Melis Alphan

Melda Onur’suz bir Meclis

6 Nisan 2015
TUTUKLU ve hükümlülerin yaşam kalitelerinin yerlerde süründüğü cezaevlerini ziyaret eden oydu.

Beyaz duvarlara baka baka körleşenleri, beyninde su baloncuğuyla yaşayıp ameliyat olamayanları, güçlükle ayakta duran kanser hastası mahpusları anlatan oydu.


Üniversite öğrencisi Cihan Kırmızıgül’e 11 yıl 3 ay hapis cezası verilmesini protesto edenlere katılıp Beyoğlu’nda yürüyen oydu.


HES’lere karşı düzenlenen eylemde jandarma erine hakaret ettiği iddiasıyla hakkında 9 yıl hapis istemiyle dava açılan 18 yaşındaki Leyla Yalçınkaya’nın duruşmasında hazır bulunan oydu. “HES eylemlerine karşı insanlar korkutuluyor. Umarım kimseye suyunu, toprağını savunduğu için ceza verilmez” diyen oydu.


Tabiatı korumadan ziyade kullanmayı öngören kanun çevre komisyonunda son şeklini aldığında sesini yükselten oydu. STK’ların görüşlerinin dikkate alınmadığını, tüm yetkinin bakanlığa bırakıldığını, yargı kararlarının işlemediğini anlatan oydu.


Yazının Devamını Oku

Korku ve siyaset

4 Nisan 2015
KÜÇÜKKEN kardeşim yaramazlık yaptığında ve annem otoriteyi sağlayamadığında yan komşumuz Fatma teyzeyi çağırırdı.

Ondan bir korku figürü yaratmıştı. Kardeşim onu gördüğünde uslanırdı.
Ben başka çocuklardan dayak yediğimde yine dövüşür yine dayak yerdim. Bisikletten düşer dizimi patlatır, sonra yine biner ve düşerdim. Bademciklerim boyum daha sandalye seviyesindeyken beni hayattan soğutmuş olsa da her kış gizlice dondurma yer, yataklara düşerdim.
Ben bunlar başıma gelecek diye değil, daha ziyade annemden yiyeceğim azardan korkardım. Ama tam da bu yüzden üstüne giderdim. Çünkü en çok korkmaktan korkardım. Hele de bir otorite figüründen.
Ama öyle ya da böyle, hepimiz korkutularak büyütülüyoruz. Kaçırılırız korkusuyla, düşüp bir yerimizi kırarız korkusuyla, tek başımıza kalırsak kayboluruz korkusuyla...
Sonra kocaman insanlar oluyoruz ve hâlâ korkuyoruz. Kimimiz çok korkuyor, kimimiz daha az; çok azımız hiç korkmuyor.
Bu kez anneler, babalar, komşu teyzeler falan olmuyor başımızdaki otorite figürleri. Onların yerini tek bir otorite alıyor: Devlet.

*

Yazının Devamını Oku

Tekne parka hayır!

2 Nisan 2015
Bebekliler bir süredir semtlerinde yapılmak istenen tekne parka karşı mücadele veriyor.

Aslında buraya marina yapma hevesi yeni değil. İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) 26 yıl önce de bu sevdaya kapılmıştı. Semt sakinleri hem 1989’da hem de 2008’de bu projeyi önlediler. Heves yeniden hortladı ve bu kez semtin tümünü tehdit eden bir hâl aldı.
İsPark’ın planı Bebek’e 300 tekne bağlanacak bir tekne park ve buraya hizmet edecek 150 araçlık otopark yapmak.
Projede gerekli bakanlıklardan onay alma aşamasına gelindi.
Halbuki bu proje Boğaziçi Kanunu’na aykırı.
Türkiye’nin taraf olduğu Avrupa Peyzaj Sözleşmesi’ne de aykırı. Sözleşmeyle Türkiye’nin taahhütlerinden biri halkın katılımını sağlamak. İBB ise halka danışmadan bu projeyi uygulayabileceğini düşünüyor.
¡ ¡ ¡
Bebek’te iki şeritli mevcut yol ihtiyaca cevap vermediği gibi, trafiği çekilmez duruma getiriyor. Normal ulaşım trafiğini bile karşılayamayan cadde tekne park ile otoparkın yükünü kaldıramaz.

Yazının Devamını Oku

Siyasetçiler ağır eleştirilebilir

30 Mart 2015

9 Eylül 2014– İzmir’de dönemin Başbakanı Erdoğan’a evinin balkonundan hakaret ettiği iddia edilip 2 yıl hapsi istenen Filiz Akıncı’nın yargılanmasına başlandı.
10 Aralık 2014- Cumhurbaşkanı’na hakaret ettiği iddiasıyla yargılanan üniversite öğrencisi adli para cezasına çarptırıldı.
18 Aralık 2014- Cumhurbaşkanı’na hakaret ettiği suçlamasıyla lise öğrencisi tutuklandı.
19 Aralık 2014– Berkin Elvan protestosunda Erdoğan’a hakaret ettiği gerekçesiyle bir akademisyen yargılandı.
13 Şubat 2015- BHH üyesi Onur Kılıç Cumhurbaşkanı’na hakaret suçlamasıyla tutuklandı. 26 Şubat’ta tahliye edildi.
20 Şubat 2015- Din kültürü öğretmeni, sosyal medyada Cumhurbaşkanı’na hakaret içeren mesajı paylaştığı gerekçesiyle gözaltına alındı.
21 Şubat 2015- Can Dündar hakkında, bir röportajında Cumhurbaşkanı’na hakaret ettiği gerekçesiyle soruşturma başlatıldı.

Yazının Devamını Oku

Bu yol yol değil

28 Mart 2015
TWITTER şeffaflık raporuna göre 2014’ün son altı ayında Türkiye, 2642 hesapla ilgili içerik kaldırma talebinde bulundu.

62 hesap, 1820 tweet buzlandı.
Dünyada buzlanan 85 hesabın 62’si Türkiye’den. En çok tweet buzlatan ülke olduk.
Bizim ülkemizdeki darbeci ve teröristlerin sayısı diğer ülkelerdekinden katbekat fazla olduğundan olsa gerek!
Meclis’ten tekme tokat geçen iç güvenlik paketiyle memleketteki darbeci ve teröristlerin sayısında patlama yaşanacak, belli.
Sokağa çıkıp şikâyetini dillendirmek terör eylemi, buna cüret eden terörist muamelesi görecek. Gazı yiyince yüzünüze bastırdığınız eşarp tutuklanma nedeniniz olacak.
Polise tanınan olağanüstü yetkilerle yaşam hakkı, kişi güvenliği ve ifade özgürlüğü ortadan kalkacak.
Görüşlerimizi, duygu ve düşüncelerimizi ifade etmemiz devlet tarafından keyfi olarak engellenecek.

Yazının Devamını Oku

Sınıfı geçen ve sınıfta kalan markalar

26 Mart 2015
Greenpeace, 2011 yılının temmuz ayında Modayı Detoksla (Detox My Fashion) kampanyasını başlattı. Ve geçtiğimiz 3,5 yılda tekstil sektörünün tedarik zincirlerinde ve ürünlerinde kullandığı zehirli kimyasallar hakkında çok sayıda ürün ve su analizleri yapıldı, raporlar yayımlandı.

Greenpeace, yüzbinlerce destekçisiyle markalara detoks sözü vermeleri için baskı yaptı, imza kampanyaları ve eylemler gerçekleştirdi. Bu kampanya kapsamında, Türkiye’den de 50 binden fazla kişi ürünlerinden ve tedarik zincirinden zararlı maddeleri çıkarmaları için markalara çağrıda bulunmuştu.
Ve 18 büyük moda şirketinden detoks sözü alındı.
Küresel giyim ve ayakkabı sektörünün yaklaşık yüzde 10’una tekabül eden bu şirketler, 1 Ocak 2020’ye kadar tehlikeli kimyasalları küresel tedarik zincirlerinden ve ürünlerinden aşamalı olarak çıkaracaklardı.
3,5 yılın sonunda, bu yıl artık, hangi şirketlerin sözünü tutarak ‘detoks lideri’ olduğunu, hangilerinin sözlerini tutmayıp ‘göz boyamaya’ çalıştıklarını ve hangilerinin hiç detoks sözü vermeyip ‘sınıfta kaldığını’ biliyoruz.
18 şirketten 16’sı sözünü tuttu ve aşama kaydetti.
Bunlar, bünyesinde Zara, Pull&Bear, Massimo Dutti, Oysho ve Bershka gibi markaların olduğu Inditex, Mango, Benetton Grubu, Marks&Spencer, H&M, Esprit, Adidas, Puma, Levis, C&A, bünyesinde Victoria’s Secret ve La Senza’yı barındıran Limited Brands, Burberry, Valentino grubu, G Star, Primark, bünyesinde Uniqlo, Helmut Lang, J Brand ve Theory’yi barındıran Fast Retailing.
Sözünü tutmayıp ‘göz boyayanlar’ kategorisinde Nike ve LiNing yer alıyor.

Yazının Devamını Oku

Sanatçının terörist sayıldığı ülkeye barış gelir mi?

23 Mart 2015
EN tepelerde barış ve çözüm naraları atılıyor ama ya gündelik hayatta ne oluyor?

Bakın, daha birkaç gün evvel İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı ‘İki Tutam Saç-Dersim’in Kayıp Kızları’ filminin gösterimini engelledi. Film, 1938’deki Dersim Katliamı’nda yapılan askeri harekâtta ailelerinden alınıp askerlere verilen ve ‘Türkleştirilen’ iki kızın hikâyesini anlatıyor.
Yine birkaç hafta evvel öğrendik ki Tuncelili heykaltıraş İsmail Doğan’ın atölyesi basılmış, bir kadın heykeli ‘ele geçirilmiş’ti. Savcıya göre bu bir PKK’lının heykeliydi çünkü Mekap tarzı ayakkabıları vardı. Heykeltıraş ‘silahlı örgüt üyeliği’nden yargılanıyordu.
Komedi.
Devlet çözüm sürecinde samimiymiş gibi bir görüntü verse de kurumların eski alışkanlıklarını kıramadığı ortada.

*

Son 4 yıldan birkaç örnek size...

Yazının Devamını Oku

Sen gittin gideli Ali İsmail

21 Mart 2015
YAŞASAYDIN bu hafta 21 yaşında olacaktın çocuk.

Sen gittin gideli düzelmek şöyle dursun, bilakis, hayat daha da kötüleşti Ali.
Biz sokağa çıkmayalım, zulümlere, haksızlıklara “Hayır” demeyelim, kimseyi uykudan uyandırmayalım diye yasalar çıkarılmaya çalışılıyor.
Hem de nasıl, bir görsen...
Koca koca adamlar kadınlara saldırdı, yumruk salladı, kafalara tokmak indirdi Ali.

*

Sen gittin gideli...

Yazının Devamını Oku