‘Normallerin’ dünyasında yaşamak zor

ÖYLE hoyratız ki...

Bir kadının içkili fotoğrafını alıp bastığımız yetmiyor, yeri yarıp onu içine fırlatıyoruz: “Nurseli İdiz’in çöktüğü an!”
Öyle utandırıyoruz ki, kadın çıkıp “Bir daha olmayacak” diye sözler veriyor...
Ramazanda içtiği için pişmanlıklarını sunuyor.
Halbuki “İçiyorsam sebebi var. Alkolik değilim” de diyor.
E alkolizmi de hastalıktan saymıyoruz biz. Ayıplıyoruz.
İdiz’in hastalığını (Bipolar bozukluk 1) öğrenince daha mı az üstten bakıyor veya acıma duygusuyla yaklaşıyoruz emin değilim.
Çünkü biz akıl hastalıklarını ya ciddiye almıyoruz ya da bundan mustarip insanlara vebalı muamelesi yapıyoruz. Bizden ırak olsunlar istiyoruz.
Aşağılıyoruz, “kafadan kontak”, “kafadan sakat”, “tahtası eksik” gibi deyimleri dilimize sokuyoruz.
Oysa bilmeyebilirsiniz, modern dünyada her 4 kişiden biri bir tür zihinsel hastalıktan mustarip.
Kimi daha çok acı çekiyor, kimi daha az.
Kiminin beynindeki bozukluk daha ciddi, kiminin daha hafif.
Her iki durumda da şunu ıskalıyoruz:
Beyin de bir organ.
Kalbi delik doğanların hastalığını ciddiye alıyoruz da...
Beyninde kimyasal bozuklukla doğanı toplumun dışına sürmek için bu çaba niye?
Böbrek yetmezliği çeken biri utanç duymuyor da, bir manik depresif hastalığından niye utanıyor?
Çünkü herhangi bir organdaki bozukluğa sempati ve şefkatle yaklaşan “normal”lerin ilgisi, rahatsızlık beyinde olduğunda bir anda kayboluveriyor.
Parası ya da koruyup kollayanı yoksa, zihinsel hastalığı olan biri kendini kolaylıkla sokakta veya cezaevinde bulabilir.
Zira modern toplumun hatalarından biri de zihinsel hastalıkları suç unsuru gibi göstermek.
Los Angeles Eyalet Hapishanesi’nin ABD’deki en büyük psikiyatrik tesis olduğunu biliyor muydunuz mesela? Hapishanelerdeki akıl hastalarının çoğunun orada olma nedenleri yeterince tedavi alamamaları.
Zihinsel hastalıklarla ilgili tedavi ve araştırmalara ne kadar kaynak ayırıyor veya yatırım sağlıyoruz?
Şizofreni hastası Elyn Saks bir konuşmasında eğlence endüstrisi ile medyaya şu mesajı vermişti:
“Pek çok şeye karşı önyargı ve utancı kırmada muhteşem iş çıkardınız. Lütfen filmlerinizde, oyunlarınızda ve köşe yazılarınızda zihinsel hastalıklardan mustarip insanlar görmemizi sağlayın. Onları cana yakın bir biçimde ve kendi deneyimlerine ait bir derinlik ve zenginliğe sahip insanlar olarak anlatın.”
Çok haklı.
Beyniyle sorunu olan insanların birçoğunu tanıma fırsatını kendinize tanırsanız “normal” saydıklarınızın pek çoğundan daha yaratıcı, derinlikli ve duyarlı olduklarını görürsünüz.
Belki de “normalleri” korkutan budur, kim bilir?
Ünlü şair Rainer Maria Rilke’ye psikanaliz teklif edilmişti.
Rilke “Şeytanlarımı kaçırmayın çünkü meleklerim de kaçabilir” diyerek reddetmişti.
Nurseli İdiz kendisine yardım etmek isteyenlere ne yapabileceklerini söylemiş:
“Gelin, birlikte iş yapalım, çalışalım” demiş.
Freud 100 yıl önce zihinsel hastalıklardan mustarip insanların isteklerinin herkesinkinden farksız olduğunu söylemişti:
“Çalışmak ve sevmek”.
100 yıl geçti, hâlâ beceremedik.
Yazarın Tüm Yazıları