Paylaş
Alabildiğine özgür hissediyordum.
Birilerinin beni belli kalıplara sokmaya çalıştığı yaşlar geride kalmıştı.
Artık hayatıma paşa gönlüm nasıl isterse öyle şekil verecektim.
Ve bunu kimse benim için yapamayacaktı.
Hayat benim hayatımdı, hamuru dilediğimce yoğuracaktım.
Kendi seçtiğim hayatı, sadece kendi değerlerime göre, kendi ölçülerimde yaşayacaktım.
Ve komik ama...
Dünyanın bana borçlu olduğunu düşünüyordum.
Düşünmüyordum aslında, bundan emindim.
Dünya madem beni kucağına almıştı, beni koruyup kollayacaktı.
O borcu ondan tahsil edecektim.
Saf salak bir tiptim işte.
* * *
Ben 22 yaşındayken...
Dünyayı adil bir yer sanıyordum.
Herkes hak ettiğini yaşar sanıyordum.
Sonunda hep iyiler kazanır, kötülükler kazınır sanıyordum.
Trajedilerin geçmişte kaldığını sanıyordum.
Kendimi kandırıyordum.
Benim dünyamda...
Her şey er geç tatlıya bağlanırdı.
Küsler barışır...
Gözyaşları kalpleri yumuşatır...
İyilik eden iyilik bulurdu.
Saf salak bir tiptim işte.
* * *
Ben 22 yaşındayken şüphem yoktu...
Bir gün sınırlar kalkacak...
Dünyaya para hükmetmeyecek...
İnsanlar egolarından kurtulacak...
Güç arzulanmayacak...
İhtiraslara ket vurulacak...
Herkes birbirini kollayacak...
Birbirinin elinden tutacaktı.
Saf salak bir tiptim işte.
* * *
Hatay’da yaşamını yitiren Ahmet Atakan 22 yaşındaydı.
22 yaşın romantizmiyle kendini çatışmanın ortasına attı.
Her 22 yaşındaki genç gibi özgürlük hayalleri kuruyordu.
Facebook sayfasına “Özgürlük şafak vakti gibidir. Kimileri gelmesini beklerken uyur ama kimileri de uyanık kalır” diye yazmıştı.
O uyanık kalmayı seçti.
Uyanık kalıp özgürlüğü adına elini taşın altına koymayı.
22 yaşında biri ne tam çocuktur artık ne de tam yetişkin. Kabına sığmaz, tutmaya kalksanız tutamazsınız.
Ama saftır da...
Kirlenmemişliğiyle samimiyeti sezer.
Samimiyeti hissetse, güvense kendini ateşe atmaz.
Ahmet “Yaşamak onurunla, namusunla, ulusal kimliğinle, halkınla yaşamaktır” dedi.
Böyle bir yaşam hayalini gerçeğe dönüştürmek isterken...
Canından oldu.
İster kafasına kapsül gelmiş olsun, isterse de düşmüş olsun...
Sorumluları ortada.
Milletin gazını almak yerine çatışma ortamını körükleyenler, ipleri gerenler ortada.
Ahmet gitti, biz hâlâ buradayız.
Dünya bize değil, ona borçlu.
Tahsilatı kim yapacak bilinmez.
Paylaş