Paylaş
Zehirli fikirleriyle dün güneşli bir pazar gününü karartan Prof. Celal Şengör’e sormak lazım...
*
Acaba kendisine göre, kalasla, copla, zincirle, demirle insanların ayak tabanlarını ve el ayalarını patlatmak işkence miydi?
Acaba, insanları çırılçıplak soyup üzerlerine kurt köpeği salmak işkence miydi?
Acaba insanlara elektrik vermek işkence miydi?
Acaba, insanları tek ayağından zincirle bağlayıp zinciri yüksek bir yere asmak ve bayılıncaya kadar onları askıda tutmak işkence miydi?
Acaba, 50 kişiyi üst üste bindirip İstiklal Marşı’nı okutmak işkence miydi?
Acaba, insanlara aynı anda 5 sigara içirip bitince filtreleriyle yedirmek işkence miydi?
Acaba, insanları tek sıra halinde dizip her birini önündekinin sırtına bindirmek, onları ayakta duramayacak hale gelene kadar yürütmek işkence miydi?
Acaba, insanları ranzanın altına girmeye zorlamak, sığamadıkları için dışarıda kalan ellerine kollarına kalaslarla vurmak işkence miydi?
Acaba, insanları lağım suyunun içine atmak işkence miydi?
Acaba, insanlara zorla 40 tane marş ezberletip ses telleri patlayana kadar marşları söyletmek işkence miydi?
Acaba, insanlara 14 saat oturmayı yasaklamak işkence miydi?
Acaba, uyurlarken koğuşa dalıp insanları cop veya kalasla dövmek işkence miydi?
*
Tüm bunların işkence olmadığına dair Şengör’ün bilimsel bir açıklaması var mı bilinmez...
Ama belli ki o pek şikâyet ettiği halkın ‘cehaletinden’ kendisini 35 yıl aralarına karışmayarak kurtaramamış.
Hakikaten toplumlara en büyük zararı okumuş cahiller veriyor.
Çünkü cehaleti safi eğitim gideremiyor, sağlam karakter de gerekiyor.
Ne okumak insan olmaya yetiyor...
Ne de kimin insancıl olduğu CV’sine bakıp anlaşılabiliyor.
Siz siz olun, kimsenin unvanına veya okuduğu okullara bakıp karar vermeyin.
İfade özgürlüğü biraz da bunun için olmalı.
Herkes konuşsun ki, kimilerinin zehirli fikirlerini çürütebilelim.
Paylaş