Paylaş
Yazarı Lynn Margulis, zamanımızın büyük bilimcileriyle röportajlar yapmış, kafa yorduğumuz birtakım hayata dair meselelere, bilim insanları üzerinden yanıtlar arıyordu. Konulardan birisi ise mutluluk ve para ilişkisiydi.
Dün okudunuz, Bill Gates, Microsoft’un başından ayrıldı, eşiyle birlikte bir vakıf kurdu ve muhtaç insanlara yardım ediyor.
Bunu belirli bir dini inanıştan ötürü değil, tüm insanların eşit olduğunu ve bu dünyada herkesin eşit şartlardan faydalanması gerektiğini düşündüğü için yaptığını söylüyor.
Ne dersiniz? Çok para çok mutluluk getirir mi? Bill Gates niçin parasını muhtaç insanlara dağıtıyor?
Varlıklı olduğunu bildiğimiz birçok insan niçin zil takıp oynayacaklarına mutsuz bir yaşam sürdürüyor?
Psikologlara göre Bill Gates, mutluluk-para arasındaki bağlantıyı çözmüş bir adam.
Gelin bugün ben susayım, uzman konuşsun. Harvard Üniversitesi’nde Psikoloji profesörü Dr. Daniel Gilbert, “Mutluluk parayla satın alınır mı?” sorusuna, bakın nasıl cevap veriyor:
“Bu sorunun çok popüler iki cevabı var, evet ya da hayır. Her iki cevap da yanlış, fazla basit. Seni yoksulluktan orta sınıfa çıkarıyorsa, mutluluk parayla satın alınır. Ama orta sınıftan üst sınıfa çıkarıyorsa, mutluluk parayla satın alınmaz. (...)
Para, insanların hayatlarını değiştirdiğinde, onlara emniyet sağladığında, onlara yiyecek verdiğinde, onlara barınak verdiğinde, insanların başlarına ne geleceği konusunda veya tıbbi bakım için endişelenmelerine gerek kalmadığında epey büyük bir fark yaratır. Belli bir refah düzeyine ulaşana kadar para ile mutluluk arasında bir bağlantı vardır.
Belli bir refah düzeyinde doygunluk yaşanır. Fakat refah düzeyine eriştikten sonra kazandığın paranın mutlulukla doğrudan bir bağlantısı yoktur.
Bu refah düzeyi (Amerika için) aşağı yukarı 50 bin Amerikan doları bir yıllık gelir demektir. Yani, kazandığın ilk 50 bin dolarla epey mutluluk satın alırsın. Ama ilaveten kazanılan milyonlarca dolarla mutluluk satın alamazsın...”
Peki bizde durum nedir? 2012 itibariyle Türkiye’de yoksulluk sınırının yılda 38 bin lira yani 22 bin dolar civarı olduğunu söylemek isterim sevgili fakir ama gururlu Habitus okuru.
Yani şu durumda dünya üzerinde “parayla mutlu olabilecek” insanların nüfusun çoğunluğunu oluşturduğu ülkelerin başında geldiğimizi söylemek yanlış olmaz.
50 binden fazlasını kazanınca ne oluyor?
Peki servetin insanı mutlu edeceğine mutsuzluk sağlayan yönleri tam olarak neler?
Bakın Daniel Gilbert buna ne cevap veriyor:
“Servetin göze çarpan birkaç laneti var. Biri şu: Eğer çoğu insan gibiysen, 50 bin dolardan fazla para kazanınca mutluluğundaki artışın tadını çıkarmayı umarsın, ‘50 milyon kazandım, öyleyse yüz kat daha, bin kat daha mutlu olmalıyım’ dersin, öyle değil mi? Fakat daha çok parayla daha çok mutlu olamayınca epey hayal kırıklığı yaşar insanlar.
Hayat böyledir. Bir kadeh şarap kendini iyi hissetmeni sağlar ama yüz kadeh şarap yüz kat daha iyi hissetmeni sağlamaz.
Kendini kötü hissedersin. Yani, servetin lanetlerinden biri hayal kırıklığıdır.
Servetin başka lanetleri de var tabii. Piyango kazanıp milyonlarca doları kucağında bulanlar genellikle mutlu olmuyor.
Sorun, parayı nasıl harcayacaklarını bilmemelerinden kaynaklanıyor.
Psikologların önerdiği şekilde, yani en mutlu olacakları şekilde harcamaya yanaşmıyorlar.
Sosyal ilişkilerin niteliği, mutluluğun en iyi işaretlerinden biridir. Servetini sosyal ilişkilerine daha fazla zaman ayırmak için kullanmak, mutluluğu azamiye çıkarabilmek demektir.”
İşte sevgili “mayış”lı Habitus okuru, kadim dostum Bill Gates’in parasını dağıtması konusunda “Valla adam melek, melek” demek isterdim lakin, o sadece nasıl mutlu olabileceğini bulmuş bir ademoğlu. Biz de, n’apalım, mayışı faturaydı, kiraydı, kredi kartı borcuydu üç günde tüketip ay sonunu getirirsek mutlu oluyoruz.
Daha “basit” mutluluklar peşindeyiz.
Daniel Gilbert’ın bir cümlesiyle politikacılarımıza, devlet büyüklerimize mesajımızı gönderelim isterseniz:
“Her bireye eğrinin ilk dönemini, mutluluğun parayla arttığı dönemi yaşama imkanı veren politika, en çok insan için en fazla mutluluğu yaratmanın en iyi yoludur...”
Paylaş