Paylaş
Birkaç gün önce ilk dava görüldü, saldırgan suçunu kabul etti fakat karar duruşmasına kadar bir ceza verilmedi. O da Şubat sonunda. Saldırgan şimdi serbest. Saldırı günü de sadece bir gün nezarette kalmış, ardından kuşlar kadar özgür bırakılmıştı.
Bu olay, Türkiye’de onbinlerce kadının yaşadığı şiddet olaylarından ve ardında yaşananlardan sadece bir tanesi. Hukuk sisteminin, kadını koruyan refleksleri yok, saldırganlar hep serbest, hep özgür.
Eğer Türkiye’de hukuk kadını korumuyorsa, kadınlar kendini korumak zorunda. Bundan dolayı hem kendi adıma, hem tüm kadınlar adına çok üzgün ve kızgınım. Türkiye’de herkes rastlantılara bağlı olarak yaşıyor, kadınların durumu daha da berbat. Hafta sonu Banu Tuna’nın haberinde okudunuz: İstanbul, cinsel taciz ve saldırı bakımından dünyanın en tehlikeli 6. megakenti.
* Saldırgan evimin adresini bularak kapıma kadar gelmiş, “kafasını kıracağım” gibi tehditler savurarak bir buçuk saat boyunca güç kullanarak kapıyı zorlamıştı. Davada sanık, hakimin “Neden yaptın?” sorusuna karşılık olarak yazılarımda kendisinden bahsettiğimi, hatta Güzin Abla’nın da kendisinden bahsettiğini ve “dinlenildiğini” iddia etti. Hakim, bu akıl dışı iddiasından dolayı sanığın akıl hastanesine sevk edilerek muayenesini istedi.
* Olay 28 Mart'ta gerçekleşti, dava ise 19 Ekim’de. Yani olayın altı ay sonrasına gün verildi. Bir sonraki dava ise Şubatta. Karar çıkacak mı çıkmayacak mı bilemiyoruz ama tam bir seneye yayılan bir şiddet davasından bahsediyoruz. Tabii bu bir senelik süreç, şükredilecek(!) bir durum bile sayılır. Benzer birçok dosyada daha davası bile açılamayan yüzlerce mağdur kadın var. Tekrarlamak gerekirse, saldırganlar bu süreçlerde hep serbest. Suçunu, saldırdığını kabul etmesine rağmen bu kişinin hapse girmesini sağlayacak bir kanun yok çünkü.
* Saldırgan, ev adresimi çok bilinen bir kargo firmasının Kartal şubesinden aldığını söyledi, iki şirket ismi verdi. Kargo firmaları kişisel bilgileri üçüncü şahıslarla paylaşamaz, kanuna aykırıdır. Hakim bu olayın araştırılmasını söyledi, belirlendiğinde ilgili kargo firmasıyla ilgili yasal işlemleri başlatacağım. TC kimlik no vermeden kargo teslim etmeyen kargo firmalarındaki bilgileriniz işte bu kadar güvende! Bir çalışanın dikkatsizliğine, umursamazlığına veya bilgisizliğine bakıyor can güvenliğiniz.
* Saldırganlar, ülkemizin en özgür, en serbest yaşayan insanları. Yaptıkları eylemlerin hızlı ve caydırıcı cezası olmadığı için kadınlar “tekrar yapma ihtimali” ile yaşamak durumunda. Bu da, hayli büyük bir psikolojik baskı oluşturuyor. Saldırı gününden bu yana altı ayda kendi hayatıma dair aldığım pek çok önlem oldu. Altı ay önceki hayatıma dönmem ihtimaller dahilinde değil.
* Öncelikle sosyal medyadaki varlığımı sınırladım. Twitter’da, yazılarım haricinde bir paylaşımda bulunmuyorum. Instagram hesabımı kilitledim ve takipçi listemi temizledim. Takipçi sayıları, sosyal medyadaki varlığınız ve aktifliğiniz… Bugünün neredeyse “yüce değerleri” sayılan bu konuların, Türkiye gibi kadınlara can güvenliği sağlamayan bir ülkede, güvenliğinizi tehdit etmek dışında bir anlamı yok. Size o “temizlik” sırasında nasıl profillerle karşılaştığımı tarif edemem. Siz de bir deneyin. Ne demek istediğimi göreceksiniz. Veya profilinizi toptan kapatabilirsiniz de, bakın o daha kolay!
KENDİNİZİ HEDEF HALİNE GETİRMEYİN
* Altı aydır yer bildirimi yapmıyorum, kendimi bir yerdeyken etiketlemiyorum, bulunduğum yeri paylaşmıyorum… Sosyal medyada yer bildirim yapan herkes kendisini potansiyel hedef haline getiriyor.
* Korkuyor muyum? Asla. Fakat karşımızda akli dengesi konusunda emin olmadığımız ve evime kadar gelip can güvenliğimi tehdit etmiş bir adam olduğu için temkini elden bırakmam. Her zaman biber gazı spreyi taşıyorum. Evde veya sokakta, asla yalnız kalmıyorum, ailem, nişanlım ve yakınlarım hep benimle. Yalnız çıkacak olursam, yanımda sahibini koruma dürtüsüyle davranan hayli cüsseli köpeğimiz oluyor. Kendimi koruyacak şekilde savunma bilgisi ve pratiği edindim. Kendi evimizde ve binamızda da güvenlik önlemlerimizi artırdık.
Kadınların özgürlüklerini, bu adamlara ceza vermeyerek elinden alan yetkililere sesleniyorum. Özellikle Adalet Bakanlığı’na:
Ülkemizin hukuk sistemi, kadınlara şiddet davalarına çözüm bulamazken, müftülüklere nikah yetkisi verme kararı çok hızlı oldu. Demek bazı konularda çok hızlı olabiliyorsunuz.
Peki, Türkiye'nin kadınlarına neden can güvenliği sağlamıyorsunuz?
Kadınlara her türlü şiddetin en ağır cezalarla karşılık bulacağı bir hukuk sistemi neden üretmiyorsunuz?
Paylaş