Paylaş
Ülkenin ekonomik anlamda geleceğini düşünenler de fosil yakıtlarla araya mesafe koymamanın ülkemizin enerjide dışa bağımlılığını artıracağı ve sürdürülebilir kalkınma yakalanamayacağı görüşündeler.
Çok haklılar.
Rüzgara ve güneşe yönelmeliyiz, doğru. Ancak bunu yaparken gözetilmesi gereken şeyler var. Ve bizde pek gözetilmiyor.
Karaburun’da RES’lere (Rüzgar Enerji Santralı) karşı yerel halk uzun zamandır mücadele veriyor mesela. Yarımadanın dört bir yanı, RES yatırımları, taşocakları, balık çiftlikleri tarafından kuşatılmış halde ve halkın yaşam alanı büyük bir baskı altında. Rüzgar türbinleri insanların evlerinin dibine yapılıyor ve yaşam kalitelerini sıfırlıyor. Bu anlamda hukuki mücadele sürüyor.
Şimdi de Çeşme halkı benzer bir mücadele içinde. Alaçatı’daki Germiyan Köyü’ne ait doğal SİT alanına yerel halkın tarlaları istimlak edilerek, dönüm dönüm kamu arazileri 49 yıllığına şeffaf olmayan yöntemlerle apar topar devredilerek, yerleşim yerlerine 700 metre mesafede (ki en az 2 kilometre olması gerekir) 6 adet yeni rüzgar türbini yapılmaya başlandı.
İş antidemokratik biçimde ilerliyor.
Misal, oranın yerlisi bir aile bir sabah uyandığında görüyor ki bir dozer arazilerinin ortasında yol açıyor. Kendilerine hiçbir resmi bildirim yapılmış olmamasına rağmen. Kimisinin toprağına resmi kayıtlar tamamlanmadan el konuluyor vs.
Bu RES projesinin yapıldığı alan çevre düzeni planında ormanlık bölgede, 2. derece arkeolojik ve doğal SİT alanı kapsamında. Tarım arazileri, zeytinlikler ve yeraltı suları projeden olumsuz etkilenecek.
Proje, başta imar mevzuatına, Anayasa’nın 17’nci ve 56’ncı maddelerine, kanunların ve uluslararası sözleşmelerin tümüne de aykırı.
Yerel halk Çeşme yarımadasının merkezinde, yaşam alanlarında RES istemiyor.
Biliyorlar ki, bu proje olduğu yerde sürerse doğal alanları tahrip olacak. Endemik türler barındıran flora ve faunaları zarar görecek. Vertigo, kulak çınlaması, duyma bozukluğu gibi sağlık sorunları yaşayacaklar. Gürültü kirliliğine maruz kalacaklar.
Yerel ekonomiye hiç katkısı olmayan, buna rağmen çok büyük alanları kapsayan projeler için verimli topraklarına el konulması yerine doğal değerleriyle ekonomik çeşitlilik yaratılmasını ve sürdürülebilir bir kalkınma sağlanmasını arzu ediyorlar.
Yenilenebilir enerji projelerinin yarımadanın dışında yapılmasını istiyorlar.
Talepleri net: RES projelerinin lisanslarını EPDK’nın iptal etmesi; devam eden inşaatların derhal durdurulması.
Kimse size RES yapmayın demiyor. Aksine, yapın. Ama gidip insanların yaşam alanlarının dibine, SİT alanlarına yapmayın. Süreci de demokratik ve yasalara uygun işletin.
Paylaş