Süreyya Operası’nda son durum

İstanbul, kültür ve sanat etkinliklerinde dünyanın en gelişmiş şehirlerinden biri olarak kabul ediliyor biliyorsunuz.

Haberin Devamı

İngiliz bilim adamlarının yaptığı araştırmalara göre İstanbul’da nüfusun yüzde 80’inin her hafta o opera senin, bu bale temsili benim gezdiği belirlenmiş.

İnsanlar, klasik müzik dinletilerine, tiyatro gösterilerine bilet bulamadığı zaman büyük bunalımlar yaşıyormuş.

Gün geçmiyormuş ki bir aile evladına sanat sevgisi aşılamasın...

Durum böyle iken, alışveriş merkezlerine olan ilgisizlik ise dükkan sahiplerini çok endişelendiriyormuş.

Evet kültür-sanat etkinliklerini takip eden muhterem Habitus okuru, bundan sonrası şaka değil, 14 milyonluk İstanbul’u tek opera binası olan Süreyya Operası,
Atatürk Kültür Merkezi’nin tekrar açılışına kadar opera ve bale temsillerinin tek adresi durumunda.

Süreyya Operası’nın, Devlet Opera ve Balesi’nin TEK temsil binası olmasından ötürü, temsillerin çoğuna biletler günler öncesinden tükeniyor.

İstediğiniz bir gösteriyi istediğiniz yerden izlemek için günler, haftalar öncesinden biletinizi almanız şart.

Zaten büyük ölçekli gösteriler, sahnesi bir hayli küçük bir salon olmasından ötürü gerçekleştirilemiyor.

Peki nasıl geçiyor bu binada temsiller?

Anlatayım.

BAAAAAM (balet sıçradı, yere indi)

GÜÜÜÜÜM (balerin sıçradı, yere indi)

GÜPGÜPGÜPGÜP (dansçılar toplu olarak koşuyor)

PATPATPATPAT (çocuk dansçılar toplu halde koşuyor)

Gösterileri izleyenlerin ortak merakı şu:

Sahneyi en azından geçici olarak dansa uygun bir zemin dolgusuyla desteklemek, çok mu zordu?

Koca İstanbul’un devlete bağlı tek temsil salonunda, en güzel işler bile bu sayede müsamereye dönüyor.

Haberin Devamı

En büyük ikilemler

“Aman köpekler aç kalmasınderken tilki kürklü mont giyebilmek, hakiki deri çanta kullanabilmek: Köpekler için endişelenirken boynumuza tilki dolayabilir, kolumuza yılanı takabiliriz, evet canım, evet. Doğru anlamışsın hayvanseverliği. Sen hiç uğraşma, kendini paralama, yat sıcacık evinde düşünceli arkadaşım.

Kendini tanımayan polise “Sen benim kim olduğumu biliyor musun” derken halk için çalışmak: Be adam, “şöhretli bir devlet adamı” olmak için mi milletvekili oldun yoksa halkını temsil etmek için mi oradasın? Eğer şöhretli ve önemli biri olmak istiyorsan pop star olsaydın, ne bileyim. Hani Tarkan gibi filan, anlatabiliyor muyum?

İyi oynadığı için bulunduğu bir takımda, maç sırasında kendini yerlere atmak: Sana o paraları kendini yerlerde yuvarla diye mi veriyorlar, a güzel kardeşim. Bir maç sırasında tüm fubolcular yerde yuvarlansa mesela, hoş mu olur. O zaman ben de hayatta karşılaştığım çeşitli zorluklar esnasında, hop, atıvereyim kendimi yere. Bu mudur mantık, yetenekli arkadaşım.

Dünya üzerinde kanunlara uygun dolaşmamız için devletin ödevi olduğu için sağlanan pasaportlara yine devletin her fırsatta zam yapması: Buradan devlet büyüklerimize sesleniyorum.

Her sene pasaportlara zam yapmanız, bu adeta altından da değerli evrakları bir gelir kapısı olarak görmeniz yetmez.

Bakın daha Rumi takvim var, Hicri takvim var. Bunları da değerlendirmeye alısanız bir Miladi takvim içinde tam üç kere zam yapma imkanı bulabilirsiniz. Hatta çok zorlarsak Çin takvimine göre bile bir zam fırsatı yaratabiliriz. Etti mi sana dört.

Bu fırsat kaçmaz. Benden söylemesi.

Yazarın Tüm Yazıları