Paylaş
Elimizdeki akıllı telefonlar, tabletler veya kucağımızdaki dizüstü bilgisayarla aklımızdan geçen herhangi bir soruya yanıt bulamamak artık bizler için söz konusu değil. Soru her ne olursa olsun...
Dünyanın keşfedilmemiş yeri kalmamış olsa da, teknolojinin her yere aynı hızla ulaşmadığını söyleyebiliriz. Biz şehirlerdeki hayatımızda 21’inci yüzyılı yaşasak da hâlâ Ortaçağ koşullarının hüküm sürdüğü çokça yer var.
Ve dünyanın bu ücra köşelerinde, basit bir soruya bile yanıt bulmak o kadar kolay değil. Oralarda, sanayileşmemiş şehirler veya kırsalda “Google’lamak” diye bir tabir yok.
Tam da bu nedenle Kaliforniyalı sivil toplum örgütü Open Mind bu bilgi boşluğunu “Soru Kutusu” ile doldurmayı amaçlıyor.
Bu basit “dahili telefon sistemi”nde sabit bir ahize bulunuyor ve çalışması için sadece cep telefonu kapsamı gerekiyor. İsteyen herkes bir düğmeye basarak bir soru sorabiliyor. Düğmeye bastığınızda karşınıza bir operatör çıkıyor. Yerel dili konuşan operatöre sorunuzu soruyorsunuz, o da internete ya da bilgisayarının veri tabanına girerek sorunun cevabını arıyor.
Bu, kırsal nüfusa güvenilir bilgi ve kaynak temin etmek için basit ama etkili bir yol.
Soru Kutuları’nın sayısı Haiti, Hindistan, Güney Afrika, Malawi, Kenya ve Sierra Leone’de giderek artıyor. Fonu sağlayanlar ise Grameen Vakfı ile Bill ve Melinda Gates Vakfı.
Soru Kutusu’nun bir sonraki neslinde güneş panelleri bulunacak ve böylelikle yerel ihtiyaca göre kolaylıkla yeri değiştirilip programlanabilecek.
Keşke birileri de bizde benzer bir uygulama başlatsa. Teknolojilere ayak uydurmada hızımıza yetişilemese de hâlâ Türkiye’nin pek çok yeri geçtiğimiz yüzyıldan kalma, hâlâ birçok yerde cehalet diz boyu. Hâlâ insanların kafasında çok basit konularla ilgili bile tonlarca soru var.
İş köylere bir kutu takmaya bakar.
Hain
Milliyet’te Gürkan Akgüneş yazmış. Geçtiğimiz günlerde Küçükçekmece Belediyesi’nin düzenlediği bir etkinlikte yazar Sema Maraşlı “Mutlu Bir Evlilik Emek İster” başlıklı bir söyleşide evlilik ve kadın-erkek ilişkileri hakkında konuşmuş.
Maraşlı’nın sözlerinden cımbızlayacak olursak:
“Kadınlar erkeklerin üstünlüğünü kabul etsin.”
“Kadından otorite olmaz.”
“Kadınlar okuyan kız çocuklarını bile elinde mesleğin olsun, kendine güven, eşine muhtaç olma diye yönlendiriyor. Bu bilinçle yetişen kızların ileride evlilikleri yürümüyor.”
Maraşlı, aile yapısında en büyük bozulmanın kadının erkekleşmesi olduğunu savunmuş. Aslında farkında değil ki erkekleşmiş olan kendisi.
Hayata, evliliğe, aileye ve kadına erkek gözüyle bakan kendisi.
Erkek öğretisini içselleştirmiş olan, kadını ezip ikinci sınıf görme taraftarı olan, bu dünyayı erkeğe cennet, kadına cehennem kılan zihniyete sahip olan kendisi.
Kadın kadının kurdu derler.
Bazen doğru galiba.
İşte aramızdaki hain.
Paylaş