Yeter artık beyler! Çekin zihinlerinizi kadınların giysilerinden

MÖ 1750’de Babil’deki kıyafet yasalarının işlevi fahişeleri teşhir etmekti.

Haberin Devamı

Sümerlerin en eski dönemlerinden beri kadınlar peçe takıyordu. Orta Asur döneminde bu gelenek, peçeyi üst sınıfların ‘ayrıcalığı’ haline getiren katı bir yasaya dönüştü. Fahişelerin ve kölelerin peçe takmasına izin verilmezdi.
Fahişe veya köle olmayan kadınların şehirde peçesiz dolaşması ise suç teşkil ederdi. Başını açan saygın bir eş elde edilebilir olduğunu, kocasının kendi üzerindeki kontrolünü yitirdiğini ima ediyor sayılır ve şiddetli cezalara maruz kalırdı.
Namus timsali peçeyle yakalanan fahişelerin başından aşağı sıcak zift dökülür ve 50 kez kırbaç vurularak dövülürlerdi.
(Seks ve Ceza)

*

Aradan geçmiş neredeyse 3000 yıl...
Artık böyle cezalar yok diye sevinecek halimiz yok. Bir zahmet olmasın!
Artık bu raddede yasaklar da yok...
Ama hâlâ erkeklerin kadınların kıyafetlerini belirleme arzusu bitemedi.
Sadece Türkiye’ye özel de değil. Doğu, Batı, Kuzey, Güney... Her yerden erkekler tarih boyunca kadınların kıyafetlerini tartışmayı bırakmadılar. Kadınların pantolon giyebilme sürecinin ne kadar sancılı olduğunu düşünün...
60’ların sonundaki ‘sutyen yakma eylemi’nin tarihteki yerine bakın, kıyafetlerin kadın özgürlük hareketindeki rolünü görürsünüz.

*

Batı, kadınların kıyafet özgürlüğü mücadelesini verdiği için bizdeki köhnelik şu an orada yok. Ha bizdeki gibi erkekler yok mu? Elbette var. Örneğin Christianpost adlı sitede bir papazın yazısına rastladım. Kız öğrencilerden biri kendisine sormuş: “Biz tişörtle yüzerken erkeklerin niye üstleri çıplak? Kadınların erkeklere bakma gibi bir sorunu olmadığını mı sanıyorsunuz?” Papaz almış, yazısında bu konuyu işlemiş. Yani Batı’da da dindar çevrelerde bu tür tartışmalar sürüyor. Ama bizdeki gibi herkesin gündemi değil. Halkın geneli ya da büyük bir kesiminde huzursuzluk yaratmıyor. Çünkü kimse bu tartışmayı kendi hayat tarzına tehdit olarak görmüyor.

*

Bizde ne oluyor?
Din eksenli muhafazakâr bakış genel üzerinde kuralları belirliyor.
Memurun yırtmacı, hostesin ruju, sunucunun kolsuz bluzu, polisin dekoltesi, çocuğun başörtüsü, öğrencinin minisi, sanatçının transparanı, ötekinin taytı, berikinin şortu...
Erkekler bunlarla meşgul olmaktan, bunlarla ilgili kendilerini karar verici konuma koymaktan, kadınları ‘terbiye’ iddiasından vazgeçmiyorlar.

*

Devlet Opera ve Balesi genelge yayımlamış, kurumda çalışanlar tayt, kolsuz bluz, şort vs. giyemeyecekmiş. Eklemiş: “Yasak, devlet sanatçılarını değil, kurumumuzda çalışan memurları kapsıyor.”
Sanmıyorum ki herhangi bir memur şortla işe gitsin. Ama ayrıca, öyle şortlar var ki artık tayyöre koysanız sırıtmaz, bir de santim verselermiş!
Abiye yasakmış, çivi topuk yasakmış. Abiyeden kasıt ne? İpek gömlek giyemez mi bir kadın memur?
Ya da çivi topuk yasağı ne? Kurum içinde kesici alet olarak kullanılma riski mi var? Yoksa sorun bunların kadını seksi göstermesi mi? Kurumun başındaki kişinin ahlak anlayışında bunlara yer olmaması mı?
Kim, ne hakla kadınların kıyafetleri üzerinden tarif ettiği ahlakı, kurumunun çalışanlarına dayatabilir?

*

Yeter artık beyler! Kadınları rahat bırakın.
Fikir özgürlüğü, ifade özgürlüğü demokratik bir toplum için ne ise kıyafet özgürlüğü de öyle.
İsteyen istediğini giyer. Size de susmak düşer.

Yazarın Tüm Yazıları