Tarihi yolda 6 günlük koşu

Tarihi Likya Yolu’nun 240 kilometrelik bölümünü kapsayan ultra maraton 6 gün sürecek. Hem doğaya hem de ‘Koşan Adam’a destek olmak için maraton boyunca fidan bağışlayalım...

Haberin Devamı

Tarihimize bazen bizden çok yabancılar sahip çıkmayı akıl ediyor.
Misal size...
M.Ö. 4’üncü yüzyıla uzanan Tarihi Likya Yolu’nun yeniden gün yüzüne çıkartılarak, doğa ve tarihle iç içe bir yürüyüş parkuru haline getirilmesi İngiliz asıllı Türk vatandaşı Kate Clow’un projesiydi. Bu projeden yola çıkarak Garanti Bankası ile Kültür Bakanlığı işbirliğiyle Fethiye’den başlayıp Antalya’da son bulan 509 kilometrelik 23 etaplı bir parkur oluşturuldu ve 1999’da hizmete açıldı. Bu yol, dünyanın en iyi 10 uzun mesafe yürüyüş rotasından biri olarak gösteriliyor.
26 Eylül-2 Ekim tarihleri arasında bu yolda bir “ultra maraton” düzenleniyor. Bu, yüksek mücadeleye dayalı uluslararası bir spor organizasyonu. Tarihi Likya Yolu’nun yaklaşık 240 kilometrelik bölümünü kapsıyor, her gün bir etabı koşularak 6 günde tamamlanacak.
Parkurlar çetin. Belirlenen rota deniz seviyesi ile 800 metrelik dağlık bölgeler arasında iniş-çıkışlar içeriyor, kumsal, toprak yol, taşlık-kayalık patikalar, kaygan ormanlık araziler ve dik yamaçlar barındırıyor.
Tarihsel dokudan söz etmeye gerek yok. Birçok kalıntının, antik şehirlerin, kalelerin ve amfitiyatroların içinden geçiliyor. Gece kampları kalıntılar arasında kurulacak.
Doğa da etkileyici. Ormanlar, koy ve körfez manzaraları...
Çok küçük yaşta sol kolunu kaybetmiş olmasına rağmen normal maratonlarda sağlıklı sporcularla yan yana koşan ve “Koşan Adam” diye bilinen 51 yaşındaki Kemal Özdemir bu maratonu TEMA Vakfı adına koşacak. Amaç, dikkatleri çölleşme ve erozyonla mücadeleye çekmek.
Biz ise maraton boyunca TEMA Vakfı aracılığıyla fidan bağışlayabilir ve geleceğe ufak bir katkıda bulunabiliriz.

Son trend: Böcek oteli

Haberin Devamı

Böcek oteli. Hiç duydunuz mu bilmiyorum.
Ben duymamıştım, öğrenmiş oldum.
Adı üstünde, böcekler için otel.
Dünyada son trendlerden biri bu. Tabii bahçesi olanlar için.
Mantık aynen kuş yuvaları gibi. Bahçıvanlar nasıl kuşların gidip dinlenebilmeleri için bahçelere kuş yuvası yerleştirirler...
Burada da, bahçedeki böcekler takılsın diye böcek otelleri yapılıyor.
İdeal misafir hamam böcekleri falan değil tabii... Polen yayarak ağaçları dölleyenler ve haşereleri kontrol altında tutanlar için bunlar.
Bahçelerimizde ortalama 2 bin farklı böcek türü yaşıyor, düşünün. Amaç doğru doğal ortamı sağlayarak bahçeye faydalı böceklerin sayısını artırmak.
Yabanarısı gibi bazı vahşi omurgasızların sayısı giderek azaldığı için yuvalar yaparak onları korumaya almış da oluyorsunuz. 
Türkiye’ye henüz ulaşmamış olsa da, yurtdışında birçok yerde insanların bahçelerine çekmek istedikleri böceklere barınak olacak çerçöp ve yaprakla dekore edilmiş böcek otelleri satılıyor.
Bunlar tamamen geri dönüşümlü malzemelerden yapılıyor. Gövdesini istif rafları oluşturuyor, geriye kalan ek ahşap da ormanlık bölge işletmelerinin rutin faaliyetlerinin ürünü.
Omurgasızların çoğu serin nemli ortamları sevdikleri için oteli, bir ağacın altı gibi yarı gölge bir yere yerleştiriyorsunuz. Bazı arılar güneşi tercih ettikleri için otelin en güneşli tarafına tüpler koyuyorsunuz.

 

Yazarın Tüm Yazıları