Paylaş
Sosyal medya bağımlısı.
Kaçınız bu itirafı kendinize yaptınız?
Ancak bu teknolojinin olduğu yıllarda doğmamış olanlar için “adaptasyon nesli” diyebiliriz.
Yani 80’ler ve öncesinde doğanlar... 90’lardan sonra doğanlar için durum farklı. Televizyona yaklaşıp ekranına dokunan ve cihaza tablet muamelesi yapan 2000’lerde doğmuş nesil de büyümekte.
Şu anda yeni teknolojiyle haşır neşir olan 7’den 70’e herkesin ortak bir özelliği var ki, o da yeni bir bağımlılık geliştirmiş olmaları.
İnternet ve sosyal medya bağımlılığı.
Harvard Üniversitesi’nin araştırmasına göre sosyal medya; yemek, para veya seksin verdiği keyfi veriyor. Bir başka kaynak sigara ve alkolden daha fazla bağımlılık özelliği olduğunu söylüyor.
İnsanı bedenen tüketen bir bağımlılık olmadığı için zararsız olduğunu düşünüyoruz. Herhangi bir anda, sabah uyandığımızda, tuvalette, bir sohbetin ortasında telefonumuzla ilgilenmekten kaçınmıyoruz.
Nezaket kurallarını, internet ve akıllı telefonların varlığından itibaren baştan aşağı yeniden yazmak gerekiyor.
Zira bir sohbet esnasında veya bir masa etrafında sohbet eden bir grup içindeki insanların telefonlarını çıkarıp karıştırmaya başlaması, tam konuşurken birine poponuzu dönmekten pek farklı değil.
Bu nezaketsizliğin adı “phubbing”, önceki hafta Milliyet’ten Fatoş Karahasan bu konuyu köşe yazısına konu etmişti, lütfen bulup okuyun. Nezaketsizliğin ötesinde, internet bağımlılığı bir sağlık sorunu ve sosyal sorun oldu bile.
Sosyal medya bağımlılığı insanı sigara ve alkol gibi doğrudan bedenen tüketiyor diyemeyiz. İş bedene sonra geliyor, çünkü bu bağımlılık, tüketmeye önce zihinden başlıyor.
Sosyal deney
Geçen hafta izin süresinde “bir hafta 90’ların yazları gibi yaşayacağım” dedim ve Twitter, Facebook, Stumbleupon ve sık kullandığım hangi sosyal medya sitesi varsa hepsinden uzak kalmayı denedim.
Mecburdum çünkü. “Phubbing kraliçesi” olmaya adaydım, her ortamda, aile yemeklerinde, arkadaşlarımla sohbet ederken, seyahat ederken, her koşulda ve durumda bir yerlere bağlanmadım mı soğuk terler döken bir canlıya dönüşmeye başlamıştım.
Bağımlılık kazandığınızda, ilerleyen zamanlarda şunlar oluyor: 10 dakika dikkatinizi bir yere veremez vaziyete geliyorsunuz. Kitap okuyamıyorsunuz, eliniz mutlaka telefona gidiyor. Sohbet edemiyorsunuz, ya siz, ya karşınızdaki eninde sonunda telefonunu “kınından” çıkarıyor.
Tanımlayamadığınız bir boşluk duygusu göğsünüze oturuyor. Dikkatinizi toplayamadığınız, bunun yanı sıra gerçek anlamda huzuru hissetmez hale geldiğiniz ve asla rahatlayamadığınız için stres topuna dönüyorsunuz.
İşin kötüsü, bunlar olurken halinizi fark etmiyorsunuz bile.
Birinin sizi omuzlarınızdan sallayıp “Hoop, ne hale geldin, farkında mısın?” demesi gerekiyor.
İnternetten uzak kalınca-telefonun/bilgisayarın şarjı bitince yoksunluk duygusu hissediyorsanız...
Bilgisayar veya akıllı telefona birkaç saat dahi olsa erişim sağlayamadığınızda rahatsız hissediyorsanız...
Sabah kalkınca ilk iş Twitter ve Facebook’a bağlanıyor, güne “tükenerek” başlıyorsanız...
Bir süre tüm sosyal medya aplikasyonlarını telefonunuzdan silin. 90’lardaymış gibi yaşayın.
“Dünyaya” geri döndüğünüzde ise sosyal medyaya ulaşacağınız zamana sınırlama getirin. Bağımlılık ilerledikçe vaziyeti değiştirmek çok daha zor.
Peki bana ne oldu?
“İleri düzeyde sosyal medya bağımlısı” olarak uzak kalabilmeyi 5 gün başardım. Belki abartılı bulacaksınız ama “nefes aldım”. Tekrar “sahalara” döndüğümde kendimi dünyadan uzaklaşmış, olan bitenden habersiz hissettim, evet, ancak bunu yapmak zorundaydım.
Çoğumuz bunu yapmak zorundayız.
Çünkü öteki türlü yaşamayı unutacağız.
Paylaş