Paylaş
Bizim hikâyemiz bu.
Hikâyenin yeni bölümünde iyiler, Antalya’daki tarihi ve doğal öneme sahip Phaselis’i kötülerin talanından kurtarmaya çalışıyor.
Phaselis, Olimpos Milli Parkı içinde, 10’da biri
1. derece sit alanı.
Otoritenin kankilerinden biri burada inşaat yapacak. 280 odalı, 3 yüzme havuzlu, 6 tenis kortlu, otoparklı. Şatafatlı barok özentisi bir şey olacağını kestirmek zor değil.
Orman Bakanlığı alanın 49 yıllığına tahsisine “Olur” dedi.
Aralarında Çevre Mühendisleri Odası’nın da bulunduğu meslek odaları, STK’lar ve yurttaşlar iki ayrı dava açtı. İlk dava bu “Olur”un iptali ve yürütmenin durdurulması için.
İkinci davanın konusu ise ÇED raporu. Artık ülkemizde inşaatların önünü açmak için sıradan bir faaliyete dönen “ÇED’den muaf tutma” ayrıcalığı bu projeye de nasip oldu. Bu dava, “ÇED gerekli değildir” kararının iptali için.
*
Hikâye yine buram buram hukuksuzluk kokuyor. Süreç yine tersten işletilmiş. Önce alan tahsis edilmiş, sonradan şirket gerekli evrakları toparlamış, imar planları yapılmış. Kanun “Milli parkların gelişme planları kesinleşmeden izin verilemez” derken, burada gelişim planı tahsis sonrasında hazırlanmış.
*
Burası, uluslararası sözleşmelerle korunan tarihi Antik Phaselis kentinin hemen arkasında, arkeolojik alanla iç içe. 2012’de tarihi sit özelliği genişletildi ve 20 bin metrekare daha sit ilan edildi. Alanın tamamının sit olması talebi üzerine arkeolojik özelliğinin yeniden araştırılmasına karar verildi. Koruma kurulu incelemelerine devam ederken, gidip alanı otelci kankilerine tahsis ediyorlar. Pes.
Ne kadar bedelle tahsis edildiği de defalarca soruldu ama dudaklar mühürlü, yanıt yok.
*
Kanun “ancak kamu yararı ve zaruret olması halinde” devlet ormanlarının tahsisinin mümkün olduğunu söyler.
Buraya kortlu-havuzlu otel kondurmanın nasıl bir zaruretten kaynaklandığını sorsak, tek cevap “rant” olurdu.
Milli park statüsündeki bir ormanlık alana otel yapamazsınız. Kanun izin vermez.
180 dönümlük parselin 20 dönümü sit. Bu 20 dönümlük kısmın tahsisi iptal edilerek 160 dönüm üzerinden yapılaşma emsali belirlenmesi gerekirken...
Koruma amaçlı imar planı yapılmadığı için, 180 dönümün tamamının tahsisi sayesinde inşaatı yapacak firma fazla emsal kazanarak haksız rant sağlayacak.
*
Antik kentin dibine, yine kanuna aykırı şekilde geçiş alanı bile bırakmadan otel dikmeye kalkıyorlar ama nedense ÇED’e gerek duymuyorlar. Bunu Antalya İl Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü’ne sundukları uyduruk proje tanıtım dosyasına bakıp anlayabiliriz.
Kaç ağaç kesileceğine dair bilgi yok.
19 bin metreküp (3 bin ton) hafriyatın arazinin neresinden çıkarılacağı, nasıl depolanacağı yok.
180 dönümlük orman alanında yapılacak kazılarda doğal alanın tahribatı, hangi canlıların zarar göreceği, flora ve faunaya etkilerinin neler olacağı, bu etkilerin engellenmesi için ne gibi önlemler alınacağı hakkında en ufak bir açıklama yok.
İnşaat aşamasına dair gerçekçi veriler yok.
Kullanılan rüzgâr modelleme yönteminin geçerliliği yok.
İnşaat sırasında 150 personelin çalışacağı bölgede şantiye kurulup kurulmayacağının bilgisi yok.
Yok da yok.
Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nün bu dosyaya bakıp verdiği “ÇED gerekli değildir” kararı mutlaka sorgulanmalı. Ya da biliyoruz zaten, Mustafa amcagiller hesabı.
*
Aslında aktörler değişiyor, dekorlar değişiyor ama hikâye hep aynı.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile çevre mevzuatının sorunlara çözüm üretmekten fersah fersah uzaklaştığı, daha ziyade rant çevrelerinin işini kolaylaştıracak çalışmalar yaptığı gün gibi ortada.
Her gün önünü açtıkları bir saçmalık ile doğal, tarihi, kültürel zenginlikleri barındıran yerleri toplumdan koparıyor, özel mülkiyete tabi tutuyor ve halkın bu alanlara erişimini engelliyorlar.
Bu yüzden, tarihi ve doğal sit alanlarına yapılması öngörülen projeler tez elden durdurulmalı.
Phaselis kurtulmalı.
Paylaş