Zorla gittiğim oyundan gülerek çıktım

Tiyatroseverler bana kızacak.

Haberin Devamı

Ama tiyatroyu hayatımdan çıkaralı epey oluyor.

Ki geçmişte şehre gelen hiçbir oyunu kaçırmazdım.

Ama bir yerde hat koptu.

Ve tiyatrodan tat almaz oldum.

Belki soğutan oyunlar oldu.

Belki de, klasik, sinema daha fazla cezbetti.

“İkisinin yeri ayrı” diyemeden, tiyatronun üstüne çizik attım.

* * *

Bu kafalardayken, bir gün Osmantan Erkır aradı.

Kendisiyle ilgili tek malumatım vaktiyle Popstar Alaturka’nın sunucusu ve yapımcısı olduğuydu.

Her perşembe Aspava adlı bir oyun sahnelediklerinden söz etti ve oyuna davet etti.

İçimden “Eyvah, tiyatro!” dedim.

Ama hazırlıksız yakalandığında “Hayır” demeyi beceremeyenlerdenim.

“Tamam, gelirim” dedim.

* * *

Bir gün önceden başladım söylenmeye...

“Şimdi iki saat oturup oyun mu izleyeceğim? Ne yapsam da eksem? Ekersem ayıp olur. Verilen söz tutulur” gibi standart sayıklamalar.

Neyse, oyun günü geldi çattı.

Ayaklarım geri geri giderek Beşiktaş Çarşı’da oyunun sahnelendiği Sahne Beşiktaş’ı aramaya başladım.

Bulduğumda karşısındaki lokantaya oturup bir bira söyledim.

Ve girip çıkan insanları izlemeye koyuldum.

* * *

Haberin Devamı

Lokantalar arasına sıkışmış köhne merdivenden çıkılan tiyatro salonu görüntüsü hoşuma gitti.

Merdivenlerden çıkınca karşınıza bir bar çıkıyor.

Bardan içkinizi alıp oyunu izleyebiliyorsunuz. İçki ruhsatları var.

Salon kabare havasında, sıralı koltuklarda değil, masalarda oturuyorsunuz.

* * *

Oyun başladı.

Ve doğaçlama. Yine “Eyvah!” dedim.

Gelmişim artık, kaçarı yok.

Arada da kaçmam mümkün değil. En önde, ortadaki masada oturuyorum.

Sonra oyunda bir tür moderatör görevini üstlenen Erkır seyircilerden birini seçti ve sahnede karşısına oturtup ilk hatırasından bugüne anlattırmaya başladı.

Konuk anlattıkça oyuncular araya girip anlatılanları canlandırdı, aslında daha çok mavra yaptılar.

* * *

Her 10 saniyede bir, kahkaha attım.

Erkır’a “format avcısı” diyorlar ya... Burada da bulmuş bir format.

“Her perşembe gelebilirim” diye düşündüm.

Çünkü her perşembe ayrı bir konuk, ayrı bir hikaye ve ayrı bir oyun.

Tiyatrodan çok, tiyatroyla karışık eğlence.

Belki de o yüzden sevdim.

 

 

Yazarın Tüm Yazıları