Paylaş
Bu da bize gösteriyor ki “Teşekkür ederim” demenin ünlüler ve yarı ünlüler dünyasındaki yeni modeli olan “övgü retweet’i” modası yakın zamanda geçecek gibi değil.
Öte yandan Twitter’ın kurucusu Jack Dorsey, “Twitter’ı kullanmanın doğru bir yolu yok” diyor. Yani ister teşekkür için kendisine yazılanları RT eder, ister çok kişisel bilgiler paylaşır, ister Twitter’ı sohbet etmek için kullanır... Kimsenin “Of ya, Twitter’da x paylaşanlar çok sıkıcı” deme hakkının olmadığını söyleyebiliriz. (Habitus okuru sana söylüyorum, Melike sen anla...)
Herkes, takip edeceği kişileri seçmekte özgür, retweet’çileri takip etmezsin, biter, değil mi? İşte orada dur sevgili Twitter bağımlısı Habitus okuru, orada dur. O iş o kadar basit değil, çünkü şöyle bir durum devreye giriyor: Sosyal medya sayesinde yeni görgü kurallarımız, yeni adetlerimiz, yeni alışkanlıklarımız var.
İki arkadaşın birbirinden soğuması, küsmesi ya da samimi olması birtakım Twitter ve Facebook dinamiklerine rahatlıkla bağlanabilir. Mesela gerçek hayatta görüşmekten keyif aldığınız ancak Twitter’da paylaştıklarıyla içinizi şişiren birini takip etmeyi bırakırsanız küseceğini peşinen kabul edeceksiniz.
Eh, kimsecikleri küstürmek istemiyorsanız veya kimi şahıslara karşı “stratejik açıdan takip etmem lazım, etmezsem ayıp olur” türünde hisler besliyorsanız, Twitter hesabınız arzu etmediğiniz bir şekle bürünüyor tabii. Sonra gelsin “Ay Twitter’ı şöyle kullananlar çok sıkıcı”, gitsin “övgü RT’lerinden bıktık” lafları...
Şimdi, kadim dostum Jack Dorsey “Twitter’ı kullanmanın doğru bir yolu yok” diyor ancak “sosyal medya küsmesi-bozulması” yaratmadan iç şişmesine çare olacak bir çözüm düşünse pek de fena olmazdı. Çok şükür “Retweet’leri kapat” seçeneği koymuş, eksik olmasın, malum Kerry Washington’ın Türkiye şubeleri sayesinde bir ara timeline’ımız övgülerle, teşekkürlerle, dolup taşıyordu. “RT’leri kapat”a tıkladık, rahatladık.
Şimdi bir de “Takibi bırakma ama Tweet’leri de gösterme” seçeneği bekliyoruz kendisinden. Hoş, o zaman Twitter’ın yapısına aykırı bir hareket yapmış olacağız ama ne yapalım, sanal ile gerçek dünyanın birbirine girdiği günümüzde böyle manevralar şart. Sanal dünyada sürekli kelle fotoğrafı koyan, çok merak edildiğini düşünen ve sanki hayatı mercek altındaymış gibi kendine dair kimsenin ilgilenmediği detaylar paylaşanları timeline’larda görmemek için bir “iç şişirmelerini kapat” düğmesi olmalı.
Ahmak yerine koyulmak
Hani bazen sizi aptal yerine koyanlar, bunu çok ustaca ve kibarca yaptığını düşündükleri için ne döndüğünü anlamadığımızı, işlerini iyi kıvırdıklarını düşünürler ya...
Hani biz de onlara “dostum, yapma, anlaşılıyor” demek isteriz ama susarız ya... Öyle zamanlarda insan içinde bir boşluk, omuzlarında hafiften bir çökme hissetmiyor mu, sorarım sana sevgili hayatını “oyunculuk” yapanlarla geçirmeye mahkum Habitus okuru.
Susarız çünkü konuşsak değişen bir şey olmayacaktır, karşımızdaki kişi, bizimle iletişim kurma modelinin doğru olduğunu düşünmektedir. O zaten hayatını adamına göre iletişim kurmakla, sahte iyi niyet gösterileriyle idame ettirmektedir. İletişim kurduğu herkese aklınca “durduğu yere göre” muamele yapmaktadır ve kimsenin bunu fark etmediğini düşünmektedir. Peki bunu fark ettiğinizde ne olur? Siz susmaya devam edersiniz...
Karşınızdaki ise sizdeki değişimi fark eder ve “acaba” der... Fakat hayatı “adamına göre muamele”yle, “kibarca kıvırmak”, nazikçe ve sakince yalan söyleyebilmek konusunda ustalık göstermekle geçtiği için yaptıklarında bir hata görmez. Bu durum onun normalidir.
Ona göre her şey normal olduğu için, ona bu halinin dışarıdan nasıl göründüğünü tarif etmeniz mümkün değildir. Ahmak yerine koyulduğunuzu fark ettiğinizi de anlatamazsınız.
Susmayı tercih edersiniz; bu da ahmak yerine koyulmayı peşinen kabul etmek demektir aslında...
Omuzlarınız düşerken, içinizde tuhaf bir boşluk hissedersiniz...
İşte, al gülüm ver gülüm dünyası da böyle sürer, gider.
Paylaş