Miss Globe yarışmasında Dünya Güzeli seçilen bir kızcağız Almeida Abazi. Kendisiyle geçen hafta sonu bir gazetenin eki vasıtasıyla tanıştım. Kelebek’te de yayımlandı röportajı geçen hafta, hatırlarsınız.
Bizim gazetedeki fotoğrafların erotizm dozu öyle pek yüksek değildi. Esas geçen hafta gördüğüm fotoğrafları anlatmam lazım. Elimde gazetenin eki, ağzım açık kıza bakıyorum.
Donumsu bir kot şortun üstüne, kah göğüs altına kadar sıyrılmış bir atletle, kah yine göğüs altında bağlanıvermiş bir gömlekle poz verdirmişler Almeida’ya. Bu kıyafetlerin tamamlayıcısı olarak ultra şuh bakışları ve fotoğraflardaki “et” yoğunluğunu da tahmin edersiniz. Şimdi (var, ama) buraya kadar bir gariplik yok diyelim.
Gazetelerin “güzel kadın” ihtiyacı malum. İki meme bir popo görmezsek eksik kalıyoruz. Haber değeri olmasa da sadece “baktırıyor” diye az giyinmiş kadından vazgeçmiyoruz.
Almeida’nın fotoğraflarından görüyorum ki bu işin artık iyice suyu çıkmış.
Görüyorum ki, erotizm konusunda kuralımız kalmamış. Neden mi?
Kız 17 yaşında!
Artık Arnavutluk’ta yaşamıyormuş, Türkiye’ye yerleşmiş, eğitimine burada devam ediyormuş.
Ne güzel.
Peki ben bu “çocuk”la nasıl tanıştım? Ancak ne düğü belirsiz üçüncü sınıf manken ajanslarının kataloglarında bulunabilecek uyduruklukta seksi fotoğraflarla.
Ben bu fotoğraflardan, kızın geçen yıl 16 yaşında Miss Globe yarışmasında Dünya Güzeli seçildiğini okumuyorum. Önce, göbek deliğiyle, poposunun kıvrımıyla, bacaklarıyla, kot şortunun altından bilhassa gösterilmiş külotuyla tanışıyorum!
Gözlerimi kapayıp 17 yaşı düşününce şu kavramlar geliyor aklıma: Çocukluk, ergenlik, naiflik, saflık... Yani bu fotoğraflarda ne görmüyorsam, o.
Seksi poz için daha önünde bir ömür var, eğer çok önemliyse.
Üstelik madem seksi kadına bu kadar ihtiyaç var Lara Surol ve kavunları gündemde kalmak için yanıp tutuşuyor... Didem Erol zaten dünden razı...
Üstelik 17 yaşında da değiller...
Bize normal mi geliyor?
Hatırlar mısınız Disney kanalının Hannah Montana karakteriyle meşhur ettiği şimdi 17 yaşında olan Miley Cyrus’u, Annie Leibovitz geçen sene Vanity Fair için üstsüz (yatak çarşafına sarınmış olarak) fotoğraflamıştı da ne büyük gümbürtü kopmuştu...
Sonra Miley bunun “düşünülmeden verilmiş çok aptalca bir karar” olduğunu söylemiş ve hayranlarından özür dilemişti.
Görüyorsunuz, bir 17’liğe, seks objesi muamelesi yapmak dünyanın her yerinde tepki görüyor...
Söyleyin, Almeida’nın erotik pozları size çok mu normal geliyor?
Hiç izlememişler!
Türkan Şoray ve Hülya Koçyiğit’in izlemediğim filmi kalmamıştır herhalde. Abartmıyorum, filmlerini en az iki kez görmüşümdür. Repliklerini ezbere bilirim.
Bu girizgahı yapmak zorunda hissettim kendimi çünkü “Türk Sinemasının 4 Yapraklı Yoncası”nın herhangi bir üyesiyle ilgili eleştirel konuşmak niyeyse hep saygısızlık olarak algılanır. Hiç öyle bir niyetim yok, baştan söyleyeyim.
Altın Kızlar’la ilgili yapılan haber ve söyleşilerde, “saygıda kusur etmemek adına” gayet net görülen bir durum gözden kaçıyor galiba. Sadece kendi yorumum değil bu, bir dolu insan ağız birliği yapmışçasına aynı konuşuyor: “Nevra Serezli Blanche rolüne müthiş oturmuş, Fatma Girik de öyle fakat Şoray ve Koçyiğit hiç olmamış. Çok tutuklar, bir tuhaflık var...” Üstelik Girik ve Şoray daha önce hiç izlememiş Altın Kızlar’ı. Olacak şey mi?
Bir kere, oyuncular dizinin kendisini bastırıyor. Çok “kendileri” gibiler. Yani diziyi Altın Kızlar olarak değil, “Yonca’nın üç yaprağı bir arada” diye izliyorsunuz.
Bu dizi Altın Kızlar’ın Türkiye adaptasyonundan daha çok “Efsanevi aktristlerimize saygı kuşağı” olarak kabul edilebilir, eleştiri de kaldırmaz.