Paylaş
Kimileri devletlerin ilaç/kimya piyasası ile el ele verdiğini ve zararların örtbas edildiğini savunuyor, kimisi ise belirli miktarda alınan tatlandırıcıların insan vücuduna bir zararı olmadığı kanısında.
Washington Post, önceki gün tatlandırıcılara dair yapılan yeni bir araştırmaya yer verdi. Makalede, fareler üzerinde yapılan deneylerde, sakarin, sükraloz ve aspartamın obezite ve diyabete yol açan glikoz intoleransına sebep olduğu anlatılıyor.
Bunun yanı sıra yapay tatlandırıcı kullanmayan yedi kişiye, bir hafta boyunca düzenli olarak sakarin verildiğini ve dördünde glikoz intoleransı oluştuğu aktarılmış. Yapay tatlandırıcı kullanan 400 kişi üzerinde yapılan analizlerde ise faydalı bağırsak mikroorganizma sayısının, kullanmayanlara nazaran hayli farklı olduğu saptanmış.
Bu yıl Amerika’da, FDA’nın, altı yeni tür tatlandırıcıya onay verdiği belirtiliyor. En popüler tatlandırıcılar olan sakarin, sükraloz ve aspartam ile birlikte anılacak yeni yapay tatlandırıcıların yolda olduğunu söyleyebiliriz.
Markette çiklet alırken fark etmişsinizdir. İçinde gerçek şeker bulunan çikletleri bulmak artık neredeyse imkansız. Şekersiz “şekerli” çikletler, sıfır kalorili olmakla övünüyor ve siz de vücudunuza şeker almadığınız için faydalı bir iş yaptığınızı düşünüyorsunuz.
Fakat büyük firmaların çiklet gibi ürünlerde gerçek şeker kullanmamalarının altında yatan sebep, “Müşterileri şekerin zararlarından korumak” değil şüphesiz. Tatlandırıcılar, çiklet gibi ürünlerde firmaların kâr elde etmelerini sağlıyor. Sebebi gayet basit: Yapay tatlandırıcılar, şekerden yüzlerce kaz daha tatlı. Yani, bir adet çiklet için kullandığınız şeker miktarı yerine yapay tatlandırıcı kullanırsanız bir değil, yüzlerce çiklet üretebiliyorsunuz.
Bakın “Taş Devri Diyeti” kitabının yazarı Prof. Dr. Ahmet Aydın, bu konuyu kitabında nasıl açıklamış:
“2008 yılı itibariyle son sekiz yılda tatlandırıcıların ithalatı yüzde 13’ten fazla arttı. Çünkü tatlandırıcılar şekerden yüzlerce kat daha tatlı. Mesela aspartam şekerden 200 kat, asesülfam K 200 kat, sakarin 300 kat, sükraloz 600 kat, taumatin 2 bin 500 kat, neotam 13 bin kat daha fazla tat veriyor. Ortalama olarak tatlandırıcının 1 liralık miktarı 10 liralık şekerin işini görüyor. Bir bavul aspartam bir kamyon şekerin tadına eşit tat veriyor...
...Türk Gıda Kodeksi hangi üründe ne kadar yapay tatlandırıcı kullanılacağını belirlemiş durumda. Ancak market raflarında satılan birçok ürünün “içindekiler” kısmında yapay tatlandırıcı kullanıldığı ifade edilse de, kaç miligram kullanıldığı yazmıyor. Bilinen markaların diyet ürünlerinin neredeyse hiçbirinde kullanılan tatlandırıcı oranı yazmıyor.”
Yazanlarda ise pek iç açıcı rakamlar görünmüyor. Mesela, çiğnediğiniz “şekerli” çikletin muhteviyatının yüzde 70’i yapay tatlandırıcılardan oluşuyor.
Rafine şekeri hayatımızdan uzak tuttuğumuz kadar sağlıklı olabileceğimizi artık zaten biliyoruz. Fakat tatlı ihtiyacını tatlandırıcı içeren ürünlerle giderirken bir daha düşünmekte fayda var.
Siz tatlandırıcılı bir besin tükettiğinizde, ortada gerçek bir enerji kaynağı, yani şeker olmamasına rağmen, karaciğer gerçek şekere verdiği reaksiyonu veriyor, insülin salgılıyor, kan şekeri düşüyor ve çabuk acıkıyorsunuz, çok yiyorsunuz. Bu da metabolizmanızla oyun oynamak demek.
Markette eliniz tatlandırıcılı çikletlere gittiğinde veya tatlı ihtiyacınızı her gün yapay tatlandırıcılarla giderdiğinizde, bedeninize şekerin verdiği kadar zarar veriyor olabilirsiniz.
Rafine şekeri olduğu gibi, yapay şekeri belki de tamamen unutmalı. Bilim adamları yapay tatlandırıcıların kansere, obeziteye ve diğer rahatsızlıklara sebep olup olmadığını tartışadursun, şimdilik en iyi çözüm bu gibi görünüyor...
Paylaş