Paylaş
Bir yılınız falan kaldı, 2011’e kadar vampirleri sisteminizden çıkardınız, çıkardınız. Popüler kültürü ve genç kadınları kıskacına alan vampir fenomeni bizlere ömür olmak üzere.
Tahtın varisi “uzaylıların” vampirler gibi düğmelerimize basacağı, şehvet duygularımızı tavana vurduracağı şüpheli ama yapacak bir şey yok, dünyada yeni bir fırtına esecek.
Vampir yapımları her ne kadar fantastik kategorisine girse de, içinde barındırdığı romantizm ve nostalji yadsınamaz. Yani bir nevi, uzaylılarla kıyaslandığında daha insani yaratıklar vampirler. E ne de olsa bir zamanlar insandılar.
Uzaylılarsa adı üstünde, uzaylı.
Ama hali hazırda uzaylılara inanan milyonlar olduğunu düşünürsek, bu fırtınanın çok daha şiddetli olmasını beklemeliyiz. Vampir fenomeni hastalarının vampirlere gerçekten inanmadığı ortada. Onlar “Alacakaranlık” veya “True Blood”ı izlerken daha ziyade seksi vampirlerle güzel kızların etrafında dönen masalı izliyordu. Konu uzaylılar olduğunda ise bir dizi teoriye tanık olacağız. Bir şey gerçek olmasa da, gerçek olma ihtimali bile insanın kendini ona fazlasıyla kaptırmasına yol
açmaz mı?
Bu uzaylıların eski uzaylılara benzememe ihtimali de yüksek. Yani belki de yeni uzaylılar da epey insanlaştırılmış olacak. Dolayısıyla takıntımız aynı kalacak, sadece şekil değiştirecek.
2011’de 30 uzaylı filmi
Uzaylı akımının gümbür gümbür geldiğini görmek için yapım aşamasındaki filmlere bakmak yeterli. Slashfilm.com’da devasa bir liste var. şu an çekilmeye başlanan veya anlaşması yapılan uzaylı temalı 30 civarında film... Ve bunların çoğu 2011, en geç 2012’de vizyona girecek.
Ama bu akım sinyallerini şimdiden veriyor. Örneğin, yakında bir Türk kanalında da gösterilmesi beklenen, benim kuşağımın hatırlayacağı “Ziyaretçiler”in yeni versiyonu “V” dizisi ABC’de oynadı, martta da Dizimax’te gösterilecek.
James Cameron’ın “Avatar”ı haftaya cuma bizde de vizyona giriyor.
Çekilmekte veya çekilecek olan neler var derseniz, yeni “Predators” ve “Alien/Yaratık” var. Yalnız başına izlenilmesi tavsiye edilmeyen “Paranormal Activity”nin yönetmeninin çektiği, dünyayı ziyaret eden uzaylıları konu eden “Area 51” var. Diğer filmlerin kiminde uzaylıların istilasına direnen insanlar, kiminde Mars’a keşfe gidenler, kiminde uzay gemileri yok olduğu için dünyalılarla kaynaşan ergen uzaylılar, kiminde uzaylıların tecavüzüne uğrayıp yarı uzaylı-yarı insan çocuk doğuran kadınlar var.
Yani, ne ararsanız var.
Vampirseverleri teselli eder mi bilmem ama iyi tarafından bakalım; bir süreliğine yaşayan ölülerden kurtulacağız.
Uzaylı romantizmi arayanlar buraya
Vampir fenomeninin bu derece kitleselleşmesinin sorumlusu olarak “Alacakaranlık” kitaplarının yazarı Stephenie Meyer’ı gösterebiliriz. “Alacakaranlık”ta vampir-insan aşkını ergen seviyesinde işleyen Meyer’ın büyüklere özel romanı “The Host” uzaylı-insan aşkına el atıyor. Yani, önceki ergen aşkıydı, şimdikiyse yetişkin aşkı.
Konu kısaca şöyle:
Uzun süre önce dünyayı istila eden, “soul” (ruh) adlı parazitler insan vücuduna yerleştirilir ve insan belleği baskı altına alınır. Kitabın başında vücuduna “soul” yerleştirilmiş Wanderer adlı kadınla tanışıyoruz. Wanderer, “soul”dan önce Melanie’dir. Melanie vücudunu Wanderer’a vermek için direnir; dolayısıyla, Wanderer Melanie’nin hatıralarını görür, sesini duyar, düşüncelerini bilir. Ve Melanie’nin aşık olduğu adama aşık olur.
Söylendiğine göre “Alacakaranlık”a kıyasla bu hikaye daha derinlikli; “Alacakaranlık” insanla vampirin aşkını anlatırken, “The Host” insan olmanın anlamına yoğunlaşıyor.
“Alacakaranlık”ın yakaladığı başarıdan sonra yapımcılar “The Host”un film haklarını almak için elini çabuk tuttu. Filmin 2011’e hazır olması bekleniyor.
“The Host”u “Bilimkurguya ilgi duymayanlara göre bir bilimkurgu” diye tanımlayan ve romanın senaryolaştırılmasında aktif rol oynayan Meyer sayesinde bu kez uzaylılara kanımız kaynayacak. Kesin.
Bir de yeni Robert Pattinson bulundu mu, tamamdır.
Paylaş