Paylaş
Bosna’nın tepelerine yaslanmış Foça, karanlık bir geçmişe sahip.
“Annelerin ve çocukların götürülmemek için yalvarışları hâlâ kulaklarımda” diyor 53 yaşındaki Enisa Salçinoviç.
Bu kadının başına gelenler dehşet verici. Onun hikayesi, vahşetin sonlanmasından çok uzun süre sonra bile savaş travmasının mağdurun peşini nasıl bırakmadığına örnek.
Enisa, yazlarını nehir kıyısında geçirdiği Foça’da büyüyor. Sosyal hizmet eğitimi alıyor, çocukluk arkadaşıyla evleniyor, iki kızları oluyor.
Kocasını şu sözlerle anlatıyor: “Gece gündüz gülen bir adamdı. Çok mutluydu.” Eski aile fotoğraflarına bakarken “Yaklaşmakta olan felaketi hayal bile edemezdim” diyor.
Farklı etnik grupların birlikte huzur içinde komşu olarak yaşadıkları Foça’nın Bosna’nın diğer yerlerindeki şiddetten etkilenebileceğini tahmin etmiyorlar o sırada.
Fakat silahlı çatışma başlayınca komşu komşuya düşman kesiliyor. Enisa’nın dünyası paramparça oluyor. Kocası, sokak savaşına katılıyor. Enisa da kızlarıyla hastaneye sığınıyor. 10 gün sonra kocası yakalanıyor ve hapishanede tutuluyor.
Bir ay sonra kocasını görebiliyor. Sadece 5 dakika görüşmeye izin var: “Kulağıma eğilip şehirden kaçmamızı söyledi. Ama gardiyan uzaklaşmasını söyleyerek saate döndü ve tam 5 dakika tuttu.”
Bu son görüşmeleri oluyor. Bu arada Foça’da çoğunluğu Müslüman kadınlar ve neredeyse 12 yaşında kız çocukları toplanarak tepelerdeki evlerde hapsediliyor, toplu tecavüze uğruyor. Yüzlercesi de Partizan’da göz altına alınıyor. Savaştan önce spor salonu olan Partizan artık askerlerin gece gündüz gelip kurbanlarını seçtikleri bir tecavüz kampı.
O sırada Enisa ile çocukları bir apartman dairesinde gizleniyor.
Kocasının birlikte çalıştığı ve o sırada Sırp askeri olan bir adam düzenli olarak eve gelip, Enisa’nın anne babası yan odadayken ona tecavüz ediyor. Enisa gözyaşları içinde anlatıyor: “Ailen ve çocukların orada ne olduğunu biliyorlar. Çok utanç vericiydi.” Bir gün asker Enisa’yı tutup Partizan’a götürüyor.
Orada görüp ve işittikleri hâlâ canını yakıyor. Bir düzine askerin önlerinde diğerlerine tecavüz etmesi...
Enisa’nın tecavüzcüsü bir gece tüfek taşıyan erkek kardeşi ile geliyor. Erkek kardeşi Enisa’nın hastaneden çalışma arkadaşı.
Enisa’yı dış kapıya kadar itekliyor, eğilip şunları söylüyor: “Sana borçluyum. Savaştan önce hep bana yardımcı oldun.”
Ardından, Enisa’ya koşmasını söylüyor. O da karanlığa doğru koşuyor. Enisa ve kızları, 1992’de Karadağ sınırını geçmeyi başarıyor. 7 yıl boyunca Saraybosna’ya yerleşene kadar mülteci olarak yaşıyorlar. Bugün iki odalı bir dairede hayatlarını sürdürüyorlar. Enisa mutfakta uyuyor.
Onun gibi, Müslü-man nüfusun büyük bölümü Foça’ya dönmüyor. Enisa kocasını gömene kadar huzur bulmayacağını söylüyor. Duyduğuna göre kocasının cansız bedeni Enisa’nın küçükken oynadığı nehre atılmış.
“İçimizdeki her şeyi öldürmek için ellerinden geleni yaptılarsa da, bende hiçbir şeyi öldüremediler” diyor Enisa, “Yürüyebildiğim sürece sendelemeyeceğim. Azimle devam edeceğim.”
Paylaş