Paylaş
Biz de yanlış anlamışız konuyu... Şehirciliği, üzerinden para kazanmamızda sakınca olmayan bir oyuna, kumara döndürmüşüz.
Geleceği planlamamışız çünkü önce para kazanmak önemliymiş... Üst üste derme çatma genişletmiş ve durumun kontrolden çıkabileceğini düşünmemişiz.
Şehirleri korumamışız çünkü hızlıca cep doldurmak varken tarihin, mirasın bir önemi olmamış. Hep kısa vadeli-çok mali getirili planlara kurban edilmişiz.
Bu planların mimarları kendi yaşadıkları yeri elleriyle batırır ve büyük paralar kazanırken bir gram vicdanları sızlamamış.
Şehir, onu bilmeyenlere emanet edilmiş.
Şehir kültüründen uzak olan insanlar, kendini ait hissetmediği bir kültürü koruma ihtiyacı hissetmemişler. Krizlerde bulunan çözümler hep kısa vadeli ve iptidai olmuş.
Kalıcı, uzun dönemli planlar yapamadıkları için şehrin karakteri değişmiş.
O da zamana ayak uydurmuş...
Ne yazık ki, tüm bu gerçekleri bilir ve yaşarken “Bizde olsa” demeyi sürdürecek ve kendi memleketimizde on yıllardır şehircilik adına alınmış kararları gördükçe, şaşırmaya devam edeceğiz.
Gerçek anlamda medeni ve akılcı standartlara sahip şehircilik örnekleriyle karşılaşınca “bizde olsa” dememek mümkün mü, söyle sevgili kalbi kırık şehir insanı Habitus okuru.
Bizde olsa...
Yurt dışına çıktığımızda ilk yaptığımız iştir: Her nerede bulunuyorsak oradaki bir durumun Türkiye’deki muadili durumla karşılaştırırız.
Özeniriz, yaşam standardının kalitesini, medeniyet düzeyini kıskanır, benzer durumlar kendi yaşadığımız yerde olsa insanlar nasıl davranırdı, nasıl bir manzarayla karşılaşırdık, bunun muhasebesini yaparız.
“Bizde olsa ...... olurdu” cümlesiyle başlayan sohbetler edilir ve herkes “bizde olsa durumun pek parlak olmayacağı” konusunda hemfikirdir.
Kimisi de küçümser bu “Bizde olsa böyle olmazdı” diyenleri.
Çünkü onlara göre bu cümle bir ezilmişlik belirtisidir, memleket düşmanlığıdır, başkası gibi olmak isteyenlerin ağzından düşürmediği bir laftır...
Halbuki milyonların yaşadığı şehirlerde, doğru yapılan şehircilikle her bir vatandaş daha iyi bir hayata sahip olabilecekken, verilenle yetinmek zorunda kalır.
Hal böyle olunca “Bizde olsa” ile başlayan cümleleri kuranlar, hayata dair kararların insanlar daha kolay yaşasın diye değil, kişisel çıkarlar için alındığını bilen kalbi kırık vatandaşlardır.
Kendi ülkesinde de benzer medeniyete sahip olabilecekken geride olmanın üzüntüsünü yaşayan insanlardır....
Ne yazık ki koca şehirleri yıkıp baştan yapamayacağımız, tahrip ettiğimiz tarihi şehirleri özelliklerini koruyarak yeniden inşaa edemeyeceğimiz için, yaşadığı yerin değerini bilen insanların yaşadığı hangi şehre gidersek gidelim “bizde olsa...” ile başlayan cümleler kuracağız.
Peki en çok neyi kıskanıyoruz?
Şehrin dokusunun korunduğu yerleri...
Çok kalabalık olsa dahi biririnin tepesine çıkarak yaşarlarsa mutsuz olacaklarının bilincinde olan insanların yaşadığı modern şehirleri...
Veya oya gibi işlenmiş tarihi binaların şehrin karakterini oluşturduğu büyülü kentleri...
İnsanların daha kolay yaşaması için türlü hizmetin verildiği, akıllı çözümlerle şehir sakinlerinin yollarda saatlere çile çekmesini değil, tüm enerjisini kendisine, işine ve ailesine vermesine imkan tanıyan metropolleri...
Paylaş