Paylaş
Turlardan takip edildiği kadarıyla Türkiye’den Avrupa’daki müzik festivallerine gitmek isteyenlerin sayısı hızla artmaya başladı.
En çok tercih edilen festival Sziget, çünkü festivalin burada bir temsilciliği var ve ciddi tanıtım çalışmaları yapılıyor. Sziget tecrübesini yaşayanlar, döndüklerinde eşe dosta anlatıp kulaktan kulağa yayma stratejisine katkıda bulunuyor.
Sziget dışında en çok ilgi duyulan festivaller arasında Primavera Sound yer alıyor. Alternatif rock sevenler daha çok Primavera, Roskilde, Rockwerter gibi festivallerin yolunu tutuyorlar.
Elektronik müzik meraklıları Miami Music Conference, Kazantip (Burada biraz güzel kadın faktörü de var) ve kale içerisinde yer alan Exit Festivali’ne gidiyorlar. Biraz uzun yol yapmayı göze alanlar Coachella ve çöl ortasında düzenlenen Burning Man festivalleri için ABD’ye uçuyor.
Heavy metal ve hard rock’çıların tercihi Download Festivali iken, “hem deniz ve güneş tatili olsun hem de grupları dinleyelim” diyenler Benicassim Festivali’ne kendilerini atıyorlar.
İşin içine biraz da kültür sanatı dahil etme peşinde olanlar Sonar’a, butik festival meraklıları Bestival, The Big Chill ve Latitude’a gidiyorlar. Latitude Festivali’nde şiir okuma seansları ve kabareler bile yapılıyor.
Yolu gözünde gerçekten büyütmeyenlerin tercihi ise Japonya’da dağların üzerinde gerçekleştirilen Fuji Rock Festivale. Sziget’in Türkiye temsilcisi Yonca Temizocak Baras, “Festival turizminin artması ile her festival kendini ön plana çıkaracak özelliklerle festivalseverleri tavlıyor” diyor. Bazısının yeri çok iyiyken, diğerinin büyüklüğü, müzik çeşitliliği, belirli müzik tarzı, kapsadığı etkinlikler veya şehre yakınlığı önem kazanabiliyor.
Bu yazın favori festivalleri hangileri derseniz...
Sziget, Benicassim, Exit, Roskilde, yeni ünlenmeye başlayan Hırvatistan’daki Inmusic, eylül sonunda Brezilya’da düzenlenecek Rock in Rio, İngiltere’deki The Isle of Wight ve Polonya’daki Open’er...
Yurtdışındaki festivallerin farkı
Türkiye’den sıklıkla yurtdışındaki festivallere giden DJ Bisousbelle, Radikal yazarı Kaan Sezyum ve Milliyet’in müzik yazarı Mehmet Tez’e tecrübelerini sordum. Neler anlattılar derseniz... Bir kere Tez diyor ki: “Yurtdışındaki festivallere sanatçı kadrosu daha iyi olduğu için gidiyorum. Yeni bir yer de görmüş oluyorum. Bir taşla iki kuş.”
DJ Bisousbelle müzik sektöründe çalışırken kendini eğitmek için, ufkunu açmak için yurtdışındaki festivallere gittiğini, yeni trendleri araştırdığını söylüyor.
Sezyum, en çok buralardaki ortamlardan etkilendiğini söylüyor ve ekliyor: “Festival ortamı dedikleri şey, insanların birbirlerinin kıçı başı değil, müzik peşinden koşması durumu. Kimse kimseyi taciz etmiyor, arkadaşlıklar bile daha samimi oluyor. Ayrıca jandarma dolaşmıyor, polis kimseyi şunu içtin, bunu içtin diye rahatsız etmiyor ve ses kalitesi daha iyi.”
Tez ise yurtdışındaki festivallerde katılımcıların müziği ve eğlenceyi daha çok sevdiğini, insanların kendilerini bırakıp coşabildiğini düşünüyor: “Burada biraz daha kasıntıyız biz. Görme değil, gösterme festivali bizimkiler. Dışarıda bilet fiyatları daha pahalı ama insan üç gün boyunca o yıl kim popülerse onu izliyor. Bazı festivallerde 50’ye yakın sahne oluyor. Türkiye’de en fazla iki ya da üç sahne olur, 20 tane de grup. Sırf Coachella Festivali’ne 100’den fazla isim katılıyor. Bilet fiyatı da ona göre olacak tabii...”
Paylaş