Paylaş
Galiba bu Hunter’larla erkeklerin kimyası tutmuyor bir türlü.
Sedat Ergin Milliyet’in yayın yönetmeniyken ve ben de orada çalışırken bir gün işe Hunter çizmelerle gitmiştim. Sedat Bey beni gördüğünde “Bu itfaiyeci çizmeleri de ne? Bunlarla gözüme görünme” demişti. şakayla karışıktı ama bir denemede daha bulunmuş, benzer tepki alınca Hunter’larla vedalaşmıştım.
Fakat yine de severim Hunter’ları. Bana estetik gelir; hele de Ugg’larla kıyasladığımda.
Bir de belki geleneğe saygıdan...
Hunter’lar birçok moda ikonundan çok daha köklü, ciddi bir mirasa sahip.
Bu çizmeler 1800’lerin başından beri bizim olmasa da ıngilizlerin hayatında. Hunter kategorinin adı oldu artık, bunlar Wellington çizme aslında. Adını da bu çizmelerin deri versiyonunu ilk yaptıran Wellington Dükü’nden alıyor. Sonra 1800’lerin ortalarında Henry Lee Norris adlı Amerikalı girişimci bunları plastikten ürettirmeyi akıl ediyor. ıskoçya’ya geliyor ve The North British Rubber Company adlı şirketi kuruyor.
EN DEMOKRATıK AYAKKABI
Plastik çizmelere talep I. Dünya Savaşı’yla birlikte tavan yapıyor. Harp Dairesi askerlerin suyla kaplı siperlerde giymesi için Norris’ten sağlam plastik çizmeler yapmasını istiyor. Ordu için 1,185,036 çift plastik çizme üretiliyor. Talep II. Dünya Savaşı’nda da sürüyor. O zamandan bu zamana şirket çok kez el değiştiriyor, isim değiştiriyor ama “Hunter”lar baki kalıyor.
Jean nasıl pantolonların en demokratıysa Hunter’lar da ayakkabıların en demokratı. ıngiltere Kraliçesi, Madonna ve Kate Moss, Hunter paydasında buluşuyor mesela. Çiftçiler de giyiyor bunları, rock yıldızları da...
Bundan birkaç yıl önce birçoklarının bahçıvan, itfaiyeci veya balıkçı çizmesi diye tarif ettiği Hunter’lar modada patladı. Gerçek Hunter’ları üreten şirketin geliri 5.5 milyon pound’dan 8 milyon pound’a yükseldi. Markalar bunların ucuzlarını, renklilerini, uyduruklarını üretti. Bu modanın yükselişinde müzik festivali giyiminin sokağa düşmesinin de, bu festivallere giden ünlülerin Hunter giymesinin de payı büyük.
Yani Cengiz, Hunter’lar geçici bir heves değil. Çakmalarının devri kapandı bile ama Hunter’lar bizden önce de vardı, bizden sonra da olacak. Alışmaktan başka çare yok.
Twitter’ın faydaları
Çoğumuz Muş’un Bulanık ilçesinin adını daha önce DTP’nin kapatılmasını protesto eden göstericilerin kepenk indirmeyen esnafa saldırısıyla duydu. şimdi bu ilçenin adını hayırlı bir iş vesilesiyle bir kez daha anıyoruz. Hayırlı işe sosyal paylaşım ağı Twitter vesile oldu.
Gazetelerde de yer alan ateşli tartışmaların, atışmaların arasında Twitter’da kendiliğinden bir yardım kampanyası doğdu. Dünyayı bilmem ama galiba Türkiye’de Twitter orijinli ilk sosyal sorumluluk projesi bu. Bu proje için ünlü-ünsüz insanlar, gazeteciler ve şirketler, pek çok kişi bir araya geldi.
Her şey, Twitter’da karo555 lakaplı Samsunlu Türkçe öğretmeni Mehmet Ekiz’in Muş-Bulanık’taki Kırkgöze ılköğretim Okulu’nun kütüphanesi için kitap toplama çabasıyla başladı. Öğretmenin çırpınışları Demet Sağıroğlu, Ahmet Hakan, Seray Sever, Birol Güven, Selim Çiprut, Gülben Ergen, Mehmet Coşkundeniz, Tuna Kiremitçi, Twittmagazin ve Twitt_Sozluk’ün dikkatini çekti.
Sürekli yardım çağrısı yapılır ve herkes bu kampanyayla ilgili mesajlar atarken bizim gazeteden Demet Cengiz Bilgin (@demetce) kampanyanın omurgası oldu.
Demet, Aras Kargo’nun ıstanbul’dan üç, Ankara ve ızmir’den ikişer şubesinden bu okula ücretsiz kitap ve yardım malzemesi gönderilmesini sağladı. Hatta her kitabın içine notlar yazıp Hürriyet’e, Demet’e koliler getirenler bile oldu. Demet ayrıca Kızılay ile konuşup okula yardım yapmalarını sağladı.
Ahmet Hakan okula fotokopi makinesi göndermeye yeltendi; bunu duyan görüntüleme teknolojileri şirketi Konica Minolta “Fotokopi makinesini biz gönderelim” dedi. Böyle olunca Ahmet Hakan da fotokopi makinesinin bedeli tutarında kırtasiye malzemesi almaya karar verdi. Gülben Ergen çocuklara kılık kıyafet yollayacakmış.
Siz de kampanyaya katkıda bulunmak istiyorsanız Twitter’da @demetce ile iletişime geçebilir, gönlünüzden kopan bir şeyleri bağışlayabilirsiniz.
Paylaş