Sadece lüks ekonomisiyle ilgiliyiz

Lüks ekonomisi devasalığına rağmen dünyadaki işçilerin 3’te 2’sini dışlıyor. Onlar da kayıtdışı ekonomiye çalışıyor. Kayıtdışı ekonomi ülke olsa, dünyanın en büyük ikinci ekonomisine sahip olurdu.

Haberin Devamı

TEDGlobal’ın ikinci gününde, Küreselleşme teması altında konuşma yapanlardan biri Robert Neuwirth idi.
Neuwirth kayıtdışı ekonomi üzerine çalışıyor. Ya da Neuwirth’ün deyimiyle “D Sistemi”...
Neuwirth bunun karaborsa olmadığına, ancak her şeyin serbest olduğu açık bir ekonomik arena olduğuna vurgu yapıyor.
Lagos’taki sokak pazarı Oshodi’nin fotoğrafını gösteriyor.
Şehirlerarası bir yol gelsin gözünüzün önüne... Bu yolun araçlar ve tezgahlarla tıka basa dolu olduğunu düşünün.
Hükümet buradaki “dağınıklığı gidermek gerek”tiğini düşünmüş ve pazarı kaldırmış.
Neuwirth ekonomiye bakışımızın salatalık turşusuna bakışımızdan farksız olduğunu söylüyor: “Taşıma bandından gelenler arasında en kusursuz olanların peşine düşüyor, kötü olanları banttan çıkarma ihtiyacı hissediyoruz. Sadece lüks ekonomisiyle ilgiliyiz.”
Doğrudur; lüks ekonomisi devasa. Ama mesela, dünyadaki işçilerin 3’te 2’sini dışladığını biliyor muydunuz?
Dışlananlar, 1 milyar 800 milyon insana işveren ve yıllık geliri 10 trilyon doları bulan kayıtdışı ekonomiye çalışıyor.
Neuwirth, “D Sistemi bir ülke olsa ‘Birleşmiş Sokak Satıcıları Cumhuriyeti’ diye adlandırılırdı” diyor. Dünyanın ikinci büyük ekonomisi olurdu.
Korsanın dezavantajları yanında avantajları da olduğunu söylüyor Neuwirth. Dediğine göre birçok marka pazar araştırması yaparken sürekli dönüp korsana bakıyor.
“Eğer ayakkabılarımız taklit edilmiyorsa, doğru yolda olmadığımızı anlıyoruz” diyormuş bir marka.
Adam Smith serbest pazar yerine bit pazarları hakkında yazsaydı ne olurdu? Sokak pazarları, semt pazarları ya da bit pazarları, adına ne derseniz deyin... Neuwirth bunların prensiplerini şöyle sıralıyor:
-Ticaret bir işbirliği biçimi.
Roberto Mangabeira Unger’in dediği gibi, “Piyasa yabancılar arasındaki işbirliğinin basitleştirilmiş bir şekli.”
-Gerçekler görecelidir.
Paul Feyerabend’in dediği gibi, “Gerçekler farklı taraflar arasındaki pazarlıklar sonucu belirlenir.”

Haberin Devamı

4 kişiden biri “hasta”

Etkinlikte zihinsel hastalıklara dair yapılan konuşmalar çok etkileyiciydi.
Komedyen Ruby Wax sahneye yüzünde kocaman bir gülümsemeyle çıksa da ilk sözleri “4 kişiden biri zihinsel hastalıklardan muzdarip” oldu.
“O bir kişiden biri de benim” dedi. Bir gün aniden hastanelik olunca arayan arkadaşlarının tepkisi neydi sizce?
“Kendine gel!”
O bunu hiç akıl edememişti, değil mi? Depresyon ve zihinsel hastalıklar görünmez olabilir ama hafife alınacak şeyler de değil.
Wax harika bir cümle kurdu:
“Beynimiz dışında herhangi bir yerimiz ağrıdığında, fiziken hastalandığımızda herkes bize sempatiyle yaklaşır.”
Bu anlamda epey yol aldığımızı ancak yine de 21’inci yüzyıla uygun donanmadığımızı söyledi Wax. Ve ekledi: “Harika bir gün geçirdiğini söyleyen insanlar hepimizden daha hasta!”

Yazarın Tüm Yazıları