Şehir hayatında teknoloji ne işe yarar?

Geçen aylarda, Moda sahilinde yapılan düzenlemelerle ilgili İBB’yi arayıp “Bu çalışmalarla ilgili civar halkına danıştınız mı?” sorusunu sorduğumda “Oranın halkı zaten biraz rahatına düşkündür, ayrıca nerede görülmüş şehirle ilgili yapılacak düzenlemelerde halka danışıldığı” cevabını almıştım.

Haberin Devamı

Gezi’den sonra Kadir Topbaş, “Bundan sonra otobüs durağı bile yapılsa halka sorulacak” dedi ya... İnsan “doğru yolu bulmak için illa bir kayıp mı yaşanmalı” diye düşünmeden edemiyor...
Size Dublin’deki parmak ısırtan bir uygulamadan bahsedeyim...
Vatandaş şehrin yönetimine nasıl katılıyor, şehir halkı bundan nasıl fayda sağlıyor anlatayım...
Diyelim ki bir dere taşmış, caddeyi sular seller götürüyor... Araçların hareket etmesi mümkün değil...
Bunu, telefonunuzdaki aplikasyon aracılığıyla bildiriyorsunuz, soruna anında müdahale ediliyor, söz konusu caddeye gidilmemesi gerektiğini bildiren trafik uyarıları yerleştiriliyor, yardım gönderiliyor... Tüm bunlar göz açıp kapayıncaya kadar gerçekleşiyor...
Şehirde aksayan ve şahit olduğunuz ne varsa bu app ile belediyeye bildiriyorsunuz, bir bakıma “gönüllü belediye çalışanı” vaziyetindesiniz...
Dublin’in kardeş şehirleri Pekin, San Jose ve Barselona da bu uygulamaları hayata geçirmek istiyor.
Şimdilik “şehirlerin interneti” sistemi içinde birbirlerine bağlılar.
Bu da şu demek: Mesela Pekin’de bir şehircilik sorunu var. Kendi yöntemleriyle bunu çözemiyorlar. Göremedikleri, bulamadıkları çözüm, kardeş şehirden geliyor. Yani, şehirler sadece onu yönetenlerin bilgi ve uygulama gücü ile sınırlanmıyor. Şehirler üzerinde, birbirleriyle doğrudan etkileştikleri dev bir ağ düşünün...
Çare, uluslararası bir “havuz”dan geliyor.
Vatandaşın şehirle ilgili çalışmalara veya kararlara katılma arzusu, hiç şüphesiz “haysiyet” veya inat meselesi değil. Herkesin işini kolaylaştırabilecek, pratik bir durum esasında.
Bu teknoloji bize yakın zamanda gelir mi bilinmez ancak “yaptık, oldu” dünyanın hiçbir yerinde çalışmadığı gibi, Türkiye’de de çalışmıyor. İnsanlar “inatlarından” değil, hakları olduğu için şehrin bir parçası olmak istiyorlar.
Her şey bir kenara, insanın ait olduğun bir yerin şekillendirilişini uzaktan izlemesi, doğasına aykırı.
Parçası olduğu çevreyle ilgili kararların da parçası olmak isteyecek elbette...
Siyasilerin, Twitter’a uyum sağladıkları gibi yeni ve faydalı teknolojilere de çabuk adapte olmaları şart...

Haberin Devamı

Her sokağa bir biber-ölçer: Artık şart

Haberin Devamı

Sokaklara, hava kirliliğini ölçebilen bir cihaz taktığınızı düşünün. Cihaz, hem sokağın kirlilik durumunu, hem de çevredeki ağaçların hangi dönem polen saçtığını “kokluyor”...
Kokluyor ve vaziyeti algılıyor, ortaya bir veri koyuyor.
Belirli bir alan içinde hangi dönem, neresinin havası kirlenmiş, neresi temiz kalmış, kullanıcısına bildiriyor. İlerleyen dönemlerde kaçınılması gereken noktalardan bahsediyor.
Kısacası sana daha iyi bir hayat vaat ediyor bu uygulama. Bilhassa astım gibi problemleri olanlar için bulunmaz bir yenilik.
Henüz yaygınlaşmış değil, şimdilik Portland’da bir mahalleye uygulanmış ve gayet güzel çalışıyor.
İşin ilginç kısmı, sokaklara yerleştirilen cihazlar, biber gazını da ölçebiliyor.
Hazır böyle bir yenilik varken, muhterem Büyükşehir’in kulağına su kaçırmalı... Malum, biber gazı yiyen yiyene.
Mobese’lerin yanına bu cihazlardan da asıvermeli... Malum, kimin ne zaman, nerede, hangi koşullarda biber gazı yiyeceğini artık pek bilemiyoruz....
Not:
Bu örnekler bu hafta başında San Francisco’da düzenlenen Research@Intel’de gelecekte teknolojinin hayatımızı nasıl şekillendireceğini anlatan çalışmalardan sadece ikisiydi...
Devam edeceğiz...

Yazarın Tüm Yazıları