Bugüne kadar doğru bildiğimiz her şey çöktü; tarih kitapları sil baştan yazıldı. Hâlâ yazılıyor.
Daha dünya bu keşif meselesini hazmedemeden, bu sefer de Bilim Bakanımız çıktı ve “Dünyanın küre olduğunu Müslümanlar keşfetti” dedi.
Bu ara meşguliyetimiz Müslümanların buluşları. Art arda gelen açıklamaların manası veya amacı nedir bilemiyorum ama çorbada tuzum olsun istiyorum...
Müslüman buluşlarını sizinle paylaşıyorum.
*
Demiyorum ki büyümeyelim...
Bu şekilde büyümeyelim. Başka bir yol bulalım.
Öyle bir yol olsun ki bu, büyüme ile aynı cümle içinde hak, hukuk ve özgürlük sözcükleri de geçsin.
Sıklıkla adından “Nobel alacak” diye bahsedilen, Massachusetts Institute of Technology İktisat Bölümü’nden Prof. Daron Acemoğlu’na aklımdaki soruları sordum.
“Kadın ile erkek eşitliği fıtrata terstir. Kadınlara komünist rejimlerde olduğu gibi erkeklerin yaptığı her işi yaptıramazsınız. Eline ver kazmayı küreği çalışsın; olmaz. Onun narin yapısına ters düşer.”
Acaba Sayın Cumhurbaşkanı Suha Arın’ın “Tahtacı Fatma” belgeselini izlemiş midir?
70’lerin sonunda Toroslardaki ormanlarda ağaç kesme ve budama işçiliği yapan köylülerin koşullarının bugün daha da kötüleştiğinin farkında mıdır? Kadınların bedensel özellikler, özel beslenme ve barınma koşulları gerektiren ağaç kesme, tomruklama işlerinde çalıştığını, üstelik bir de ormanlardaki derme çatma barınaklarında çocuk bakma, yemek hazırlama, temizlik gibi ‘kadınlığın fıtratında’ olan işleri de yaptıklarını biliyor mudur?
İşçi bile sayılmadıklarından, sendikalarda örgütlenemediklerinden, sosyal güvenlik haklarından yararlanamadıklarından haberdar mıdır?
Memleketinde çağdaş köle kadınlar olduğu bilgisi dahilinde midir?
*
Yırca’da termik santral yapımı için Kolin İnşaat tarafından 6 bin zeytin ağacının kesilmesine tepkisi yüksek perdeden bir “Nasıl kıydın ya!” şeklinde çıktı.
Darıca’da zeytin ağaçlarını söken bir adamdan 6 zeytin satın alıp ceviz bahçesine diktiğini, hepsinin tuttuğunu anlattı. O da doğayı seven bir insandı, sözleri bunun kanıtı olmalıydı.
Ama işte davranışlar sözlerden daha yüksek sesle konuşur. O yüzden birinin dediklerine değil, yaptıklarına bakmalı hep hayatta.
Dedim ya, daha bu sözlerin üzerinden 3 gün geçti.
Sözler hala evrende yankılanırken pat, yeni ÇED Yönetmeliği önümüze düştü. Eski yönetmeliği değiştiren aynı Çevre Bakanı’nın başında bulunduğu Çevre ve Şehircilik Bakanlığı.
Yeni yönetmelik ormanlık alanların türlü tesislere dönüştürülmesinin önünü açıyor.
6 bin zeytin ağacının kıyımına “Nasıl kıydın ya!” diye isyan eden Bakan şimdi kendi elleriyle değil 6 bin, onbinlerce ağacın cesedinin önünü açıyor.
Böyle perhiz, böyle lahana turşusu.
Yine de, yoksul kadınların yaşadığı türde zorlukları üst basamaklardaki kadınların pek çoğunun yaşadığı söylenemez.
Yani en basitinden, namus bahanesiyle ya da boşanmak istedi diye kocası tarafından öldürülen kaç zengin kadın biliyorsunuz?
Vardır mutlaka ama yoksullara oranla çok daha az.
Özgür kadınların hayatında hükümetin kadın politikalarının şimdilik ölümcül bir etkisi yok. Cinsiyet veya maaş eşitsizliğinden söz etmiyorum; onlar hükümetlerden bağımsız olarak demirbaşlarımızdan.
Kastettiğim şu...
Özgür yetişmiş bir kadının bu saatten sonra ne beyni yıkanır ne de bu kadın kendine toplumun muhafazakâr yapısına göre format atar.
O nedenle din soslu muhafazakâr politikalar ekonomik özgürlüğüne sahip kadınların sinirlerini bozsa da, pratikte hayatlarını ciddi şekilde etkilemiyor.
Şuursuzca kendini Victoria dönemi İngiltere’si gibi bir şey sanıyor.
O dönem İngiltere’de sanayi devrimi yükselmiş ve imparatorluk zirve yapmıştı.
Ekonomik üstünlük, denizlerde hegemonya...
Kurumları ve parası düşman çatlatan cinste; istikrar, ilerleme tavan...
Evet, Yeni Türkiye ‘mış gibi’ yapıyor; Almanların kıskançlıktan çatladığı masalları falan anlatılıyor.
Ama bu algı pompalarından azade olanlar farkındadır ki...
Ekonomimizi ve gücümüzü o dönem İngiltere’si ile kıyaslamak hadsizliğin daniskasıdır.
Kızılderililer Türk’tür. Orta Asya’daki Moğol kabilelerinden gelirler; sonradan Kuzey Amerika’ya yollanmışlardır.
Bulgarlar Türk’tür.
Finler Türk’tür.
Almanlar Avrupa’ya göç etmiş ilk Türk koludur.
Sümerler Türk’tür. Dilleri ilkel Türkçeydi.
Romalılar Türk’tür.
Yunanlar üst Asya’dan geldi. Onlar da Türk elbette.
Bölge sorunlu; iş merkezleri, fabrikalar gırla.
Kesintisiz sözlü ve fiziki tacize maruz kalırsın. Sakinleş diye iğne vururlar.
Yurt yönetimine defalarca seslenirsin; “Bir çözüm bul. Güvenlik tedbirlerini arttır, caddeyi ışıklandır, yurtla okul arasında servisleri çoğalt.”Cevap gelir:
“Geç saatte dışarıda gezersen olacağı bu!”
Kadınsan doğuştan suçlusun.
Burası Türkiye.