Karaburun’da tehlike çanları

Karaburun tertemiz toprağı, deniz çayırları, ada martısı, kara keçisi, nergisi, Akdeniz foku, çipurası, kefali, kalamarı, enginarı ve mandalinasıyla bu coğrafyadaki kusursuz kırsal yaşam örneklerinden biri.

Haberin Devamı

Temiz tarım uygulamaları, eko-agro turizm yoluyla kalkınma potansiyeli muazzam.
Ancak Karaburun tam tersi cinste yatırımların saldırısı altında.
Kıyıları örümcek ağı gibi saran balık çiftlikleri, taş ocakları ve her köşe başına oturtulan RES’lerin yarımadayı tehdidi sürüyor.

***

Bununla mücadele etmek isteyen Karaburun Kent Konseyi Doğa Çalışma Grubu, bilim insanlarının katkılarıyla bir rapor hazırladı. Ve raporu “Karaburun Yarımadası’nın Bütünsel Bir Yaklaşımla Korunması” talebiyle Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü’ne iletti.
Çevre Bakanlığı’nca hazırlanan “Karaburun Yarımadası Özel Çevre Koruma Alanı (ÖÇKA) İnceleme ve İlan Gerekçe Raporu”nda da “Karaburun Özel Çevre Koruma Bölgesi (ÖÇKA) olarak ilan edilmesi gereken ulusal ve uluslararası açıdan önemli bir yarımadadır” ifadesi yer aldı.
Rapora pek çok kurumdan olumlu görüşler geldi. Halen görüş bildirmemiş veya olumsuz görüşleri olan az sayıda Bakanlık var. Onlar da acele etse iyi olur.

***

Haberin Devamı

Çünkü Karaburun yarımadası zamana karşı yarışıyor.
Denizde ve karada, doğal habitatı hızla tahrip ederek yaban hayatı geri dönüşsüz şekilde yok oluşa götüren, kısıtlı tarım alanlarına, otlaklara ve denizlere yayılarak yerel halkın sosyal ve ekonomik varlığını tehdit eden yatırımların ağır baskısı katlanarak sürüyor.
Neredeyse tüm dağlık alanları kaplayacak ölçüde 6 rüzgar enerji santrali (RES) projesi için üretim lisansı verildi. Bu yoğunlukta RES inşası doğal yaşamı yok ediyor.
Engebeli coğrafi yapısı nedeniyle tarım ve mera-otlak alanları kısıtlı.
Halkın temel geçim kaynakları keçi yetiştiriciliği ve zeytincilik zarar görüyor.
Taş ocakları da başlıca tarımsal gelir kaynakları üstünde yıkıcı, bozucu etkiler yaratıyor.
Yellicebelen Dağı mevkiinde 4500 ton/yıl kapasiteli bir mermer ocağı 50 bin ton/yıl kapasite artırımı ve 500 bin ton/yıl kapasiteli kırma-eleme tesisi ile 29 hektarlık alana genişletilmeye çalışılıyor. Bu bir doğa katliamı.
Gerence Körfezi’nden başlayarak Badembükü’ne uzanan kıyı şeridinde karaya yasal sınırları ihlal edecek kadar yakın mesafede pek çok balık çiftliği var. Koyları kapatan balık çiftlikleri, oluşturdukları kimyasal ve görsel kirlilikle koruma altında olan Akdeniz foklarına, deniz çayırlarına, kıyı balıkçılığına verdikleri zararla çevre ve sosyal yaşam katliamının sorumluları.
Balık çiftliklerinin denizlerdeki genişlemesi sadece son 8 ayda 400 bin metrekareyi buldu.
İki tesis için ÇED süreci devam ediyor.
Salman Köyü önünde kurulması planlanan tesisin kaplayacağı deniz alanı 75 bin metrekare.

***

Bu yıkıcı yatırımlara izin verilmemesi, durdurulması için Karaburun halkı uzunca bir süredir elinden geleni ardına koymuyor.
Şimdi top hükümette.
Daha fazla oyalamayıp Karaburun yarımadasının bütün olarak koruma şemsiyesi altına alınmasını sağlamalı.
Bu, miras niteliğinde varlıkların ve yarımadanın kadim kültürünün sürdürülebilmesi için acil, yaşamsal önemi olan bir konu.

Yazarın Tüm Yazıları