıntılıdır. Zira, çıraklar GSS’li değildir ve SGK hak sahipliği sistemi hastalanan çırak için provizyon vermediğinden rapor da verilememektedir.
Sağlık güvencesi yok
Bu durum geçmişten farklı olarak hak kaybı da doğurmuştur. Önceki uygulamada çıraklar iş kazası ve meslek hastalığı ile hastalık sigortası kapsamında olmakla birlikte, bu sigorta kollarından sağlık yardımı alabilmekteydi. Ama, “reform” ile birlikte bu sigorta kollarından sadece parasal yardımlar yapılmaya başlandı. Sağlık yardımı alabilmek için ise kanunda açıkça GSS’li sayılmak gerekti.
Yapılan düzenlemede ise, çıraklar ve işletmelerde mesleki eğitim gören öğrenciler GSS’li sayılmadılar. Böyle olunca da artık kendi çalışmalarına rağmen sağlık hizmeti alamamaktadırlar. Bu durumda ya anne veya babaları üzerinden ya da 18 yaş altı statüsüne göre sağlık yardımı alacaklardır.
Yaşları daha büyük, diyelim 25-35 yaşlarındaki çıraklar ise, ceplerinden ayrıca GSS primi yatırarak sağlık hizmeti alabilecektir. Şaşırtıcı gelebilir, ülkemizde halihazırda 40 yaşında bile çırak var...
Çırak iş kazasına uğrayıp ölür ise
Geçmişte böylesi bir durumda, geride kalan anne veya babaya ölüm geliri bağlanmasını engelleyen hükümler vardı. Ancak, 5510 sayılı Kanunda bunu engelleyecek açık bir hüküm bulunmamaktadır. Bu durumda, bize göre, geride kalan hak sahiplerine ölüm geliri bağlanabilir.
“Tam Gün Yasası” kısmen iptal edildi ama...
Anayasa Mahkemesi, kamuoyunda “Tam Gün Yasası” olarak bilinen 5947 sayılı Kanunun hekimler açısından önem arzeden bazı maddelerini iptal etti. Buna göre, hem üniversite hocası olanlar hem de Sağlık Bakanlığı ve diğer kamu kurumlarında çalışan hekimler mesai saatleri sonunda özelde yada muayenehanelerinde çalışabilecekler.
Ancak ortada bir başka sorun var; kamuda çalışan hekimlere mesai saatleri sonunda mesleklerini serbestçe icra etme hakkı veren 2368 sayılı Sağlık Personelinin Tazminat ve Çalışma Esaslarına Dair Kanunu yürürlükten kaldıran madde yönünden bir iptal başvuru olmadığından artık bu kanun yürürlükten kalkacaktır.
Kamuda çalışan hekimin özelde de mesleğini icra etmesi mümkünken, 2368 sayılı yasa yürürlükten kalkacağından, 657 sayılı Kanunun 28. maddesi gerekçe gösterilerek bu şekilde çalışan hekimlere disiplin cezaları verilmesi söz konusu olabilecektir.
Üniversite öğrencilerinin durumu
Burada kastedilen üniversitelerde kısmi zamanlı çalışan öğrenciler ile üniversite öğrencisi olmakla birlikte zorunlu staj yapanlardır. Bunlar hakkında sadece iş kazası ve meslek hastalığı sigortası hükümleri uygulanacaktır.
Çalışırken veya zorunlu stajlarını yaparken iş kazasına uğramaları halinde, istirahatli kalırlar veya meslekte kazanma güçlerini en az %10 oranında kaybederlerse duruma göre rapor parası veya iş kazası maaşı alabileceklerdir. Bize göre; iş kazası sonucu ölüm halinde geride kalan hak sahiplerine de gelir bağlanmalıdır. Aynı şekilde, bu sonucu engelleyen bir düzenleme kanunda bulunmamaktadır.
Bu şekilde çalışanlar da GSS’li sayılmamışlardır. Yaşları uygun ise, yani 25 yaşına kadar anne veya babaları üzerinden sağlık yardımı alabilmeleri mümkünken, daha sonra durumlarına göre ceplerinden GSS primi ödemek suretiyle sağlık yardımı alabileceklerdir.
Paylaş