Paylaş
1-Kendimi bildim bileli fedakâr olmam öğretildi, iş hayatına başladığımda ailemde olduğu gibi fedakâr olursam her şey yolunda gider sandım ancak kimse durmak bilmedi ne kadar verici olduysam dahasını istiyorlar, tüm iş yükünü üzerime aldım, yoruldum ve artık vücudum kaldırmıyor sürekli hasta oluyorum, ne yapmalıyım?
Fedakâr olmakla kendini feda etmek arasında fark var, bunu bilmelisin. Bize fedakâr olmanın önemi öğretilirken ne yazık ki kendi haklarımızı korumak öğretilmedi. Bizler komşu çocuklarıyla tüm oyuncaklarımızı paylaşmanın nezaket ve misafirperverlik olduğu inancıyla büyüdük. Bazı şeyler kırmızı çizgimizdir, gerektiği yerde reddetmeyi bilmeliyiz. Gerektiği yerde ‘hayır’ demediğin her şey sana yük olarak geri dönecektir, bu yüklerden yorulduğunda ve yapamadığında, bunu dile getirdiğinde ise en kötü sen olacaksın çünkü alışılagelmiş bir sömürü sistemini çökerttin, oyunu bozdun. Diğerlerine ait sorumlulukları senin üstlenmen bir süre sonra yorgunluk ve hatta en sonunda hastalık olarak karşımıza çıkar. Vücudun dinlenmek için kendini hasta ediyor fark ettin mi? Gerektiği yerde nezaketle, sevgi diliyle ‘hayır’ de...
2-Ailemin biricik kızı olarak büyüdüm ve en büyük hayalim büyük bir ailenin gelini olmak, kocaman ailemizde çok mutlu olmaktı, hayalimdeki gibi bir aile kurdum, ailede bir tek bana yükleniliyor, alttan aldıkça daha da artıyor, onları bu kadar değerli beni bu kadar değersiz yapan şey nedir?
Cevap tek; senin davranışların, senin ‘hayır’ diyememen... Gerektiği yerde ‘hayır’ demek senin değerini artırır, senin, emeğinin, zamanının, paranın, enerjinin değerini sen bilmezsen kimse bilmez. Ben uyumsuz ol demiyorum, gerektiği yerde, şartlarını çok zorluyorsa, kendinden çok veriyorsan lütfen ‘hayır’ de diyorum. Sana nasıl davranmaları gerektiğini senden öğrenirler, lütfen bunu her daim hatırla... Onlar gerektiği yerde reddettikleri için yükseldiler, değerleri bilindi. Tek fark bu...
3-Etrafıma baktığımda herkes, her şeyi benden istiyor, izliyorum diğer kuzenlerimden, kardeşlerimden kimse bir şey istemiyor, evin tüm yükünü ben üstlendim ama üç evin en küçüğüyüm, saygısızlık yapmak istemedikçe tükendim, artık dayanamıyorum, ben nasıl kurtulurum?
Eminim evlerin en uyumlu ve en iyi huylusu sensin. İyi huylu, mülayim olayım derken kendini yok saydın. Yardımseverlik, fedakârlık, iyilik severlik hepsi birer erdem ve tabii ki bu erdemlere sahip olman çok güzel. Bu erdemlerde usta olmana rağmen dengeyi kaçırmış olduğunu fark etmelisin, her erdem içerisinde itidal; denge erdemi çalışır. Sen fedakârlıkta, iyilikseverlikte dengeyi koruyamazsan bu erdem olmaktan çıkar. Kendi hakkına girmişsindir. Lütfen dengeyi yakala ve yavaş yavaş gerektiği yerde nezaketle ‘hayır’ de ki diğerleri çizgiyi korusun.
4-Ben çocuklarım için yıllar boyu saçımı süpürge ettim, yemedim yedirdim, giymedim giydirdim, şimdi anneler gününde bile kapımı açmıyorlar, dediğimde ise ‘yapmasaydın’ oluyor, emeklerim boşa gitti şimdi ne yapmalıyım?
‘Saçımı süpürge ettim’ tam bir manipülasyon cümlesi, çok üzgünüm ama bunu söylemek zorundayım, ben alışık olduğunuz gibi ‘ah vefasız evlatlar’ demeyeceğim, manipüle ederseniz ve ettiyseniz evlatlarınız sizden kaçacaktır, ilk yeterli olduklarında sizden uzaklaşırlar. Manipülasyon ile kişi karşındakini suçlu hissettirerek kontrol altına almaya çalışır, ama bu manipülasyondur ve sağlıklı bir davranış biçimi değildir. Siz annelik yaptınız, görevinizi yaptınız fazla yaptıklarınızı ise siz tercih ettiniz bunları onlar talep etmediler. Bence koşulsuz sevmeyi deneyin, karşılık beklemekten vazgeçin, siz annesiniz bir ticaret yapmadınız, yaptığınız yatırım elinizde patlamadı, siz koşulsuz sevmeyi ve vermeyi bilememiş olabilirsiniz ama şimdi öğrenebilir, kendinizi affettirebilirsiniz, size neden kızgınlar? İçlerindeki kırgın çocuğa dokunun ve bolca sevin; gelecekler, çünkü siz onların alternatifsiz annesisiniz.
5-Eşimi öyle çok sevdim ki herkesten her şeyden çok, hayatımda neyim varsa feda ettim, onunla evlenmek için ailemi karşıma aldım, okulumu bıraktım, çalışmadım, arkadaşlarımı istemedi, görüşmedim, taşındık ve tüm bunların sonucunda aldatıldım. Yaptığım tüm fedakârlıkların sonucunda bunu hak etmedim, şimdi beş kuruşsuz ortada bırakıldım, öyle sevmişim ki gözüm kararmış ne kadar zalim olduğunu görmemişim, nerede hata yaptım?
Partnerinin davranışları sağlıklı davranışlar değil, seni yalnızlaştırmak üzere bir plan, bunu görmelisin, ailenin onaylamadığı, arkadaşların da kötü, herkes kötü ve tek o iyi... Bu narsistik davranış modelleri. Seni yalnızlaştırarak kendine mahkûm etmiş, aldatılarak ve ortada bırakılarak da kurbanı olmuşsun. Seni suçlamıyorum, çünkü bir narsistik eğilimleri olan biri aşk bombardımanını ve elde tutmayı, göz boyamayı da çok iyi bilir, şunu bu planın kurbanı oldun ancak bu kötü kader değil. Buradan çıkarsın. ‘Neden bu benim başıma geldi’ sorusundan çıkıp, ‘buradan nasıl çıkarım, kendim için nasıl yeterli olurum’ da kalmalısın? Sen buradan çıkacak tüm yetilere sahipsin. Olanı geride bırakıp yola koyulmalısın, bu yolda kırdığın kişiler varsa onların gönlünü almalısın. Umarım ailen sevgi dolu sana kucak açar, değilse de sana rehberlik edecek, destekleyecek birileri seni yolunda bulacak, sana söz... Bu hep böyle oldu... Yüce güce güven... Bilin istedim... Hürriyet okurları için sevgiyle...
Paylaş