Paylaş
Tatsız tuzsuz yemeklerine aşırı fiyat bindirip, hiç utanmadan müşteriyi enayi yerine koyanlar. Meyhane kültürünü Zeki Müren fotoğrafı çerçeveletip asmak ve müşteriye çöp yedirdikten sonra onu soyup soğana çevirmek sananlar.
- Sosyal medya aktivitesi, işine yarayacak adamların Twitter mention’larına cevap vermek ve çeşitli mecralardaki fotoğraflarını “like” etmekle sınırlı olanlar. Yatırımını “bu adam kariyerimde önemli sıçramaya neden olabilir, pek yakında çok işime yarayabilir, aman aramı iyi tutayım”a yapanlar. Benzer şekilde, işine gücüne bir etkisi olmayacağını düşündüğü “işine yaramayacak” insanlardan uzak duranlar...
- Sıcaktan nefes alamazken, kadınların dilediği gibi giyinememesine sebep olan tacizciler... “Uzuvları kapatmadıkça” bir rahat nefes aldırmayan sözde ahlakçılar. İki bacak, bir kısa elbise görünce kilitlenenler... Kilitlenenler bir yana, görüntü kimilerine göre “fazla müstehcen”, “kendi ahlak anlayışına” uymadığı için toplum içinde kınayanlar, rahatsızlık verenler. Türlü türlü insanın, dolayısıyla fikrin, görüntünün, anlayışın birlikte yaşamasının nasıl da imkansızlaştığını bizlere gösterenler...
- “Özgürlük kısıtlanması” meselesinin boyut değiştirmesine neden olanlar... Vaziyet itibariyle artık işi başka bir noktaya taşımanın zamanının geldiğini düşünenler, “ses kesilmesi” meselesinin kanunlaştırılması konusunda çabalayanlar...
- Müzik festivallerine “içki satılan şer yuvası” muamelesi yapanlar. Kendi kültürlerinde yer olmayan ne varsa tu kaka diyenler. Kendilerinden başka düşünen, yaşayanların varlığını kabul etmeyenler. Edip kökünü kazımaya niyetlenenler. Bağnazlıkta sınır tanımayanlar. Ve elbette, onlara alkış tutanlar. Güç kimdeyse, fikir, görüş, anlayış değiştiren, güçlü tarafa meyledenler.
- Babalarının, kocalarının, akrabalarının, yakın dostlarının güçlerini işlerinde hiç çekinmeden kullananlar. Bunu utanılacak bir durum olmaktan çıkaranlar, normalleştirenler. Sorduklarında ise “kendim yaptım” diyenler. Sıfırdan başlamış numarası çekenler. Haliyle, medya ile ilişkilendirilebilecek tüm işleri para kazandıracak, “değirmeni döndürecek iş” olmaktan çıkaranlar. “Medyada çalışan kadın” kavramının niteliğini değiştirenler.
- Az tanıdığı insanların arkasından, sahip olduğu önyargılar doğrultusunda konuşmaktan zevk alanlar. Onlara kibar davranan insanların Pollyanna’cılık oynadığını sananlar. Kendilerine nezaket gösterenlerin “fikri olmayan, hep mutlu, hep mutlu ahmaklar” olduğunu düşünenler. Selam verip konuştuğuna pişman edenler...
- Terli yanaklarını yapıştıranlar. Zaten olmayan kişisel alanımıza sokaklarda, toplu taşıma araçlarında terli elleri-kolları-bedenleri ile tecavüz eden yabancılar.
- “Herkes bizim teyze kızı” anlayışıyla tüm kadınlara mıncık mıncık dokunabileceğini düşünen kadınlar.
Şu sıcaklarda inanın hiç çekilmiyorsunuz.
Paylaş