Paylaş
Yeniden gündeme getirmek şart oldu; zira değişen bir şey yok.
Son dönemde dört elden Osmanlı ruhunu canlandırıyoruz ya...
Keşke bu vesileyle Belgrad Ormanı’na vaktiyle Osmanlı’nın verdiği değerin yarısını verebilsek.
1817’de Belgrad Ormanı 70’i süvari 130’u piyade 200 askerle korunuyordu.
Bugünkü durum ise içler acısı. Bırakın korumayı, imara açılma tehlikesiyle karşı karşıya.
Orman 1840’ta 12 bin hektardı. Bugün ise 5524 hektar.
Zamanla yok olacağı korkusuyla Belgrad, 1950’de Tarım Bakanlığı’nın talebi üzerine “muhafaza ormanı” statüsünü kazandı.
Artık en üst düzeyde korunacaktı; tek bir ağaç kesmek bile yasaktı.
Geçtiğimiz yıl ise Belgrad Ormanı’nın ortasında yer alan ve özellikle tarihi bentler çevresindeki 1500 hektar -Mehmet Akif Ersoy, Kömürcübent, Kirazlıbent, F. Rıfkı Atay, Bentler, Neşetsuyu, Irmak, Fatih Çeşmesi ve Ayvat Bendi isimli 9 alan- “tabiat parkı”na dönüştürülerek “koruma statüsü” düşürüldü.
Türkiye’deki mesire yerlerinin bilimsel ölçütlere uygun olmayan tabiat parkına dönüştürülme sürecinden Belgrad Ormanı da ziyadesiyle etkilendi.
Halk, STK’lar ve basın çokça Belgrad Ormanı’nın “muhafaza ormanı” statüsünün geri verilmesi için yetkililere çağrı yaptı.
Ama değişen bir şey olmadı.
Belgrad Ormanı’nın daha büyük bir bölümünün tabiat parkı olarak ayrılmasına yönelik tartışmalar da hâlâ güncelliğini koruyor. Bir süredir gündemde, “muğlak” tanımlamaları nedeniyle eleştirilen Tabiatı ve Biyoçeşitliliği Koruma Kanunu var.
Plansız gelişmenin getirdiği yoğun stres...
Rekreasyon ve av üretme alanlarındaki koruma ve kullanım dengesinin göz ardı edilmesi...
Belgrad’ı yordu, yoruyor.
Ormanda bulunan dinlenme yerlerindeki ağaçların yüzde 60’ı hasta, ileride bu alanlar ağaç ve yeşil dokudan yoksun çıplak alanlar haline gelebilir.
Hidrolojik denge bozuluyor, yaşlı meşelerde tepe kurumaları meydana geliyor.
Tüm bunların yanı sıra “yetki karmaşası” da Belgrad Ormanı’nı tehlikelere karşı savunmasız bırakıyor.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın 644 sayılı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamesi ile bu kararnameye dayalı olarak hazırlanan Korunan Alanlarda Yapılacak Planlara Dair Yönetmelik, korunan alanların planlanmasıyla ilgili bir yetki karmaşasına yol açtı.
Yönetmelikte adı geçen korunan alanlarının önemli bir bölümünün yönetiminden Orman ve Su İşleri Bakanlığı hizmet birimlerinden “Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü” sorumlu olduğu halde, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ülkedeki korunan alanların tümünün planlamasını kapsayan bir yönetmelikle yetkileri üstünde topladı.
Yani “muhafaza ormanı” mutlak koruma altındayken, tabiat parkı statüsü ormanı inşaat sahasına çevrilebilir.
Tamamı “muhafaza ormanı” statüsünde olduğu yıllarda bile gerektiği gibi korunamayan Belgrad, son düzenlemeler ve gündemdeki yeni kanun tasarısıyla daha savunmasız duruma geldi.
İşte bu yüzden, Çekül Vakfı ile İ.Ü. Orman Fakültesi Belgrad Ormanı’nın karşı karşıya olduğu geri dönülmez tehditlere dikkat çekmek üzere “Belgrad İçin Hareket” kampanyasını başlattı.
Bu kampanyanın hedefi Belgrad’ın “muhafaza ormanı” statüsünde kalması.
Ama İstanbul’un yaşam kaynaklarından olan bu ormanın sorunları burada bitmiyor.
Devam edeceğiz.
Paylaş