Paylaş
Demiyor ki “İnsanımızı eğitelim, kızlarla erkeklerin bir arada okumalarının NORMAL olduğunu anlatalım...”
Ne diyor bunun yerine bakalım: “Karma eğitim yerine kızlarla erkekleri ayıralım, böylece aileler kız öğrencileri okula göndersin.”
Cinsiyet ayrımını belirginleştiren ve kız-erkek birlikte eğitimin yanlış olduğuna vurgu yapan bu bakış nedeniyle kendisini tebrik ediyoruz.
Moralimizi bozmadan önce bir nefes alalım.
Bakın ülkemizde başka neler oluyor, aydın insan ne yapıyor, ben size anlatayım.
Geçen haftalarda kız çocuklarına “Mesleğin kızı erkeği olmaz” fikrini aşılama amacı taşıyan “Benim Madam Curie’m” projesiyle ilgili olarak Uçan Süpürge’nin kurucu başkanı Halime Güner ile buluştuk.
Projenin odaklandığı eğitim ve bilim insanlarından biri olan değerli hocamız Nermin Abadan Unat’ı ziyaret ettik.
Bu önemli bir buluşmaydı, önümüzdeki günlerde ayrıca detaylı olarak anlatacağım.
Bu vesileyle bana çok başka bir hikaye daha anlattı Güner.
Kars’ın bir ilçesi var. Adı Selim. Nüfusu 26 bin.
Halkın geçim kaynağı tarım ve hayvancılık.
Tarlalarda çalışan, hayvanlara bakan büyük oranda kadınlar olduğu için kadınlara ve genç kızlara köyde ihtiyaç var.
Bu nedenle okula gönderilmeyen kız çocuklar 15 yaşında evlilik planı yapmaya başlıyor veya aileleri tarafından evliliğe yönlendiriliyorlar.
Selim’de lise terk 18 yaş altı yaklaşık 1000 kız çocuk yaşıyor.
Vaziyet böyleyken kimse “Kadınlar evlensin, kocalarının dizinin dibinde otursun” demiyor ve bir kadın hareketi başlıyor.
2012’de bir dernek kuruluyor.
Adı “Selim Kadın Sosyal Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği.”
60 üyeli dernek, kadınların ve genç kızların sosyal, kültürel ve ekonomik alanlarda desteklenmesi için çalışıyor.
Kurucuları kim dersiniz? Selim’li kadınlar.
Yaşları 18 ile 50 arasında, çoğu çalışıyor. Birlikte Selim’de Kadın Yaşam Merkezi ile Engelsiz Yaşam Merkezi’ni kuruyorlar.
Aydın akıllar çalışıyor
Selim’li bu güzel kadınlar, ilçedeki 53 köye ve 3 mahalleye gidiyor, erken yaşta evliliğin kız çocukların kaderi olmayabileceğini anlatıyorlar.
Kız çocuklarına seçme haklarının olduğunu ve haksızlıklar karşısında nereden destek alabileceklerini; ailelere ise çocuklarını zorla evlendirmemeleri gerektiğini ve hukukun bu konudaki yaptırımlarını anlatıyorlar.
Ne mutlu ki, Kaymakam Erdinç Dolu tüm kalbi ve gücüyle bu kadın hareketini destekliyor.
Kız çocukları güçlenirse, toplumda kadın güçlenir” diyor.
Kadın Yaşam Merkezi’nin açılmasına önayak oluyor.
Kız çocuklarını yüreklendiriyor, okullarında başarılı kız çocuklarına çalışma masası hediye ediyor...
İşte, toplumu eğitmek, bilinçlendirmek böyle olur.
“Aileler karma okula kız çocuk göndermiyor” demesi kolay.
Siyasi rüzgarı arkana alıp “Karma eğitime son verelim” demek kolay.
Kadın ve erkeği toplumda ayrı yerlere koymak, birlikte okumayı anormalleştirmek, kadın ve erkeğin ilişkisini sadece cinselliğe indirgeyip bu “ahlaksızlık potansiyelini” halihazırdaki toplumun sosyo-kültürel dokusuna “yedirmek” kolay.
Esas soru şu: Sen bu anlayışı, toplumun yaygın düşüncesini değiştirmek için ne yapıyorsun?
Eğitim Bir-Sen gibi “kız ve erkek öğrencileri ayıralım” mı diyorsun, yoksa Kaymakam Erdinç Dolu ve Selim’in elleri, yanakları öpülesi kadınları gibi toplumu kadın-erkek ayırmadan, kızları ve ailelerini cesaretlendirecek, bilinçlendirecek biçimde mi hareket ediyorsun?
Hiç üzülmeyin. Hayatı “kadın ve erkeğin cinsi münasebeti” gözlükleriyle okuyan adamların sesini daha çok duyuyoruz ama ülkede aydın akıllar hiç durmadan çalışıyor.
Paylaş